Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1612
KARAR NO : 2023/1409
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/06/2021
NUMARASI : 2020/164 E. – 2021/265 K.
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/06/2021 tarih ve 2020/164 Esas – 2021/265 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, davalı gerçek kişilerin 2019/65621 sayılı “…” ibareli marka başvurusunu yaptıklarını, müvekkilinin “…” ve “…” ibareli markalarına dayalı olarak bu başvuruya yaptığı itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirkete ait markalarda “…” ibaresinin asli unsur olarak kullanıldığını ve bu ibarenin müvekkili ile özdeşleştiğini, dava konusu markada da müvekkili şirket ile bağ kurmak ve seri marka izlenimi yaratmak amacıyla “…” ibaresinin asli unsur olarak kullanıldığını, itiraza konu “…” ibareli marka başvurusunun müvekkiline ait “…” ibareli markalar ile tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali yaratacak şekilde benzer olduğunu, müvekkilinin asli unsur olarak kullandığı “…” ibaresine emir kipi eklenmesi ile oluşturulan dava konusu markanın, gerek görsel ve gerekse de işitsel olarak müvekkili markalarından farklılaşmadığını, davalıların kötü niyetli olduklarını ve haksız kazanç sağlamak niyetlerinin bulunduğunu, müvekkili markalarının tanınmışlığı nedeniyle başka herhangi bir firmanın markasında … ibaresinin benzerini dahi kullanmasının tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali doğuracağını ileri sürerek, YİDK’in 2020-M-5286 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının itirazına mesnet markalar ile ile dava konusu başvurunun, genel görünümleri ve bir bütün olarak bıraktıkları intiba bakımından benzer bulunmadığını, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliği düşük, zayıf bir ibare olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru kapsamında yer alan mal ve hizmetler ile davacıya ait markaların kapsamlarında bulunan mal ve hizmetlerin aynı, aynı tür ve benzer olduğu, dava konusu başvurunun tek ve esaslı unsurunun “…” ibaresi bulunduğu, bu ibarenin “Postaya vermek” anlamına geldiği, davacı markalarının bir kısmının kelime markaları, diğer bir kısmının ise kelime ve şekillerden oluşan karma markalar olduğu, davacı markalarında “…” kelimesinin esaslı unsur olarak bulunduğu, yine bu kelimelerin yanına eklenen diğer şekil ve kelime unsurları ile birlikte bir bütün halinde ayırt ediciliklerini koruyan markalarının da olduğu, davacıya ait içinde “…” ibaresini barındıran markaların ise yanına eklenen şekil veya kelime unsurları ile birlikte bir bütün halinde markaların genel görünümlerini oluşturduğu, davaya konu mal ve hizmetlerin hitap ettiği tüketici kesiminin, markaların ayırt edici unsurlarını bir bütün halinde algıladıkları, markaları bölüp parçalayarak analiz etmedikleri, davacı markalarında “…” kelimesinin müstakil olarak tescilli olmadığı, karşılaştırılan markalar arasında SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı, her ne kadar davacının “…” markasının tanınmış marka olduğu ve “…”, “telefon”, “telgraf” alanları ile özdeşleştiği bilirkişi raporunda açıklanmış ise de davacının tanınmış “…” markası ile dava konusu “…” markası arasında, ilgili tüketici nazarında bağlantı kuracak derecede benzerlik olmadığı, bu nedenle SMK’nın 6/5 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleşmediği, davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şahısların kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasının yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkilinin temel görevinin … hizmetleri olduğunu, sermayesinin tamamı … ait olan ve tebligat ile mektup gibi tekel niteliğindeki kamu hizmetlerini “… hizmetleri” altında ifa ettiğini, müvekkil şirketin de üyesi olduğu Dünya … Birliği’nin kuralları gereğince “…” unvanını kullanmanın, evrensel … hizmet yükümlüsünün inisiyatifinde olduğunu, Bilgi Teknolojileri Kurumu ile müvekkili arasında yapılan anlaşma gereğince müvekkilinin, evrensel … hizmet yükümlüsü olarak seçildiğini ve tekel niteliğindeki postaları teslimle yükümlü kılındığını, bu halde tüm dünyada “…” markasının kullanımının, evrensel … hizmet yükümlüsünün tekelindeyken, ülkemizde “…” kavramının ayırt edici nitelik taşımadığının ve davaya konu “…” ibaresi ile benzerlik göstermediğinin kabulünün mümkün olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli dava konusu başvuru ile davacıya ait “…” ya da “…” ibareli ve logolu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, zira dava konusu markada yer alan “…” ibaresinin, anlamı itibariyle davacının tekelinde olmadığı gibi esasen bu ibarenin davacı markalarında da tek başına kullanılmadığı, marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından, davacı markalarının tanınmış olmalarının da dava konusu başvurunun tesciline engel olmayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/11/2023
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…