Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1592 E. 2021/1312 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/09/2021
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Tedbir

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/09/2021 tarih ve…..esas sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 1998 yılında Türkiye genelinde çalışanlar için sağlıklı ve güvenli işyerleri geliştirilmesine katkı sağlamak üzere kurulmuş, iş sağlığı ve güvenliği alanında köklü ve güvenilir bir firma olduğunu,… markalarının müvekkili adına tescil ettirildiğini, davalının müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösteren ve bilinirliği bulunan bir şirket olduğunu, davalının eski unvanı olan “… Ltd. Şti.”nin, müvekkilinin ticari unvanı ve tescilli markaları ile iltibas oluşturması nedeniyle Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin…..Esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, yerel mahkeme tarafından davalı Şirketin ticaret unvanından “…” ibaresinin terkinine, haksız rekabetin tespit ve men’ine, davalıya ait “…..” alan adlı siteye erişimin kalıcı olarak engellenmesine ve 20.000,00 TL manevi tazminat talebinin kabulüne karar verildiğini, söz konusu yerel mahkeme kararı istinaf yoluna taşınmışsa da, Ankara BAM 20. Hukuk Dairesi’nin….sayılı kararı ile her ne kadar tarafların ticaret unvanları arasında iltibas bulunsa da, davalının dürüstlük kuralına aykırı davranışı bulunmadığından bahisle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davalı şirketin ticaret unvanından “…” ibaresinin terkinine, davalıya ait “…..” alan adlı siteye erişimin kalıcı olarak engellenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine hükmedildiğini, bu kararın Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin …. sayılı kararı ile onandığını, kesinleşen karar itibariyle davalıya ait ticaret unvanının değiştirildiğini, alan adının erişiminin engellenmesi için … … Birliği’ne müzekkere yazıldığını, ……… engelinin uygulanması için ilgili yerlere bildirimde bulunulduğunu, “…..” alan adlı siteye … engellense de, mahkeme kararında yalnızca kök …’nin engellenmesine yönelik hüküm kurulmaması ve engellenmesine karar verilen …… başında “…” ibaresi bulunmasından bahisle, ilgili internet sitesine kök … üzerinden halen giriş yapılabildiğini, bu hususun e-tespit tutanağı ile kayıt altına alındığını, ayrıca davalı Şirketin “…” adında yeni bir internet sitesini faaliyete geçirdiği ve bu alan adlı internet sitesi üzerinden müvekkili aleyhine marka hakkını ihlal ve haksız rekabet eylemlerine devam ettiğini, yeni açılan sitenin, kesinleşmiş mahkeme kararı ile engellenen internet sitesinin içerik olarak oldukça benzer olduğunun tespit edildiğini, bu hususun e-tespit tutanağı ile kayıt altına alındığını, yine “…” internet sitesinin “… …” sekmesinden yönlendirme yapılan “…” alan adlı internet sitesinde müvekkilinin tescilli markaları ile iltibas yaratacak şekilde benzerlerinin kullanıldığını, davalı şirketin … sayılı 41 ve 44. sınıflarda,… sayılı 41, 44 ve 45.sınıflarda “…” ibaresini içeren iki adet markayı kendi adına tescil ettirdiğini, ancak söz konusu markaların, müvekkili şirketin tarihsel olarak daha önce gerçekleştirilen “…” ibareli markalarla oldukça benzer olduğu, bu nedenle iltibasa sebebiyet verdiklerini, davalı şirkete ait internet sitesinde kullanılan ve davalı Şirketin yeni unvanının yer aldığı logonun sağ alt köşesinde büyük fontlarla açıkça “…. ibaresi ile davalının 41, 44 ve 45. sınıflarda tescilli marka ve logosuna yer verilmekte olup ilgili tüketici nezdinde mal veya hizmeti piyasaya süren şirketin müvekkili Şirket olduğu izlenimi oluşturulduğunu, bununla birlikte internet sitesinin muhtelif sayfalarında da davalı şirketin kendisini “….” olarak tanıttığını ileri sürerek “…” ve “…” alan adlı internet siteleri ile tüm alt linklerine tedbiren erişimin engellenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davacı vekili tarafından ibraz edilen, 06/05/2021 tarih … numaralı e-tespit tutanağı içeriğine göre, “…..” adresine erişimin sağlandığı, bu adres içinde ….. Kurumu” ibaresinin yanı sıra … gibi ifadelerin site içeriğinde yer aldığı, “…” adresine “…” adresinden yönlendirme yapıldığı, Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin…. sayılı dosyası incelendiğinde, söz konusu dava aşamasında davalı Şirkete ait tescilli markanın bulunmadığı, davalı ticaret unvanında yer alan “…” kelimesinin davacı ticaret unvanı ile iltibas oluşturduğu, yine davalıya ait “…..” alan adının iltibas oluşturduğu kanaatine varıldığı, ticaret unvanından terkin ve alan adının erişime engellenmesi kararlarının kesinleştiği, eldeki uyuşmazlıkta ise, davalıya ait… sayılı “…+… Ltd. Şti.” markasının 25/05/2017 tarihinde tescil edildiğinin anlaşıldığı, bu markanın “İş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri” bakımından tescilli olduğu, dava konusu alan adı içeriğinde de iş sağlığı ve güvenliğine yönelik ticari faaliyetlerin bulunduğunun anlaşıldığı, davalının tescilli markası ile davalı alan adı ve içeriğindeki markasal kullanımların müşterek olarak “…” esas unsurunu içerdikleri, davalı tescilli markasının varlığı tahtında davalı alan adı ve içeriği kullanımlarının meşru bir hak üzerine temellenmiş olma ihtimalinin bulunduğu, her ne kadar eldeki davada davalıya ait tescilli markaların hükümsüzlüğü talep edilmişse de, bu istemin yargılama gerektirdiği, bu nedenle eldeki davada ihtiyati tedbir işlemi tesis edecek yoğunlukta yaklaşık ispat külfetinin sağlanmadığı anlaşıldığından, mevcut durumda meydana gelebilecek değişiklikler nedeniyle yargılamanın her aşamasında ihtiyati tedbir isteminde bulunulabileceği gözetilmek kaydıyla bu aşamada ileri sürülen ihtiyati tedbir istemlerinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili Şirketin hak kaybına uğramaması ve de uğrayacağı zararların en aza indirgenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekmekte olup iş bu talebin reddi kararının yerinde olmadığını, uyuşmazlığın kesin hükümle sonuçlanmasına kadar geçen süre içinde doğmuş ve doğabilecek tüm zararlardan müvekkili Şirketin korunması bakımından ihtiyati tedbir kararına gerek duyulmakta iken Ankara 5. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının bu noktada hatalı olup müvekkili Şirket haklarının hukuken korunması gerektiğini, somut olarak ortaya konulduğu üzere davalı Şirketin müvekkili Şirkete yönelik gerçekleştirilen marka hakkının ihlali, haksız rekabet ve marka hakkının tecavüzü davalı şirketin ilk ve son davranışı olmayıp tekrarlana gelmiş bir hal aldığını, müvekkili Şirkete yönelik gerçekleştirilen marka tecavüzü eylemlerine ilişkin ispat külfeti yerine getirilmiş olup, şüpheye mahal vermeyecek şekilde hak ihlallerini ortaya koyduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, talebin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, ihtiyati tedbirin şartlar başlıklı HMK’nın 389. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talep eden tarafın, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu, somut olayda dosyada bulunan mevcut delillere göre ihtiyati tedbir talep eden davacının haklılığının yaklaşık olarak ispat edildiğinin anlaşılamadığı, durum ve koşulların değişmesi halinde davacı tarafça yeniden ihtiyati tedbir talebinde bulunulabileceği anlaşılmakla, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir isteyen davacıdan alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 21/10/2021 tarihinde HMK.’nın 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/10/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip