Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1601 – 2023/1581
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1601
KARAR NO : 2023/1581
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/06/2021
NUMARASI : 2019/115 E. – 2021/237 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/06/2021 tarih ve 2019/115 E. – 2021/237 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin tescilli …., …,…, …,…, … şekil markalarının tanınmış olduğunu ve tescilinin tüm sınıflarda korunması gerektiğini, davalı şirketin 2017/114353 numaralı marka başvurusuna yaptıkları itirazların dava konusu yapılan YİDK kararı ile markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı belirtilerek reddedildiğini, YİDK kararının hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, başvuru markası ile müvekkilinin tanınmış markalarının karıştırılma ihtimalinin olduğunu, başvuru markasının kötü niyetli olduğunu, davalı tarafından müvekkiline ait markalarına ait logonun ayniyet derecesinde benzerinin müvekkiline ait markalarla aynı sınıfta tescil edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalının eylemlerinin müvekkilinin tescilli markalarına tecavüz ve TTK hükümleri gereğince haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, 05.09.2019 tarih ve 2019-M-7336 sayılı YİDK kararının iptaline, 2017/114353 sayılı marka başvurusunun tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …, …. vekili, müvekkilinin başvuru markasının yanı sıra Türkiye’de 9. sınıfta yer alan malları kapsayan 1996/ 166917, 41. sınıfta yer alan hizmetleri kapsayan 1997/170018 sayılı tescillerin sahibi olduğunu, başvuru markasındaki ve önceki markalardaki logoların müvekkili ile özdeşleştiğini, YİDK kararının isabetli ve hukuka uygun olduğunu, müvekkilinin markasının davacıya ait markalar ile benzer olmadığını ve markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, davacının markalarının kullanımını ispat etmek üzere itiraz aşamasında herhangi bir delil sunulmadığını, bu sebeple davacının SMK m. 6/1 kapsamında itirazlarını ileri süremeyeceğini, bu hususun YİDK kararının yerindeliğini gösterdiğini, davacının hangi tescillere dayandığını dava dilekçesinde belirtmediğini, YİDK aşamasında dayandığı tescillerden başka tescillere dayanamayacağından davacının 2010 04816, 2008 55218, 2008 37571, 2007 00802 ve 137783 sayılı tescillerinin SMK m. 19/2 ve 25/7 uyarınca kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmakta olduğunun ispat edilmesi gerektiğini, müvekkilinin markasındaki mal ve hizmetlerin … ve … takımları ile ilişkili olarak basketbol taraftarlarına hitap ettiğini, davacının markalarının kullanımını ispat edemediği gibi tanınmışlıkla ilgili de herhangi bir bilgi veya belge sunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, kararın usul ve kanuna uygun olduğunu, davalının markası ile davacının itiraza mesnet markaları karşılaştırıldığında ortalama tüketici nezdinde markalar arasında görsel, işitsel, kavramsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dâhil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığını, markaların karıştırılma ihtimallerinin bulunmadığını, somut olayda tanınmışlık ile ilgili şartların oluşmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, marka işlem dosyası ve dava dosyasında itiraza mesnet gösterilen davacı markalarının 2016/05501, 2010/04816, 2008/55218, 2008/37571, 2007/00802 ve 92/007370 numaralı markalar olduğu, benzerlik iddiasına dayanak yapılan markalardan 2010/04816, 2008/55218, 2008/37571, 2007/00802 ve 92/007370 numaralı olanlar bakımından hem marka işlem dosyasında hem dava dosyasında kullanmama def’i ileri sürüldüğü ancak, muteriz davacı tarafından her iki aşamada da kullanımının ispatına ilişkin delil ibraz edilmediği, SMK m.19/2 ve m.25/7 hükümleri uyarınca, bu markaların karıştırılma ihtimali bakımından dikkate alınabilmesinin mümkün olmadığı, hem YİDK kararının iptali hem de markanın hükümsüzlüğü istemi ile ilgili olarak davacının 2016/05501 numaralı “…” ibareli markası ile dava konusu 2017/114353 numaralı “…” markanın karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığı bakımından değerlendirme yapılabileceği, buna göre dava konusu marka ile davacı markası arasında hem kapsam hem işaret benzerliği bulunmadığı, bu nedenle de aralarında birbiriyle ilişkilendirilme ihtimali dâhil karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davalının müktesep hak iddiasına mesnet önceki tarihli markalarının 96/001301, 96/001268 sayılı markaları olduğu, davalının önceki markalarının hangi mal ve hizmetlerde kullanıldığını ispatlamaya yönelik dosyada yeterli delil bulunmadığı, bu nedenle davacının önceki tarihli markalarının uzun süreden beri kullanılma ve çekişme konusu olmaktan çıkma kriterinin somut olayda bulunmadığı, ayrıca bilirkişi raporunda sicil kayıtlarına yer verilen davalı şirketin önceki tarihli markalarının kapsamı ile dava konusu marka arasında kapsam genişliğinin söz konusu olması da dikkate alındığında somut uyuşmazlık bakımından davalı şirketin müktesep hakkının varlığından söz edilemeyeceği, davacı tarafın tanınmışlık iddiasından kaynaklı nispi tescil engellerinin mevcut olduğu iddiasının somut olayda gerçekleşmediği, davacı tarafın marka işlem dosyasında ileri sürmese de, dava aşamasında davalı şirketin kötü niyetli olduğunu ileri sürdüğü, söz konusu iddianın YİDK kararının iptali istemi bakımından irdelenemeyeceği, markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemlerin yerinde bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, halihazırda tanınmış marka olan müvekkili şirkete ait marka ile davalı şirkete ait marka arasında ayniyet derecesinde benzerlik olduğunu, yine müvekkili şirkete ait marka ile davalı şirkete ait marka arasında iltibas olduğunu, davalı firmanın yalnızca müvekkilinin markasının aynısını kullanmakla kalmayıp, markasının devamını “…” kelimesiyle de tamamlayarak, yine müvekkilinin sahip olduğu “…” markaları ile de iltibas oluşturduğunu, zira davalının markası “…” ile müvekkiline ait “…” markalarının gerek okunuşu gerek yazılışı ayniyet derecesinde benzediğini, davalı firmanın sadece …, … markaları ile değil, diğer müvekkili şirkete ait yine aynı sınıfta tescilli markaları arasında da iltibas oluşturduğunu, ” …” markasının tüketici tarafından görüldüğü anda, müvekkilinin markası zannedilecek ve müvekkiline aitmiş gibi algılanacağını, SMK m.6/1 hükmü kapsamında yer alan benzerlik unsurlarının tamamının, söz konusu markalar arasında mevcut olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabülüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, marka (marka ile ilgili kurum kararlarının iptali) istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, itiraza ve hükümsüzlük davasına mesnet davacı markalarının 2016/05501, 2010/04816, 2008/55218, 2008/37571, 2007/00802 ve 92/007370 numaralı markalar olduğu, bunlardan 2010/04816, 2008/55218, 2008/37571, 2007/00802 ve 92/007370 numaralı olanlar bakımından davalı tarafından YİDK sürecinde ve hükümsüzlük davasında kullanmama def’i ileri sürüldüğü, buna karşın davacı tarafından kullanım ispatına yönelik delil bildirilmediği, bu durumda mahkemece SMK’nın 19/2 ve 25/7 maddeleri uyarınca kullanımı ispatlanamayan davacı markalarının SMK’nın 6/1. Maddesi bağlamında yapılan değerlendirmede dikkate alınmamasının yerinde olduğu, davacının kullanım ispatına tabi olmayan 2016/05501 numaralı “…” ibareli 18. sınıfta tescilli markası ile dava konusu 2017/114353 numaralı “…” ibareli 9, 25 ve 41.sınıfta tescilli markanın karıştırılma ihtimali bakımından değerlendirilmesinde, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenim dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, bir bütün olarak dava konusu başvurunun, gerek davacı markasında yer almayan “…” ibaresiyle gerekse de davacının markasından tamamen farklı şekil unsuruyla davacı markasından yeterince farklılaştığı, kaldı ki karşılaştırılan markaların kapsamlarındaki emtia sınıflarının da benzer olmadığı, markalar arasında benzerlik bulunmadığından, davacı markasının tanınmış olmasının tescil engeli oluşturmayacağı, dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/12/2023
Başkan
Üye
Üye
Katip
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.