Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1591 E. 2023/1531 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1591
KARAR NO : 2023/1531
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2021
NUMARASI : 2020/243 E. – 2021/97 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Tescili

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/03/2021 Tarih ve 2020/243 Esas – 2021/97 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin 2019/78648 sayılı ve “…” ibareli marka başvurusunun, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından SMK’nın 5/1 ve 5/1-c maddeleri uyarınca, tescili istenen 43/2 sınıf hizmetler yönünden kısmen reddedildiğini, bu karara karşı yaptıkları itirazlarının da dava konusu YİDK kararı ile reddine karar verildiğini, oysa müvekkilinin başvurusunun reddedilen hizmetler yönünden, SMK’nın 5/1-b ve c maddeleri uyarınca tescili engeli bulunmadığını, davalı Kurum kayıtlarında sadece il adı taşıyan veya cins, çeşit bildiren kelimelerin esas unsur olarak kullanıldığı pek çok markanın bulunduğunu, başvuruda yer alan şekil unsurunun markaya ayırt edicilik kattığını, dava konusu başvurunun kullanım sonucu ayırt edici hale geldiğini ileri sürerek, … YİDK’ın 2020-M-5438 sayılı kararının iptalini ve dava konusu başvurunun tescilini talep ve dava etmiştir.

Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvurunun, reddedilen hizmetler yönünden ayırt ediciliğinin bulunmadığını, ayrıca tanımlayıcı da olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvurudaki asli unsurunun “…” ibaresi olduğu, şekil unsurunun markaya ayırt edicilik sağlamadığı, “…” ibaresinin zihinde ilk anda oluşturduğu kavramsal algının “…’ta yerleşik bir kaplıca işletmesi” olduğu, dava konusu ibarenin başvurunun kısmen reddedildiği hizmetlerden fonksiyonel ve kavramsal açılardan bağımsız bulunmaması, belli bir coğrafi alanda bu hizmetleri veren/verebilecek olan işletmelerin “cins adı”ndan yeterli derecede ayırt edilememesi nedeniyle, reddedilen hizmetler açısından marka olarak ayırt edici niteliği sahip olmadığı gibi tanımlayıcı ve tasvir edici bulunduğu, ayrıca “…” ilinin kaplıcaları ve içmeleriyle de bilinen bir coğrafi yer olması, bu ilin adının ve “kaplıca ve içmeler” ile doğrudan ilintili “…” ibaresinin esas unsur olarak kullanıldığı “Şekil+…” işaretinin, tescili istenen “Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri” bakımından coğrafi kaynak bildirdiği, kullanım sonucu ayırt edicilik iddiasının da ispatlanamadığı, bu itibarla dava konusu YİDK kararının yerinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, dava konusu başvuruda yer alan şekil unsurunun başvurunun asıl unsurunun bir parçası olduğunu, dava konusu başvurunun bir bütün olarak marka vasfını haiz bulunduğunu, … ilinin kaplıcalarıyla ünlü olduğuna ilişkin bir bilgi bulunmadığını, hamamlarıyla ünlü olduğu kabul edilebilirse de kaplıcalar yönünden aynı durumun söz konusu olmadığını, dava konusu başvurunun uyuşmazlık konusu hizmetler bakımından SMK’nın 5/1-b-c maddeleri uyarıca tescili engeli bulunmadığını, ayrıca dava konusu ibarenin müvekkilinin yoğun kullanımları sonucu ayırt edicilik kazandığını, bu hususta sundukları delilerin değerlendirilmediğini, internet üzerinden yapılacak kısa bir araştırma ile dahi kullanım sonucu ayırt edicilik sağladıklarının görülebileceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun kısmen reddine dair YİDK kararının iptali ve başvurunun tescili istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu başvurunun asli unsurunun “… ” ibaresinden oluştuğu, başvuruda yer alan şekil unsurunun özgünlüğü bulunmayan çok basit bir sembol olması ve marka kompozisyonundaki yeri itibariyle ayırt ediciliği bulunmayan tali unsur niteliğinde bulunduğu, başvuruda yer alan “…” ibaresinin coğrafi yer adı olduğu, “…” ibaresinin de anlamı herkesçe bilinebilecek olan “sıcak kaplıca suyu” ve “bu sudan yaralanma imkanı sunan kuruluş” anlamlarına geldiği, bu hali ile dava konusu başvuru, uyuşmazlık konusu 43/2 sınıf hizmetler yönünden, “…’ta bulunan kaplıca işletmesi” olarak algılanacağından, ayırt ediciliğinin bulunmadığı, diğer yandan her ne kadar coğrafi yer adlarının bir takım eklerle marka olarak tescili mümkün ise de dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresinin uyuşmazlık konusu hizmetler yönünden tanımlayıcı bulunması, ayrıca mahkemece alınan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere, … ilinin kaplıca ve içmeleriyle maruf ve meşhur olması, bu duruma göre dava konusu başvurunun uyuşmazlık konusu hizmetler yönünden, coğrafi kaynak da bildirmesi karşısında dava konusu başvurunun, reddedilen 43/2 hizmetler yönünden SMK’nın 5/1-c maddesi anlamında da tescili engeli bulunduğu, davacının kullanım sonucu ayırt edicilik iddiasının kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 27/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip