Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1621 E. 2022/780 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/07/2021
NUMARASI :…..

DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 06/07/2021 tarih ve 2014/71 E. – 2021/469 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, davalının … boru hattı tarifesi şartlarınca müvekkilinin ham petrolünü taşıma işini üstlendiğini, müvekkilinin mülkiyetindeki ham petrolün davalıya ait … petrol boru hattı ile taşındığını, 14.04.2005 tarihinde …. köyünde meydana gelen sızıntı nedeniyle müvekkilinin 25.789 varil ham petrolünün zayi olduğunu, zayi olan ham petrol nedeniyle oluşan 1.450.607,42 TL zararın tazmini talebiyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/451 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, dosya kapsamında alınan 17/12/2012 tarihli bilirkişi raporu ile müvekkilinin zararının meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun olmadığının, davalının ise yeterli denetimleri yapmaması, güvenlik tedbirlerini almaması, hatalı şekilde yüksek basınç dalgaları yaratması sebepleriyle tam kusurlu olduğunun açıklandığını, aynı raporda müvekkilinin zararının 1.460.739,96 TL olarak tespit edildiğini, rapor uyarınca Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/451 esas 2013/159 karar sayılı kararı ile talebe bağlı olarak 1.450.607,42 TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiğini, temyiz incelemesinde olan bu kararın henüz kesinleşmediğini, mahkeme kararında hüküm kurulmamış olan 10.132,54 TL zararlarının tahsili için bu davayı açtıklarını ileri sürerek, 10.132,54 TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/451 esas 2013/159 karar sayılı ilamının temyiz aşamasında olduğunu, kesinleşmiş bir alacak olmadığını, müvekkili ile davacı arasındaki Taşıma Tarifesi hükümlerinin 8/5. bendinde, “taşıyıcı elinde olmayan sebeplerden ileri gelen boru hattındaki arızalar nedeniyle oluşacak kayıp ve gecikmelerden sorumlu değildir.” düzenlemesinin yer aldığını, 511 km’lik hattın bir noktasında, tüm uyarı levhalarına rağmen haber verilmeden, iş makinesi ile kazı çalışması yapıldığını ve müvekkiline ait petrol taşıma borusunun darbe sebebiyle zedelenerek toprağın içerisinde bırakıldığını, rutin kontroller sırasında ve dışarıdan fark edilemeyecek şekildeki bu olumsuzluk dolayısıyla müvekkilinin sorumlu olamayacağını, müvekkilinin petrol iletim hattının, bakımsız ve başıboş olmadığını, katodik koruma sistemlerinin çalıştığını, nişan çubuklarının patlağın hemen yanı başında mevcut olduğunu, hat kontrollerinin müvekkili ekipleri tarafından muntazaman yapıldığını savunarak, davanın reddini talep etmiş, cevap dilekçesini ıslah ederek zaman aşımı definde bulunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının üretmiş olduğu ham petrolün, davalı … ait … petrol boru hattı ile taşındığı, 14/04/2005 tarihinde …..km’sinde petrol boru hattı üzerinde akıntı tespit edildiği, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu hat borusunun patlamasının sebebinin hattın kepçe ile hasarlandığı ve zayıfladığı noktada boru hattının yüksek basınç dalgalarına maruz kalması sonucunda yarılarak açılması olduğu, hattın dava dışı kişiye ait iş makinaları tarafından hasara uğratıldığı ile ilgili yeterli bir delil ve bulgunun bulunmadığı, davalı tarafından söz konusu hattın yeterince denetlenmediği ve işaretlenmediği, bu nedenle meydana gelen boru patlağından davalının %100 oranında kusurlu olduğu, davacının meydana gelen boru patlağı zararında herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davalı kurumun sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmemesinden dolayı Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/169 esas sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda, 1.460,739,96 TL petrol kaybı zararının oluştuğunun tespit edildiği, alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hükme esas alınır mahiyette bulunduğu, bu davanın Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada hüküm kurulmamış olan 10.132,54 TL’nin tahsili istemiyle açıldığı, dava konusu tazminatın, haksız fiilden değil, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinden kaynaklandığından, davanın 10 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu, 29/01/2014 olan dava tarihi itibariyle 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 10.132,54 TL’nin dava tarihi olan 29/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, istisna akdi vekalet sözleşmesinden doğan alacakların beş yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu, ayrıca taşıma sözleşmesi zaman aşımı sürelerinin de davaya uygulanmasının gerektiğini, asıl davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verildiğini, işbu davanın ise ek dava olduğunu, meydana gelen zarardan müvekkilinin sorumlu olmadığını, zira taşıyıcı olarak müvekkiline atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu uyuşmazlık nedeniyle davacı tarafından davalıya karşı ilk olarak Bozova Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı, bu mahkemece verilen yetkisizlik kararı üzerine davanın Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/451 E. sayılı dosyasında görüldüğü, yapılan yargılama neticesinde davacının 1.460.739,96 TL zarara uğradığının tespit edildiği, taleple bağlı kalınarak 1.450.620,42 TL’nin hüküm altına alındığı, bakiye kısmın tahsili için ise eldeki ek davanın açıldığı, bu sırada Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının temyiz incelemesi sonucunda bozulduğu ve bozma sonrasında davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, bu defa davacının aynı alacak için Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açtığı, anılan mahkemece dava konusu alacağın 10 yıllık zaman aşımına tabi olduğu ve dava tarihi olan 19.07.2016 tarihi itibariyle zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, bu kararın istinaf ve temyiz kanun yollarından geçerek kesinleştiği, dolayısıyla artık dava konusu tazminatın 10 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunu kabul etmenin zorunlu bulunduğu, işbu dava tarihi olan 29.01.2014 tarihi ile zarar verici olayın gerçekleştiği 14.04.2005 tarihi arasında 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının açıklanan nedenlerle yerinde olmadığı, Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesince alınan bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, ilk derece mahkemesince de bu rapora dayalı olarak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik olmadığı, buna göre davalının meydana gelen zarardan sorumlu bulunduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 692,15.TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 174,30.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 517,85.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği ve harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 10/06/2022 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2022

……

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.