Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/160 E. 2022/1657 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/160
KARAR NO : 2022/1657
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2020
NUMARASI : 2019/21 E. – 2020/80 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/07/2020 tarih ve 2019/21 Esas – 2020/80 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirketin … numaralı “…” ibareli marka başvurusunun yayınına davalı şirket tarafından … sayılı “…” ibareli markaya dayanılarak itiraz edildiğini, itirazın Kurum tarafından kabul edildiğini, itiraza dayanak “…” markası ile müvekkilinin “…” ibareli markası arasında iltibas yaratacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığını, markaların bir bütün olarak incelenmesi kıstası esas alındığında itiraz edilen müvekkili markası ile karşı tarafın markalarının ortalama tüketici tarafından kartıştırılma ihtimali olmadığını, müvekkili markasının tamamiyle özgün olduğunu, karşılaştırılan markaların ilk hecesi olan “…” hecesi haricinde diğer hecelerin sessel ve görsel olarak birbirinden tümüyle farklı bulunduğunu, Kurum nezdinde “…” hecesi ile başlayan yüzlerce marka olduğunu ve her … hecesi barındıran markanın benzer olduğunu söylemenin mümkün olmadığını, taraf markalarının telaffuzlarının ve markalardaki vurgunun tamamen farklı olduğunu, müvekkili markasının “…” şeklinde iki hece ile davalı markasının ise “…-…” şeklinde üç heceli olarak telaffuz edildiğini, taraf markalarının bir anlamı olmaması nedeniyle anlamsal benzerliğin de bulunmadığını, taraf markaları arasında görsel, anlamsal ve işitsel benzerlik bulunmamasının yanı sıra markalar arasında emtia çakışmasının da olmadığını, markaların kapsamında bulunan malların satış kanallarının, malların bulunduğu rafların ayrı olduğunu, itiraza gerekçe markanın sadece pediyatrik bir ilaç için kullanıldığını, müvekkilinin markasının ise “reçetesiz satılabilen bitkisel bazlı cinsel yardım ürünleri olarak kişisel kayganlaştırıcılar ve jeller” emtiaları için tescilinin talep edildiğini, davalının itiraza gerekçe markasının astım tedavisinde kullanılan, reçeteli bir ilaç olduğunu, taraf markalarının kullanıldığı ürünlerin bilinçli tüketici kitlesine hitap ettiğini, bilinçli tüketici kitlesinin doktorlar ve eczacılar olması nedeniyle reçete ile satılan ilaçlar ile müvekkili malları arasında iltibas tehlikesinin olmadığını, davalı markasının, müvekkili markasının tescilinin talep edildiği emtialar bakımından kullanımının bulunmadığını, bu nedenle davalı markasının müvekkili şirketin farklı emtialar bakımından tescilini talep ettiği markasına engel teşkil etmediğini ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-5604 sayılı kararının iptaline, … başvuru nolu “…” markasının kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili markası ile dava konusu başvuru arasında karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu, müvekkilinin markasının orijinal niteliği yüksek bir marka olduğunu, davacı şirket markasında da müvekkili şirket markasındaki gibi aynı harf dizilimlerinin bulunduğunu ve taraf markalarının aynı harf dizilimi ile başlayıp, aynı harflerle bittiğini, taraf markaları arasında benzerliğin ötesinde birbirleri ile bir bağ olduğu, birbirlerinin serisi bulunduğu yönünde güçlü bir benzerlik olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, her ne kadar “Reçetesiz satılabilen bitkisel bazlı cinsel yardım ürünleri olarak kişisel kayganlaştırıcılar ve jeller.” emtiaları bakımından redde mesnet markanın kullanılmadığı ileri sürülmüş ve davalının bu emtia bakımından kullanıma ilişkin delil ibraz etmediği anlaşılmışsa da, SMK m.19/2 hükmü uyarınca, davacının, itiraza mesnet markanın tescilli olduğu diğer emtialar bakımından kullanılmadığına ilişkin def’i ileri sürmediği gözetilerek, tescil kapsamında bulunan bu emtialar bakımından iltibas değerlendirmesi yapıldığı, davacı başvurusunun tescil kapsamında bulunan “Reçetesiz satılabilen bitkisel bazlı cinsel yardım ürünleri olarak kişisel kayganlaştırıcılar ve jeller.” emtiaları ile davalı taraf markasının kapsamındaki 05. sınıf “Eczacılık, tıp ve veterinerlikte kullanılan kimyasal elementler ve doğal ürünler.” emtialarının benzer olduğu ve iltibas ihtimalinin ilk şartı olan emtia benzerliğinin meydana geldiği, taraf markalarının Türkçe ve herhangi bir yabancı dilde doğrudan bir anlam karşılığının olmadığı, farmasötik bir etken maddesi ihtiva etmediği, dava konusu marka başvurusuna konu emtiaların reçetesiz satılabilen ürünler olduğu, bu nedenle söz konusu emtiaların salt doktor ve eczacılara hitap eden emtialar olduklarının söylenemeyeceği, “…” ve “…” ibarelerinin başlangıçtaki ilk üç harfinin ve son iki harflerinin aynı harf dizilimini içerdiği, davalı şirketin “…” markasının ilaç etken maddesi barındırmadığı ve jenerik unsur içermediği gözetildiğinde ayırt ediciliği yüksek orijinal bir marka olduğunun kabul edilmesi gerektiği, karşılaştırılan markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal düzeyde iltibas tehlikesi oluşturacak düzeyde benzerlik bulunduğu, davacı şirkete ait “…” ibareli marka ile karşılaşan davaya konu emtiaların hitap ettiği bilinç düzeyi yüksek ortalama tüketici kesiminin, bu markanın davalı şirket markasının serisi niteliğinde bir marka olduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, söz konusu yanılsamaya eczacı kişinin de düşme ihtimali bulunduğu, söz konusu emtiaların reçetesiz satılabilmesi olgusunun bu ihtimali arttırıcı bir unsur olduğu, markaların ortasında bulunan “…” ve “T” harflerinden kaynaklı farklılığın iltibas tehlikesini bertaraf edecek asgari ayırt ediciliği sağlamaktan uzak bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, redde mesnet marka ile müvekkili markası arasında iltibas yaratacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığını, markalar arasında görsel, işitsel ve anlamsal benzerlik olmadığını, müvekkili markasının bir bütün olarak bıraktığı genel izlenimin farklı olduğunu, mahkemece davalı şirket markasının serisi niteliğinde bir marka olduğu yönünde yanılsamaya düşebilecekleri belirtilmiş olsa da davalı markasının seri marka korumasını haiz olmadığını, markalar arasında emtia çakışması halinin de bulunmadığını, SMK 6/1 maddesi hükmü koşullarının oluşmadığını, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da, tüketici düzeyinin bilinçli tüketici olduğunun ve dolayısıyla markalar arasında bir iltibas ihtimalinin mevcut olmadığının açıklandığını, kurum kararında taraflarınca talep edilen kullanım ispatı sonucunda markanın kullanımının ispatına ilişkin sunulan delillerin yeterli bulunmadığının tespit edildiğini, yani itiraza dayanak markanın müvekkili markası altında tescil talep edilen mallar bakımından kullanılmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” ibareli marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira marka işaretlerinin ilk üç harflerinin ve son iki harflerinin aynı olduğu, başvuruda, redde mesnet markanın ortasında yer alan “…” harflerinin yerine “T” harfine yer verilmesinden kaynaklanan farklılığın, başvuruya yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve 2014/11 E., 2016/778 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi iltibas değerlendirmesi, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümleneceğinden, bu yönden ilk derece mahkemesince dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemesinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 26,30 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip