Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/162 E. 2022/1658 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/162
KARAR NO : 2022/1658
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2020
NUMARASI : 2020/170 E. – 2020/382 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/12/2020 tarih ve 2020/170 E. – 2020/382 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili ile davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirketin …” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı Kuruma başvurduğunu, … kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa davalı şirket markasının, özel olarak biçimlendirilmiş müvekkilinin markasına görsel açıdan ayniyet derecesinde benzediğini, davalının kullandığı “…” harfinin, müvekkillerinin logosuyla birebir aynı olduğunu, “…” markalarına ekleme yapılarak oluşturulan markaların dahi müvekkilinin seri markası olarak algılanacağından marka başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiğini, somut olayda SMK’nın 6/1 hükmü kapsamında yer alan benzerlik unsurlarının tamamının mevcut olduğunu, ayakkabı sektöründe “…” harfinin adeta müvekkili ile özdeşleştiğini, bir ürün üzerinde “…” harfi görüldüğü zaman tüketici nezdinde akla gelen ilk markanın, müvekkili markası olduğunu, müvekkiline ait “…” markasının TÜRKPATENT nezdinde de tanınmış marka olarak tescil edilmiş olup, “…” markasının tüm Türkiye’deki perakende sektöründe lider bir marka bulunduğunu, davalıya ait markanın, “…” markası olup müvekkilinin tescilli markasına görsel ve biçimsel bakımdan aynılık derecesinde benzediğini, markanın orta bilinç düzeydeki tüketici nezdinde müvekkili firmanın yeni bir markası intibaını doğurduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2020-M-2986 sayılı kararın iptaline, dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davacıya ait markalar ile müvekkili tarafından başvurusu yapılan … numaralı “…” markasının benzer olduğunun iddia edildiğini, dava konusu edilen … başvuru no’lu markada yer alan logonun, müvekkilinin… nezdinde kayıtlı iki farklı marka tescilinde daha önce kullanıldığını ve tescil edildiğini, müvekkili şirketin …” markalarının da bulunduğunu, kullandığı bu marka ve logonun müvekkili ile özdeşleştiğini, davacının sırf “…” markasında yer alan “…” harfini barındırmak dışında hiçbir benzerliği olmayan müvekkilleri başvurusunun hükümsüzlüğünü talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı markası ile müvekkili başvurusunun işitsel, görsel bir benzerlik ihtiva etmediğini, hatta umumi intiba bakımından dahi birbirini çağrıştırmadığını, tescil başvurusu yapılan markanın tanınmış marka ile aynı ya da benzer olmasının tek başına tanınmış marka sahibine itiraz hakkı vermediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, … tescil numaralı davalı şirket markasının kapsamında yer alan 14. sınıftaki “Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil). Değerli metalden mamul müsabakalarda verilen kupalar.” (Tespihler hariç), 18. ve 25. sınıfta yer alan bütün mallar, 35. sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil).Değerli metalden mamul müsabakalarda verilen kupalar.” mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) hizmetleri ile davacı yana ait davaya ve itiraza mesnet 2008/55228, 2008/55225, 2008/55222, 2008/55217 tescil numaralı markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunduğu, … tescil numaralı davalı şirket markası hakkında 6769 sayılı SMK’nun 6/5. maddesi şartlarının oluşmadığı, davalı yanın kazanılmış hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, sayılan mal ve hizmetler yönünden YİDK’in 2020-M-2986 sayılı kararının iptaline, aynı mal ve hizmetler yönünden davalı adına tescilli … sayılı markanın hükümsüzlüğüne, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı… vekili, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında görsel, işitsel, kavramsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dâhil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığını, kural olarak tek harflerde ayırt ediciliği sağlayan unsurun, harfin standart yazım karakterleri dışında özel bir yazım biçimine, figüratif unsurlara ve/veya tasarıma sahip olması bulunduğunu, bu durumda, tek harf ihtiva eden işaretler arasındaki benzerlik ve iltibas iddialarına ilişkin değerlendirmede, harflere ayırt edici nitelik katan bu unsurlar arasındaki benzerliklerin ve işaretlerin bir bütün olarak bıraktığı genel görünümün ve görsel özelliklerin önem kazandığını, somut olayda, başvuru konusu markayı oluşturan “…” harfinin genel görünüm, stilizasyon, tertip tarzı ve renk gibi hususlar bakımından itiraz gerekçesi markalarda yer alan “…” figüründen belirgin biçimde farklı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, dava konusu markalar arasında benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunduğu kanaatinin hatalı olduğunu, müvekkili markasının davacının itiraza konu markaları ile karışıklığa sebebiyet vermeyecek derecede farklı şekil unsuru ve renk kambinasyonuna sahip bulunduğunu, öte yandan davacı markaları ile müvekkili markasının, aynı firmanın markası gibi algılanabilecek nitelikte herhangi bir benzerliğe de sahip olmadıklarını, “…” ibaresi yada şeklinin kimsenin tekeline bırakılacak ibarelerden bulunmadığını, bu nedenle somut olayda hükümsüzlük koşullarının oluştuğundan bahsetmenin mümkün olmadığını, dava konusu müvekkiline ait markadaki logonun daha önce de… nezdinde tescil edilmiş olup, marka tescili ile korunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı Şirketin 14.02.2019 tarihinde … sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 14.,18., 25. ve 35. sınıflarda yer mal ve hizmetlerin olduğu, başvurunun ilanına davacının “…” ve “…” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak karıştırılma ve kötü niyet gerekçeleriyle itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın reddedildiği, davacının önceki gerekçelerle bu karara yaptığı itirazın da YİDK’in 05.05.2020 tarih, 2020-M-2986 sayılı kararıyla reddine karar verildiği, YİDK kararının davacıya 07.05.2020 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Görüldüğü üzere iki aylık hak düşürücü süre içinde açılan işbu davada, istinaf incelemesine konu uyuşmazlık, davalıya ait … sayılı başvuru ile davacının itirazına mesnet … sayılı markalar arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığıdır. Zira, ilk derece mahkemesince yalnızca anılan madde kapsamında dava konusu başvuru ile davacının … sayılı markaları arasında karıştırılma tehlikesi bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karar yalnızca davalılar tarafından istinaf edilmiş bulunduğundan, artık diğer hususların istinaf incelemesinde tartışılması mümkün değildir.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru, siyah fon üzerine gri tonlarda yazılmış “…” harfini andıran bir işarettir. İşaret birbirini kesen şeritlere sahip olmakla birlikte ilk bakışta “…” harfi olarak algılanacak niteliktedir. İlk derece mahkemesince karıştırılma tehlikesi bulunduğu kabul edilen davacının … numaralı markaları ise figüratif özellikli “…” harfinden ibarettir. Turuncu renkte oluşturulan bu markalarda, “…” harfinin bir köşesi inceltilerek ve uzatılarak yazılmıştır. Görüldüğü üzere taraf markaları yalnızca “…” harfinden oluşmaktadır. Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 03/10/2019 tarih, 2018/1201 E., 2019/6166 K. sayılı ilamında, “Dairemizin 2014/7476-14273, 2016/12589-2018/3987 ve 2017/2974- 2019/257 sayılı içtihatlarında da belirtildiği üzere, olaya uygulanacak mülga 556 sayılı KHK’nın 5, 7/1-a-c-d (6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 4, 5/1-a-c-d) maddeleri uyarınca, alfabede sınırlı sayıda bulunan harflerin marka olarak tescili kimsenin tekeline bırakılamaz. Esasen tek başına soyut bir harften oluşan marka başvuruları, KHK’nın 7/1-a ve 5.maddeleri uyarınca ortalama tüketici kitlesinde marka algısı oluşturmayacak ve bu sebeple de mutlak tescil engeline tabi olacak işaretlerdendir. Bununla birlikte, 556 sayılı KHK’nın 7/son (6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/2) maddesi uyarınca, tescilden önce yoğun kullanım ve tanıtım sonucu tek harfin ayırt edici kılınması ve marka olarak tescili mümkün olduğu gibi, yalın halde tescili mümkün olmayan harflerin bir takım renk ve şekil unsurları ile birlikte de marka olarak tescili mümkündür. Bu halde dahi, harf markalarının ayırt edicilik düzeyleri düşük olacağından, başkalarının da aynı harfi değişik renk ve şekil unsurları ile marka olarak tescil ettirmeleri mümkündür.” açıklamasına yer verilmiştir. O halde, davacının yukarıda anılan markaları ile dava konusu başvurunun tek harften ibaret markalar oldukları, harflerin ise kimsenin tekeline bırakılamayacağı ve esasen tek başına tescillerinin de mümkün olmadığı, ancak tescil öncesi yoğun kullanım ve tanıtım sonucu ayırt edici hale getirilmiş ya da bir takım renk ve şekil unsurları ile birlikte tek başına harflerin tescilinin mümkün bulunduğu, bu halde de harf markalarının ayırt edici niteliklerinin düşük olacağı ve başkalarının da aynı harfi değişik renk ve şekil unsurları ile birlikte marka olarak tescil ettirebilecekleri, somut olayda da taraf markalarını oluşturan “…” harflerinin düzenleme biçimlerinin, biçimlendirme, renklendirme, kaligrafi ve yönlendirme itibariyle tamamen farklı olduğu, dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, buna göre başvuru konusu ibare ile davacının itirazına mesnet yukarıda markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığı, işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun da dava konusu başvuruda yer almadığı sonucuna varılmış, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının gerçekleşmediği kabul edilmiştir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet yukarıda sayılan markalar arasında, her ne kadar marka kapsamları yönünden kısmi benzerlik varsa da marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davalıların istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 24/12/2020 gün ve 2020/170 Esas – 2020/382 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile kalan 26,30 TL bakiye karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı taraflarca ilk derece mahkemesinde herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine, (HMK m.333),

8-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 32,50 TL posta masrafı, 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 194,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
9-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
10-Davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
11-Davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip