Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1599 E. 2023/1580 K. 01.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1599
KARAR NO : 2023/1580
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/06/2021
NUMARASI : 2019/444 E. – 2021/204 K.

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 04/06/2021 tarih ve 2019/444 E. – 2021/204 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2018/77183 numaralı marka başvurusunun … tarafından re’sen yürütülen inceleme neticesinde SMK m. 5/1-ç hükmü uyarınca 2012/56159 numaralı marka gerekçe gösterilerek 09, 42 ve 45. sınıflar bakımından reddedildiğini, bu karara yapılan itiraz neticesinde 2019-M-527 sayılı YİDK kararı ile başvurunun reddedilen sınıflar bakımından yayınlanmasına karar verildiğini, belirtilen yayın üzerine davalı şirket tarafından 2016/57118, 2016/56079, 2016/17308 numaralı markalar gerekçe gösterilerek itiraz edildiğini, bu itirazla ilgili olarak dava konusu yapılan YİDK kararıyla müvekkilinin başvurusu ile 2016/57118 ve 2016/56079 sayılı marka arasında karıştırılma ihtimali olduğu belirtilerek başvurunun reddine karar verildiğini, dava konusu yapılan bu kararın eksik bir inceleme sonucu olduğunu, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal açıdan benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin markasının SMK m. 5/1-ç gerekçesiyle reddedilmesi üzerine yaptıkları itirazla verilen 2019-M-527 sayılı YİDK kararında müvekkilinin markasında yer alan “…” ve “…” harflerinin stilize edilişi ile redde mesnet alınan markadaki “…” harflerinin stilize edilişinin ortaya çıkardığı ayırt edicilik ve farklılığın yeterli görüldüğünü, aynı markaya ilişkin böyle bir karar mevcutken dava konusu YİDK kararında belirtilen markalar bakımından müvekkilinin markası ile ayırt edici hiçbir farklılık bulunmadığının ileri sürülmesinin abesle iştigal olacağını, söz konusu iki YİDK kararı arasında açık çelişki bulunduğunu ve bu durumun dava konusu kararı hukuken sakat hale getirdiğini, … nezdinde tescilli ve “…” ibaresini barındıran birçok marka başvurusu/tescilinin bulunduğunu ileri sürerek, 30.09.2019 tarih ve 2019-M-8289 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkiline ait tescilli markalar, alan adı ve ticaret unvanının aynı şekilde davacı marka başvurusu içerisinde yer aldığını, müvekkiline ait markaların ayırt ediciliği yüksek markalar olduğunu ve sektöründe tanınmış olduğunu, markanın birebir aynısının başka bir başvuru içerisinde geçmesinin hukuka aykırı ve kötü niyetli olduğunu, tanınmış marka benzerinin marka başvurusu konusu edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı şirkete ait başvuru konusu ibare ile müvekkiline ait markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve iltibas tehlikesini ortadan kaldıracak bir durum bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, başvuru ile itiraz gerekçesi 2016/57118, 2016/56079 sayılı markaların asli/bağımsız ayırt edici unsuru olan “…” ibaresini aynen ve asli ayırt edici unsur olarak içermesinden dolayı markaların görsel, işitsel ve kavramsal yönden benzer olduklarını, ilgili tüketicilerin başvuru markası ile redde gerekçe gösterilen markaları bütüncül algı çerçevesinde aynı ticari kaynaklardan gelen birbirine benzer markalar olarak algılayabileceğini, itiraz gerekçesi 2016/17308 sayılı tescil ücretinin süresinde ödenmemesi sebebiyle hükümden düştüğünün tespit edildiğini, davacının 2019-M-527 sayılı YİDK kararından hareketle itiraz gerekçesi markaların da benzemediği yönündeki iddiasının kabul edilmediğini, SMK m. 6/1 hükmü kapsamında yapılan inceleme ile SMK m. 5/1-ç hükmü kapsamında yapılan incelemenin sınırlarının farklı olduğunu, SMK m. 6/1 kapsamına giren her durumun SMK m. 5/1-ç kapsamına girmeyeceğini, SMK m. 6/1 hükmünün sınırlarının SMK m. 5/1-ç hükmündekinden daha geniş olduğunu, her markanın özgünlük derecesi, tasarımı, tescile konu mallar/hizmetlerin ve bu mal ve hizmetlerin tüketici grubunun özellikleri, markanın tescil kapsamındaki mal/hizmetler üzerindeki ayırt edici niteliği gibi unsurlar açısından kendine özgü özellikler taşıdığından ve ancak tüm bu unsurların birlikte değerlendirilmesi sonunda tescil başvurusuna ilişkin karar oluşturulabildiğinden dilekçede başka marka başvurularına ilişkin verilen kararların dava konusu itirazın değerlendirilmesinde dayanak gösterilmesinin haklı bulunmadığını, YİDK kararının usule ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, markalar arasında aynılık bulunmadığı gibi ayırt edilemeyecek derecede benzerlik de bulunmadığı, karşılaştırılan markaların farklı renk, şekil ve kelime unsurları içermeleri nedeniyle markalar arasında SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca aynılık/ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğundan söz edilemeyeceği, ancak aynı sonuca SMK m.6/1 hükmü uyarınca yapılacak inceleme neticesinde ulaşılamadığı, markalar arasında şekil, renk ve başkaca kelime unsurlarından kaynaklı farklılıklar bulunsa da, markalar arasında somut ayırt edici niteliği haiz “…” kelimesinin müşterek olarak bulunduğu, bu ibarenin markaların esaslı unsuru olduğu, dava konusu marka başvurusunun, iltibas tehlikesini bertaraf edecek düzeyde redde mesnet markalardan farklılaştığının söylenemeyeceği, karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu, dava konusu emtia sınıflarının da ortak olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, markaların bütünsel değerlendirilmesinde bariz farklılıkların mevcut olduğunu, özgünlük derecesi ve tasarımı değerlendirildiğinde, müvekkiline ait marka başvurusunun müvekkili tarafından özgün olarak tasarlandığını, şekil unsurları ve renk konfigürasyonları ile donatıldığını, bu özgün tasarımın, davaya konu karara dayanak teşkil eden markalar bakımından tali unsur mahiyetindeki “…” ibaresinin ortak olması sonucu doğabilecek her tür benzerlik izlenimini bütünüyle ortadan kaldırdığını, müvekkilinin ve davalının işbu davaya konu markalarının tüketiciye sundukları mal ve hizmetler dikkate alındığında, esas alınması gerekenin halk değil bilgilenmiş tüketici olduğunu, davalı … Enerji tarafından iştigal konusu olarak ikrar edilmiş olan atomik katman kaplama faaliyetleri ile ilgilenen tüketicilerin ortalamaya kıyasla daha bilinçli, eğitimli ve teknik bilgiye sahip tüketiciler olacağı da göz önünde bulundurulduğunda markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, markalar arasında sırf markalar “…” ibaresini ortak olarak barındırıyor diye benzerlik olduğuna kanaat getirmenin kabul edilebilir olmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını, davanın kabulüne, YİDK’ in müvekkili aleyhine vermiş olduğu 30.09.2019 tarih ve 2019-M-8289 sayılı kararın iptaline karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka (marka ile ilgili kurum kararlarının iptali) istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi hükmünün uygulanabilmesi için markalar arasındaki benzerliğin, iltibasa yol açacağının ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olması gerektiği, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi hükmünden farklı olarak 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç bendi hükmünde, “markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali”nden ayrıca söz edilmediği, somut olayda SMK’nın 5/1-ç maddesi anlamında markalar arasında ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak ölçüde benzerlik bulunmuyor ise de, davaya konu marka başvurusu ile davalının itiraza mesnet markalarının asli unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, davacı başvurusundaki “…” ibaresinin tanımlayıcı olması nedeniyle benzerlik karşılaştırmasında dikkate alınamayacağı ve itiraza mesnet marka karşısında başvuru markasına yeterli ayırtediciliği sağlamadığı, bu hali ile taraf markalarını oluşturan işaretlerin “…” kelimesinin ortaklığı nedeniyle yüksek düzeyde benzer olup aynı mal ve hizmetler bakımından kullanılmaları halinde ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, başvurunun 9 ve 42. sınıf hizmetlerde tescili talep edilip, bu hizmetler davalı şirketin itirazına mesnet markalarının kapsamında yer aldığından emtia benzerliği şartının da gerçekleştiği, markaların bu düzeyde benzerliği karşısında tüketicilerin dikkat ve bilinç düzeylerinin iltibas ihtimalini bertaraf etmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55‬-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip