Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1610 – 2023/1562
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1610
KARAR NO : 2023/1562
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2021
NUMARASI : 2020/326 E. – 2021/254 K.
DAVACI
VEKİLİ
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/06/2021 tarih ve 2020/326 E. – 2021/254 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı şirket ile … vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin beyaz et ürünleri üzerinde aktif olarak kullanmakta olduğu tanınmış “…” ibareli markalarının bulunduğunu, müvekkilinin bu marka ile Irak pazarında önemli bir pazar payına sahip olduğunu, bu markaları mesnet göstererek davalı şirketin 2019/59169 sayılı ve “şekil + …” ibareli marka başvurusuna itirazlarının davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa başvurunun müvekkiline ait tanınmış markalara ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, dava konusu markanın müvekkili şirkete ait markaların Türkçe ve Arapça kelime unsuru ile renk, kurdele, şekil unsurlarının taklit edilmesi suretiyle ayırt edilemeyecek derecede benzer bir marka kompozisyonu ile oluşturulduğunu, müvekkili şirketin şekil markasının sarı oval şekil içerisinde dağların ortasında güneş ve ev ile kırmızı kurdele içerisine oturtulmuş “…” ibaresinin Arapça yazılımından oluştuğunu, davalı markasının benzer şekilde sarı oval şekil içerisinde dağların ortasında güneş ve ev figürü ile, kırmızı kurdele üzerine oturtulan “…” ibaresi ve hemen altında bu ibarenin yazılışından oluştuğunu, markaların son iki harfinde yer alan farklılığın markaları ayrıştırmaktan ziyade birbirine yakınlaştırdığını, markaların Arapça yazımlarının da son derece birbirine benzer olduğunu, ortalama tüketicinin her iki markaya baktığında bu markaları birbirleriyle ilişkili olan markalar olarak algılayacağını, ortalama düzeydeki tüketicinin son derece benzer bir şekilde oluşturulmuş davalı markasını aynı mallar üzerinde görecek tüketicinin bir anlık dalgınlık sonucu biri yerine diğerini alması ihtimalinin çok yüksek olduğunu, dava konusu markanın müvekkili şirkete ait markaların ayırt edici karakterini zedelediğini ve markaları sulandırdığını, davalı şirket marka başvurusunun kötüniyetle yapıldığını, davalının Irak pazarında tavukçuluk sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirket markasından habersiz olmasının mümkün olmadığını ileri sürerek, YİDK’nın 2020-M-7780 sayılı kararının iptaline, 2019/59169 sayılı marka başvurusunun hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, taraf markalarının benzer olmadığını, davacının markasını aktif olarak kullanmadığını, davacı tarafından bildirilen 2012/20136 başvuru numaralı markasının tescil edilmediğini, müvekkiline ait markada başlangıçta sarı tonların ön planda olduğunu, buğday burçaklarının göze çarptığını, davacı markasında ise yeşil tonlarının ve arka planda ise ağaçların hakim olduğunu, bu yönden benzerlik bulunmadığını, müvekkili şirketin Irak pazarında çeşitli markalar ile geniş bir ihracat ağına ve davacı markasından yararlanmaya ihtiyaç duymayacak potansiyele sahip bir üretici olduğunu, ortalama tüketicinin markaların anlamlarını ayırt edebileceğini, bağlantı kurma ihtimalinin bulunmadığını, “…” ibaresinin ayırt ediciliği zayıf bir ibare olduğunu, davacının 2014/33886 sayılı markasının müvekkili şirket markası aksine Türkçe unsurlar ihtiva etmediğini, dolayısıyla markaların tüketici nezdinde karıştırılması ihtimali bulunmadığını, davacı tarafın kullanıma ilişkin sunduğu faturaların dava tarihinden sonraki tarihe ilişkin olması sebebiyle dikkate alınmaması gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, YİDK kararının iptali davası bakımından, davalı şirkete ait dava konusu 2019/59169 sayılı markanın başvuru tarihinin 21.06.2019 olduğu, davacının gerekçe olarak sunduğu markalardan 2002/27539, 2003/26631, 2006/38022, 2007/00182, 2007/71201 sayılı markaların dava konusu markanın başvuru tarihi itibariyle en az 5 yıldır tescilli oldukları, buna karşın, davacıya ait itiraz gerekçesi olarak ileri sürülen 2012/66827 ve 2014/33886 sayılı markaların dava konusu markanın başvuru tarihinde henüz 5 yıllık süreyi doldurmadıkları, dolayısıyla bu markalar yönünden “kullanmama def’i” talebinin yerinde olmadığı; hükümsüzlük davası bakımından, eldeki davanın açıldığı 24/11/2020 tarihi itibariyle davacının gerekçe olarak sunduğu tüm markaların en az 5 yıldır tescilli oldukları, bu gerekçe ile davalı şirketin “kullanmama def’i” ileri sürebileceği, incelenen delillerde davacının şekil ihtiva eden markalarının “piliç” emtiasında kullandığının tespit edildiği, gerekçe olarak gösterilen işbu markaların, piliç emtiasında kullanımının ispatlandığı gözetildiğinde, davacının bu markalara dayalı olarak 6769 sayılı SMK madde 6/1 kapsamında, davalı başvurusuna itiraz edebileceği ve hükümsüzlüğünü talep edebileceği; dava konusu 2019/59169 sayılı başvuru kapsamında yer alan 29. sınıfta bulunan “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Yumurtalar, yumurta tozları.” mallarının, davacı yanın itiraza mesnet 2002/27539, 2003/26631, 2006/38022, 2007/00182, 2007/71201, 2012/66827, 2014/33886 sayılı markaların kapsamına emtialarla aynı veya benzer oldukları, dava konusu markanın, davacının 2014/33886, 2012/66827 sayılı markaları ile bütünsel anlamda benzer olduğu, zira taraf markalarında kullanılan kompozisyonun çok benzer nitelik taşıdığı, markalarda kullanılan renk ve şeklin yüksek seviyeli benzerlik içerdiği, markalarda Arapça alfabeli ve Türkçe kelimelerin kullanıldığı, hem Arapça alfabeli hem Türkçe kelimeler arasında yüksek seviyeli benzerlik olmasa da, ilk hecenin yazılışının hem Arapça hem Türkçe karakterler ile aynı şekilde yazıldığı, dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan emtialar bakımından ortalama tüketicinin dikkat seviyesinin düşük olduğu, bu ürünlerin gündelik olarak tüketilen, nispeten ucuz ürünler olduğu gözetildiğinde, taraf markaları arasındaki bütünsel anlamda mevcut benzerliğin tüketici nezdinde karıştırılmaya yol açacağı, tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, önceden bildiği ve tanıdığı davacıya ait markalar ile davalının dava konusu markasını birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunduğu, ortalama tüketicilerin davacı markasından edindiği izlenimi davalı markasına aktarabilecek olması, markaların birbiri ile karıştırılma tehlikesi bulunması nedeniyle somut olay bakımından markaların ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluştuğu, tanınmışlığın ispatına yönelik delil sunulmadığı, SMK’nın 6/4-5. maddesindeki koşulların oluşmadığı, SMK’nın 6/3. maddesi koşulunun somut olayda gerçekleşmediği, kötüniyetin ispatlanmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile; 2020-M-7780 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu 2019/59169 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, davaya konu markada dikkat çeken unsurun “…” ibaresi olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, rapora itirazlarının dikkate alınmadığı, simgesel kullanımın ciddi kullanım olarak kabul edilemeyeceğini, 25 adet faturanın ciddi kullanımı ispatlamayacağını, satılan malların miktarının incelenmediğini, 41 sayfa görselin piyasada kullanımı gösterip göstermeyeceğinin incelenmediğini, davacının sadece iki markasının benzer bulunduğunu, davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak öncelikle 353/1-a, aksi halde 353/1-b maddesi uyarınca kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararının iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı tarafça sunulan delillerle itiraza mesnet 2012/66827 ve 2014/33886 sayılı markaların, dava konusu markanın başvuru tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğunun ispatlandığı, başvuruda yer alan şekil unsuru ile itiraza mesnet markalardaki şekil unsurunun kullanılan renkler, oval şekil, kelime unsuru ve oval şeklin içindeki kompozisyon gözetildiğinde bütünsel olarak benzer oldukları, ortalama seviyede dikkate sahip tüketicilerin dava konusu çekişmeli sınıftaki malları satın alırken hızlı karar verecekleri ve her zaman markaları yan yana getirip karşılaştırma imkanı bulamayacakları dikkate alındığında, ilgili tüketici kitlesi yönünden tarafından başvuru markası ile itiraza mesnet markaların aynı işletmeden veya ekonomik olarak birbiri ile bağlı işletmelerden kaynaklandığı algısının oluşabileceği, bu nedenle taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirime ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, markalar arasında emtia benzerliğinin de gerçekleştiği, öte yandan, davalı şirket vekili, davacı markalarından yalnızca ikisinin müvekkilinin markasına benzer bulunması nedeniyle davanın kısmen kabulü gerektiğini ileri sürmüş ise de, itiraza mesnet markaların birinin dahi benzer bulunması davanın tam kabulü için yeterli olduğundan, ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalı şirket ile … vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı şirket ile … vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca ayrı ayrı alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı şirket ile davalı … vekilleri tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı şirket ile … tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/12/2023 tarihinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 27/12/2023
Başkan
Üye
Üye
Katip
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.