Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1626 E. 2022/958 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1626
KARAR NO : 2022/958
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2021
NUMARASI : 2020/361 E. – 2021/157 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/04/2021 tarih ve 2020/361 E. – 2021/157 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin Ankara 1.Fikri ve Sınai Mahkemesinin 2016/13 D. İş sayılı dosyasında verilen ihtiyati tedbir kararının infazı için Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2016/16376 E. sayılı dosyası üzerinden müvekkili şirketin adresine hacze gelindiğini, haciz esnasında müvekkili şirket yetkilisinin il dışında olduğundan, iş yerinde çalışan …’nın hazır bulunduğunu, haciz esnasında tecavüz teşkil eden sadece bir iki tane ürüne rastlanıldığını, bu sırada şirket yetkilisi ile davalı vekilinin telefonda görüştüğünü, tutanak tanzim edilirken müvekkili şirket yetkilisinin “ürünü … Medicalden aldığı, üretime devam ettiği” yönünde beyanda bulunduğunun tutanağa geçirildiğini, ancak bu hususun gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirket yetkilisinin böyle bir beyanda bulunmadığını, telefonda davalı vekiline ürünleri bir dönem ürettiklerini ve bir kısmını da … Medical Firmasından aldıklarını, ancak daha sonra ürünün üretimini durdurduklarını ve artık alım yapmadıklarını beyan ettiğini, beyanın farklı şekilde tutanağa geçirildiğini fark eden müvekkili şirket yetkilisinin telefonla icra memurunu aradığını, ancak icra memurunun tutanağı kapattığını ve itiraz hakkının olduğunu beyan ettiğini ileri sürerek, 17.02.2017 tarihli tutanağa ilişkin itirazlarının kabulü ile tutanağın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacıya ait iş yerinde Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2016/13 D. İş sayılı dosyası kapsamında yapılan tespit işlemi ve bu tespit işlemi kapsamında alınan bilirkişi raporunda yaklaşık 5.000 adet tecavüz konusu cam balkon tekeri olduğunun tespit edildiğini, ancak aynı iş yerinde 01.09.2016 tarihinde yapılan haciz işlemi sırasında yanlızca 880 adet ürünün bulunduğunu ve bu ürünlerin muhafaza altına alındığını, geri kalan 4.120 adet ürünün ise iş yerinden kaçırıldığını, dava konusu tutanağın tanzim edildiği haciz işlemi sırasında ise herhangi bir ürünün bulunamadığını, dolayısı ile davacının bu ürünleri farklı yerlerde ve farklı yöntemlerle üretmeye devam ettiğini, tüm bu süreci ört pas etmek isteyen davacının, ilgili tecavüz davasındaki haksızlığını gidermek maksadı ile tutanağa geçen beyanlarını herhangi bir delil dahi sunmaksızın iptal ettirmeye çalıştığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, tutanağın resmi memur olan icra memuru tarafından düzenlendiği ve hazır bulunanlar tarafından imzalandığı, tutanağı imzalayanların tutanaktaki imzalarını inkar etmedikleri gibi, tutanağın iptalini gerektirecek dosyada davacı iddiasından başka somut, yazılı bir delilin de mevcut olmadığı, davacının iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili şirket yetkilisi tarafından söylendiği iddia edilen ve tutanağa geçirilen hususun gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirket yetkilisinin beyanlarının haciz mahallinde çarpıtılarak, üretim yapıldığı ve satın alma işleminin devam ettiği şeklinde tutanağa geçirildiğini, bu şekilde icra memurunca yapılan işlemin hem yasaya hem de usule açıkça aykırı olduğunu, mahalde olmayan bir şahsın ifadelerinin tutanağa geçirilip bir resmi evrak oluşturulmasının usulen mümkün olmayıp, yasalarda böyle bir durumun varlığının kabul edilmediğini, dava konusu uyuşmazlığın tutanağı imzalayanların imzalarını kabul etmedikleri noktasında olmayıp, haciz mahallinde bulunmayan şirket yetkilisinin beyan etmediği sözlerin beyan edilmiş şekilde tutanağa geçirilerek, gerçek olmayan beyanlarla müvekkili şirket aleyhine resmi bir tutanak oluşturulması noktasında toplandığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, icra memurunun muamelesine karşı şikayet istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve dava konusu tutanağın iptalini gerektirecek davacı iddiasından başka dosyada somut bir delilin mevcut olmadığı, davacının iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/06/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip