Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1595 E. 2023/1577 K. 01.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1595 – 2023/1577
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1595
KARAR NO : 2023/1577
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2021
NUMARASI : 2020/322 E. – 2021/257 K.

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/06/2021 tarih ve 2020/322 E. – 2021/257 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, kamuya yararlı bir dernek olan davacının 2019/55075 sayılı “…” ibareli 35 ve 41. sınıflardaki marka tescil başvurusuna karşı davalı şirketin yayına itiraz sunması üzerine, başvurunun kapsamından 35. sınıf ürün/hizmetlerin çıkarılmasına karar verildiğini, davaya konu “…” markasının davacı kurumu çağrıştıracağından başka markalarla karıştırılmayacağını, dava konusu marka ile davalı şirketin tescilli markası arasında bağlantı-benzerlik olmadığını, müvekkili Derneğin 14.04.1877’de “…” adını aldığını, isminin 1935’de “…” olarak değiştirildiğini, …’ın simgesinin … şekli olduğunu ileri sürerek, 2020-M-8166 sayılı YİDK Kararının iptali ile 2019/55075 sayılı “…” ibareli marka tescil başvurusunun tümden kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, davaya konu “…” ibareli başvurunun ve kısmi redde gerekçe davalı şirkete ait “…”, “… …”, “… …”, “… …” ve “… …” markalarının esas unsuru “…” ibaresi olduğundan, başvuru markasının davalı şirkete ait markalarla karıştırılacağını, 1947 yılından önce davacının unvanında “…” ibaresinin geçmesinin veya kamuya yararlı bir dernek olmasının bu durumu değiştirmeyeceğini, davacının ürünlerini reklamcılık ve pazarlama faaliyetleriyle sattığını ve davalının “…” markasının değerini düşürme tehlikesinin bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, başvuru markası olan “…” ibareli marka ile davalı şirkete ait “…”, “… …”, “… …” ibareli markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, tüketiciler nezdinde markaların iltibas ihtimali doğuracak düzeyde benzer olduğunu, verilen karar ve yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, “…” ibareli başvuru markasının, davalının “…” esas unsurlu markalarıyla müşterek “…” ibaresinden kaynaklı olarak yüksek düzeyde görsel ve işitsel benzerlik taşıdığı, dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet markalar arasında davaya konu 35.sınıfta yer alan hizmetler bakımından SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunduğu gerekçesiyle ,davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacı Derneğin yüzyıllara dayanan varlığı ile gerek ülkemizde gerekse küresel çapta sunduğu hizmetler ve insanlık yararına yaptığı çalışmalar ile kendine özgü yer edindiğini, bu yönüyle müvekkilinin “…” ibareli başvuru konusu markanın davalı şirketin “…” markası arasında her ne kadar aynı kelime mevcut olsa da, tarafların müşteri çevresinde iki markanın karıştırılmasının mümkün olmadığını, dava konusu markanın müvekkili Dernek ile özdeşleşmiş bir simge olduğunu, davacı müvekkilinin başvurusunda bulunan bazı ürün/hizmetlerin çıkarılmasına ilişkin kısmi kabul/kısmi ret kararının kabulünün mümkün olmadığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira her iki markada da “…” ibaresinin baskın ve asli unsur olarak ön plana çıktığı, başvuruda farklı olarak yer verilen “olsun” ibaresinin başvuruya bir ayırt edicilik kazandırmadığı, ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin davalının başvuru markasını gördüğünde, derhal ve hiç düşünmeden davacının “…” asli unsurlu markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, her iki markanın aynı işletmenin markası ya da idari ve ekonomik açıdan bağlantılı işletmenin markaları şeklinde algılanabileceği, işletmesel bağlantı kurulması ihtimalinin de, iltibas ihtimali kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden, aynı/benzer emtia sınıfları bakımından verilen ret kararının yerinde olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı dernek 1606 sayılı Bazı Dernek ve Kurumların Bazı Vergilerden Bütün Harç ve Resimlerden Muaf Tutulmasına İlişkin Kanununun 1. maddesi gereğince her türlü harçtan muaf olduğundan herhangi bir harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.