Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1605 E. 2023/1646 K. 15.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1605
KARAR NO : 2023/1646
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2021
NUMARASI : 2020/291 E. – 2021/304 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka
(Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/07/2021 Tarih ve 2020/291 Esas – 2021/304 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı şirket ile davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2006/45225, 2013/45142, 2014/98166, 2014/55963 ve 2019/91317 sayılı “…” ve “…-…” esas unsurlu markaların sahibi olduğunu, www…com alan adının 2002 yılından beri kayıtlı olduğunu, müvekkili markalarının aktif olarak kullanıldığını, tanınmış marka olduğunu, taraf markalarının aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer oldukları, aynı ya da benzer malları kapsadıklarını,“…” ibaresinin zayıf bir unsur olduğunu, bu nedenle asıl markanın “…” kelimesi olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu, davalının dava konusu olmayan bir diğer marka başvurusunun da yine bilinen bir 3. kişi markası olduğunu, davalı şirket yetkilisinin, müvekkili ile ticari faaliyetleri bulunduğundan, müvekkilinin markalarından haberdar olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanında da “…” ibaresinin yer aldığını, bu nedenle ticaret unvanına dayalı olarak da üstün haklarının bulunduğunu ileri sürerek, işbu 2020-M-7665 sayılı YİDK kararının iptali ve dava konusu 2019/62912 sayılı markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, davacı taraf markalarının tanınmış olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın tanınmışlığını ispatlar hiçbir delil sunmadığını, kaldı ki taraf markaları benzer dahi olmadıklarından müvekkilinin davacı markalarının tanımışlığından yararlanmak gibi bir amaç taşımadığının açık olduğunu, markaların şekil, yazılış ve logoları itibariyle hiçbir benzerlik taşımadıklarını, ayrıca yazım karakterleri bakımından da farklılık bulunduğunu, müvekkili markasında, davacı markalarından farklı olarak “…” ibaresinin yer aldığını, davacının markasında ayrıca bir “…” ibareli logonun yer aldığını, bu markalar karşısında kalan tüketicinin markaların farklı olduklarını anlayabileceklerini, müvekkili markalarının davacı markalarını çağrıştırmayacağını, müvekkili markası kapsamından davacı itirazları üzerine 29, 30 ,35 ve 43. Sınıf mal ve hizmetlerin çıkartıldığını, kalan hizmetlerin davacı markalarından tamamen farklı olduğunu, kötü niyet iddialarının kabul edilemez olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı… vekili, somut olayda davacı markalarının tescilli olduğu sınıflar ile davalı markasının tescilinin talep edildiği mal ve hizmetlerden kısmen ret kararı sonrasında marka kapsamında kalan mal ve hizmetler arasında aynı, benzer ya da ilişkili olma koşulu sağlanamadığını, markaların kapsadığı mal ve hizmetler farklılık arz ettiğinden markalar ile karşı karşıya kalan ortalama dikkat ve özen seviyesine sahip tüketici kitlesi açısından markaların kolayca ayırt edilebilir nitelikte olduğunu, yapılan işlemler ve verilen kararların usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu 2019/62912 sayılı marka başvurusu kapsamında YİDK kararı sonrasında kalan hizmetlerden YİDK kararı bakımından “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kuru bakliyat.Yenilebilir bitkisel yağlar.Kuru yemişler.Her türlü un, irmikler, nişastalar.Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar.Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar.Hayvan yemleri.Malt (insan tüketimi için olmayan). Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar.Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir” malları, ayrıca hükümsüzlük talebi açısından ise “Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar.” mallarının mağazacılığı hizmetleri bakımından davacının itiraza mesnet 2014/55963, 2013/45142 ve 2006/45225 (hükümsüzlük istemine mesnet) sayılı markaların, aynı, aynı tür ya da benzer malları kapsadıkları, bununla birlikte taraf markalarını oluşturan işaretlerin birebir aynı esas unsur olarak “…” ibaresini kapsadıkları, keza her iki taraf markasında da Arapça harflerin de kullanımının mevcut olduğu, markalardaki “…” ve “…” ibarelerinin markaların birbirlerinden ayrışmaları sonucuna sebebiyet vermediği, hal böyleyken taraf markalarının, hitap ettiği tüketici kitlesi ve bu tüketicinin ilgili gıda ürünlerini satın alırken harcadıkları zaman ve dikkat düzeyi gözetildiğinde, birbirleri ile karıştırılacak düzeyde yüksek benzerlik taşıdıkları, markaların karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu, sunulan delillere dayalı olarak davacı markalarının tanınmışlığına kanaat getirilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle SMK m.6/4 ve m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, SMK’nın 6/6. Maddesi bağlamında sunulan delillerin hususiyetle salça, hazır yiyecek, helva vb. ürünlere yönelik satışları gösterir mahiyette olduğu, dolayısıyla davacı yanın ticaret unvanına dayalı üstün bir hakkının var olduğuna kanaat getirilmesi durumunda, bu hususun davacı lehine, taraf markaları arasında benzer görülmeyen mal ve hizmetlerde ek bir koruma sağlamayacağı, davalı şirketin kurucu ortağı “…” un sahibi olduğu … Pazarlama firması ile davacı şirket arasında, davaya konu marka tescil başvuru tarihinden önce Ürdün ülkesinde “… …-… / …” markalarının, … Pazarlama firmasınca taklit edilmesine yönelik mahkeme kararının mevcut olduğu, davalı şirketin kurucu ortağı “…”un ve dolayısıyla davalı şirketin, davaya konu marka tescil başvurusunda bulunurken, dava konusu marka başvurusu ile iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer “… …” markalarının davacıya ait olduğunu bildiği veya bilmesi gerektiği halde, bu markalarla iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer davaya konu marka başvurusunu tescil ettirmek istemelerinin davacıya ait ticari faaliyetleri baltalama amacı taşığı ve bu durumun ticari dürüstlük kurallarına aykırı olduğu, davaya konu marka başvurusunun kötü niyetli olduğu, SMK m.6/9 hükmü koşulunun somut olayda oluştuğu, markanın kötüniyetli tescilinin, tescile konu mal ve hizmetler ile ilişkili, bölünebilir bir niteliği bulunmadığından, dava konusu markanın kötü niyetli olarak tescil başvurusuna konu edilmesi olgusunun, davaya konu markanın tescil edildiği tüm emtiaları kapsadığı, (U.Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.953, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 02.11.2015 tarih 2015/4426 E 2015/11337 K ve 26.11.2012 tarih 2011/12763 E 2012/19119 K sayılı kararları da aynı yöndedir.) gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK kararının iptaline ve davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacı tarafın davaya konu markalarının tanınmış olmadığı da göz önünde bulundurulduğunda, müvekkilinin marka başvurusunda kötü niyetli olmadığını, müvekkilinin kötü niyetli olduğu iddiasının somut deliller ile şüpheye yer bırakmayacak derecede ispatlanması gerektiğini, usul ve yasaya aykırı olarak müvekkilinin kötü niyetli olduğundan bahisle davaya konu markanın başvuru konusu yapılan tüm emtialarda hükümsüz kılınmasının kabul edilemeyeceğini, markalar arasında hiçbir şekilde benzerlik bulunmadığını, karıştırılma ihtimalinin de söz konusu olmadığını, müvekkili şirkete ait 2019/62912 sayılı “…” ibareli markanın bir bütün şekilde değerlendirilmesi gerektiğini, taraf markalarının tescilli olduğu mal ve hizmetlere ilişkin benzerliğin söz konusu olmadığını, 6769 sayılı SMK m. 6/1 hükmünün uygulanabilmesi için marka ve mal/ hizmet benzerliği koşulunun birlikte gerçekleşmesi gerektiğini, kaldı ki, müvekkilinin davaya konu 2019/62912 numaralı “…” ibareli marka başvurusuna davacı tarafından itiraz edilmesi üzerine, başvurusu yapılan 29 / 30 / 35 / 43. mal ve hizmet sınıflarından, davacının markalarının tescilli olduğu mal ve hizmet sınıflarının çıkarıldığını, dolayısıyla müvekkilinin davaya konu markasında kısmen ret kararı sonrasında kalan 35. hizmet sınıfı ile davacının tescilli markalarının mal ve hizmet sınıflarının tamamen farklı olduğunu, ticaret unvanının davacı lehine, taraf markaları arasında benzer görülmeyen mal ve hizmetlerde ek bir koruma sağlamayacağı, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı… vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacı markalarının tescilli olduğu sınıflar ile davalı markasının tescilinin talep edildiği mal ve hizmetlerden kısmen ret kararı sonrasında marka kapsamında kalan mal ve hizmetler arasında aynı, benzer ya da ilişkili olma koşulunun sağlanamadığını, mahkemece bu hususlar dikkate alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabul edilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafından davaya konu edilen marka başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığı iddiasında bulunulmuş olmakla birlikte kötü niyete ilişkin iddiaların ispatı için kurula yeterli derecede somut ve inandırıcı delil sunulmadığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ve “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira “…” ibaresinin, davacı yanın önceki tarihli markalarında da birebir yer
aldığı, ayrıca davacı markalarındaki “…” ibaresinin de yine “…”
kelimesi ile yüksek düzeyli benzerlik taşıdığı, “…” ibaresinin uyuşmazlık
konusu ve benzerliği tespit olunan hizmetler açısından ayırt edici vasfı yüksek, güçlü bir kelime markası olduğu, dolayısıyla tüketicinin bu markayı taşıyan ve
birbirine benzer mal ve hizmetleri kapsayan markalar ile karşı karşıya
kaldığında, bu markaların tamamını aynı iktisadi kaynağa ait markalar olarak
değerlendireceği, dava konusu markadaki “…” ibaresinin, markanın bütünsel
algısını değiştirir nitelik taşımadığı, ayırt ediciliğinin zayıf olduğu, yine markalardaki Arapça
harflerin de, Latin harflerinden oluşturulmuş kelimeler karşısında ülkemiz
tüketicisinin dikkatini yönlendirir unsurlar olmadığı, marka kapsamında YİDK kararı sonrasında kalan
hizmetlerden YİDK kararı bakımından “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve
satın alması için Kuru bakliyat.Yenilebilir bitkisel yağlar.Kuru yemişler.Her türlü un, irmikler,
nişastalar.Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri,
kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.İşlenmemiş tarım ve
bahçecilik ürünleri, tohumlar.Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar.Hayvan yemleri.Malt (insan tüketimi
için olmayan). Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar.Sebze ve meyve suları, bunların
konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu
içecekleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış
mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir” malları, ayrıca
hükümsüzlük talebi açısından ise “Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar.” malları
bakımından aynı, aynı tür ya da benzer malları kapsadıklarının dosyada mevcut bilirkişi raporunda açıklandığı ve bilirkişilerce yapılan benzerlik değerlendirmesinde bir isabetsizlik olmadığı, öte yandan davalı şirketin kurucu ortağı … ile davacı Şirket arasında, davaya konu marka tescil başvuru tarihinden önce ticari ilişki bulunduğu, “…”, “…” markalarının taklidine yönelik bir uyuşmazlığın Ürdün resmi makamlarına intikal ettiği ve bu hususta 2016 yılında davacı lehine karar verildiği, hal böyle olunca davalı şirketin, davacıya ait özgün bir işaretten oluşan markayı kendi adına tescil ettirmek istemesinin kötüniyetli olduğu, SMK’nın 6/9.maddesi koşullarının somut olayda oluştuğu, esasen kötüniyetli başvuru durumu mal ve hizmetlerle ilgili olmayıp, markanın tamamı ile ilgili olabileceğinden, kötüniyetli başvuru iddiası ile açılan davada, marka başvurusunun kötüniyetle yapıldığı kanaatine varıldığında, kötüniyetin tescilin tamamını kapsayacağı ve bölünemeyeceği (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, İstanbul, Eylül 2018, s.953) anlaşılmakla, davalı TPMK vekilinin tüm, davalı Şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan istinaf itirazlarının reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davalı Şirket vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; her ne kadar mahkemece, dava konusu markanın tescil edildiği gerekçesiyle hükümsüzlük talebinin kabulüne, markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiş ise de, ilk derece mahkemesinin karar tarihinden sonra 08.10.2021 tarihinde tescil başvurusunun tam vazgeme/ geri çekme ile sonuçlandığı, bu nedenle SMK’nın 28.maddesi uyarınca davalı Şirketin marka hakkının sona erdiği gözetilerek, dava konusu markanın hükümsüzlüğü hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinden, davalı Şirket vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan gerekçe ile kabulüne, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve YİDK iptali isteminin kabulüne, hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.

HÜKÜM :1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin tüm, davalı … Ticaret A.Ş. Vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … Ticaret A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16/07/2021 gün ve 2020/291 Esas – 2021/304 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-YİDK iptali istemli davanın KABULÜ ile Türk Patent YİDK’in 29/09/2020 tarih 2020-M-7665 sayılı kararının İPTALİNE,
4-Dava konusu 2019/62912 sayılı “…” ibareli markanın tescil başvurusu tam vazgeçme/geri çekme ile sonuçlandığından, HÜKÜMSÜZLÜK İSTEMİ HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45‬-TL karar ve ilam harcının davalı … Ticaret A.Ş. ile davalı … tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 25.500,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı … Ticaret A.Ş. ile davalı … alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.750,00-TL bilirkişi ücreti, 182,50-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 27,50-TL tebligat masrafından oluşan toplam 1.960‬,00-TL yargılama giderinin davalı … Ticaret A.Ş. ile davalı … alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı … Ticaret A.Ş. tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davalı … Ticaret A.Ş. tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip