Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1613
KARAR NO : 2023/1561
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/10/2020
NUMARASI : 2019/79 E. – 2020/280 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/10/2020 tarih ve 2019/79 E. – 2020/280 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin dünya çapında “…”, “…” ve “…” ibareli sayısız marka tescillerinin bulunduğunu, bu markaları mesnet göstererek davalı şahsın 2018/67904 sayılı “… … … …” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa dava konusu marka başvurusunun müvekkilinin tanınmış markaları ile iltibasa yol açacak derecede benzer olduğunu, “…” ve “…” ibarelerinin “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” de dahil 43. sınıftaki hizmetler bakımından tanımlayıcı olduğunu, dava konusu marka başvurusunun esas ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğunu, böylece davacının “…” ve “…” ibareli markaları ile iltibasa sebebiyet verecek derecede benzediğini, her ikisinin de … olarak telaffuz edildiğini, müvekkilinin “…” markalarının da esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, dava konusu marka ile iltibasa sebebiyet verecek derecede benzer olduğunu, markalarının tali unsurları olan “… ve …” ibareleri arasındaki benzerliğin de iltibas ve ilişkilendirilme ihtimalini arttırdığını, dava konusu markanın davacının seri markalarından biri olarak algılanabileceğini, davalının www…com.tr, www….-….com ve www…com alan adlarını da tescil ettirdiğini, müvekkilinin www…com, www…com.tr, www…com, www…com.tr, www…com dahil çeşitli alan adlarının tescilli olduğunu, “… …” sandviçinin dünya çapında ve Türkiye’de yaygın olarak tanıtıldığını, davacı markalarının yiyecek, içecek ve gıda sektöründe ve restoran hizmetleri kapsamında eskiye dayalı yoğun ve yaygın kullanımı olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin öncelikli kullanıma dayalı hakkının olduğu markalar ile benzerlik içerdiğini, aynı ve benzer mal/hizmetleri kapsadığını, SMK’nın 6/4 ve 6/5. maddesi şartlarının oluştuğunu, dava konusu marka başvurusunun kötüniyetle yapıldığını ileri sürerek, YİDK’nın 2019-M-6091 sayılı kararının iptaline, 2018/67904 sayılı marka başvurusunun hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şahıs, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraf markaları arasında emtia benzerliğinin gerçekleştiği, taraf markalarının bir bütün olarak görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, dava konusu markanın ön plana çıkan unsurunun “…” ibaresi olduğu, “…” ibaresinin de bir bütün olarak davaya konu hizmetler bakımından somut ayırt edici niteliği bulunsa da, kelimenin başlangıcını oluşturan “…” ibaresinin kahve anlamına gelip özellikle 43/1 alt sınıf hizmetler bakımından ayırt ediciliği bulunmayan bir ibare olduğu ve ortalama tüketicilerin, kelimelerin başlangıcına daha çok dikkat edeceği gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, kelimenin sonunda yer alan “…” ibaresini bir bütün olarak “…” ibaresine göre ön planda algılamayacağı, markayı bir bütün olarak “… …” olarak algılayacağı, “…” ibaresinin tanımlayıcı vasfı dolayısı ile hemen ve ilk bakışta “…” ibaresini ayırt edici kısım olarak algılayacağı, davacı markalarının pek çoğunda “…” ibaresinin ön ek olarak kullanıldığı, bu ibarenin müstakil kullanımı ile son ek olarak kullanıldığı markaların da bulunduğu, yine bir kısım davacı markalarında “…” ibaresinin başına ya da sonuna ekli diğer kelime unsurları ile birlikte bir bütün oluşturduğu, bazı davacı markalarında da “…” ibaresinin ön ek olarak kullanıldığı, dava konusu markada “…” ibaresinin, markanın bütünü nazara alındığında, ayrı ve bağımsız olarak korunması gereken esas unsur olmadığı, “…” ibaresi ile bir bütün oluşturduğu ve bu bütün ibarenin “…” ibaresine oranla arka planda kaldığı, davacının önceki tarihli “…”, “…” ibarelerini içinde barındıran markalarını gören, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, davaya konu “… … … …” ibareli 43. sınıftaki hizmetler ile karşılaştığında, hemen ve ilk bakışta bu markayı davacı markalarından farklı bir marka olarak ayırt edebileceği, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı kurmayacağı, dolayısıyla SMK’nın 6/1. maddesi hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmeyeceği, SMK’nın 6/3. maddesi uyarınca yapılan itirazın yerinde bulunmadığı, davacının T/00174 sayılı ve “…” ibareli markasının davalı kurum nezdinde tanınmış marka olarak tescil edildiği, ancak dosyaya mübrez delillerin davacının “…” markasından bağımsız olarak “…” ve “…” ibaresini içeren markalarının tanınmış marka olarak değerlendirilmeye yeterli olmadığı, davalının kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediği, davacının gerek ticaret unvanı, gerekse “www…com” ibareli alan adları açısından dava konusu marka ile ilişkilendirilebilecek herhangi bir benzerliğin mevcut olmadığı, dolayısıyla SMK’nın 6/6. maddesi koşullarının somut olayda oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, “…” ibaresinin “…” ve “…” ibarelerinin baş harflerinden oluşturulduğunu, ayırt ediciliği haiz olmadığını, “…” ibaresi gibi “…” ibaresi de tanımlayıcı olduğundan başvuruda ön plana “…” ibaresinin çıkartıldığını, müvekkili tarafından sunulan ürünlerin daha kalitelisi izlenimi verildiğini, “…” markalarının bilinirliğine ilişkin delillerin sunulduğunu, başvurunun tescili halinde müvekkilinin tanınmış markalarından haksız yarar sağlayacağını, başvuru ibareli ürünlerin kalitesi düşük olursa müvekkilinin markalarının itibarının zarar göreceğini, SMK’nın 6/5. maddesindeki koşulların oluştuğunu, davalının başvurusunu kötüniyetli olarak yaptığını, “…” ibaresini (236) 234 0 … olarak iletişim sekmesinde ve … KART bölümünde kullandığını, bilirkişi heyetinde yiyecek ve içecek sektöründen bilirkişi bulunmadığında, rapora itirazlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markalarında “…” ibaresi ortak olarak yer almakta ise de, davaya konu marka kompozisyonunda bu ibarenin konumu ve boyutu itibariyle esas unsur olarak yer almadığı, başvurunun esas unsurunun “…” ibaresi olduğunun kabulünün gerektiği, zira bu ibarenin markada öne çıkarılacak şekilde kullanıldığı, başvuruda “…” ibaresinin ise diğer ibarelerden bağımsız şekilde öne çıkmadığı, başvurunun davacının itiraza mesnet markalarından yeterince uzaklaştığı, öte yandan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davacı markalarında yer alan “…” ibaresinin tek başına markasal ve görsel ayırt ediciliğinin de bulunmadığı, bu hale göre taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, “…” ibaresinin tanınmışlığı kanıtlanamadığı gibi taraf markaları benzer bulunmadığından tanınmışlığın somut uyuşmazlığa bir etkisinin bulunmadığı, başvurunun kötüniyetle yapıldığının da kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 24/12/2023
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…