Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1576 E. 2023/4 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1576 – 2023/4
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1576
KARAR NO : 2023/4
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2017
NUMARASI : 2016/199 E. – 2017/95 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/03/2017 tarih ve 2016/199 Esas – 2017/95 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin … sayılı ve “…” ibareli marka tescil başvurusu yaptığını, Markalar Dairesi Başkanlığınca başvurunun 556 sayılı KHK’nın 7/1-a maddesi uyarınca reddedildiğini, bu karara yaptıkları itirazın da YİDK tarafından reddine karar verildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 556 sayılı KHK’nın 7/1-a maddesinin 5. maddeye atıfta bulunduğunu, bu madde kapsamına girmeyen işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceğinin hükme bağlandığını, işaretin ayırt ediciliğinin tescili talep edilen mal ve hizmetler açısından değerlendirildiğini, bileşke markaların ayırt ediciliğinin tespitinde markayı oluşturan her bir kelime yada bileşenin tek tek değerlendirilmesinin yeterli olmadığını, bu tür markalarda bileşke markanın ihtiva ettiği kelimelerin tamamı itibariyle bir bütün olarak ilgili tüketici kesimi üzerinde bıraktığı izlenimin dikkate alınması gerektiğini, tamamıyla üretilmiş kelimelerle oynama, ironi, uyak veya ses tekrarı içerme ya da bilinç altına mesaj gönderme gibi yollara yaratıcılık içeren, anlam yönünden çözümlenemeyen, alışılmışın dışında kelime kombinasyonlarını içeren sloganların ayırt edici özelliğe sahip olduğunu, bir bütün olarak bakıldığında dijital olma yolunda kaydedilen ilerlemeyi ifade eden ve “dijitalleşmeye doğru evrilme” anlamında algı yaratan birbirlerinden farklı kelimelerin bir araya getirilerek anlamlı bir kombinasyon oluşturan “…” ibareli slogan markasının ayırt edici niteliğe ve marka olabilme özelliklerine sahip olduğunu dava konusu marka başvurusunun müvekkili tarafından üretildiğini, Google da yapılacak araştırmada “…” ibaresinin müvekkili ile ilişkilendirildiğinin görüldüğünü, aldatıcı ve yanıltıcı olmayan, duygu sömürüsüne yeltenmeyen, hitap ettiği müşteri çevresini istismar etmeyen marka sloganları hakkında marka tescil kararı verilebildiğini, müvekkili marka başvurusunun da bu kriterleri taşıdığını, kelime kombinasyonları ile anlamlı bir bütün oluşturmuş ve kullandıkça daha çok ayırt edicilik kazanacak olan “…” ibareli slogan marka başvurusu hakkında tüm sınıflarda verilen red kararının yerinde olmadığını, müvekkilinin marka başvurusunu oluşturan ibareye, tüm Türkiye’de yaygın reklam kampanyaları ve kullanımları ile başlı başına ayırt edicilik kazandırdığını, KHK’nın 7/1-a maddesi kapsamında verilen red kararının müvekkili markasının ve buna bağlı olarak reklam kampanyalarının ticari korumasını yok edeceğini, başka firmaların da bu markayı kullanabilmelerini sağlayacağını, müvekkilinin “…” markası üzerinde eskiye dayalı kullanımla kazanılmış hakkının olduğunu ileri sürerek, 2016-M-2766 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, “…” ibaresinin “bir kurum, şirket veya yapının, dijital çağa ayak uydurmak için pazarlamasından iş modellerine, otomasyondan organizasyon yapısı ve yönetim şekline kadar her şeyini yeni dünya araçları ile yapmasına verilen genel isim” olduğunu, bu nedenle söz konusu ibarenin ilgili tüketiciler tarafından belirli bir ticari kaynağa ait bir işaret olarak algılanmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı şirkete ait … sayılı “…” ibareli başvurunun, 556 sayılı KHK’nın 7/1-a maddesi kapsamında marka olma özelliğini haiz olmadığı, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, “…” ibaresinin herkesin kullanımına açık bir kavram olduğu ve ayırt ediciliğinin olmadığı yönündeki kararın hatalı bulunduğunu, tescili talep edilen “…” ibareli markanın tamamıyla müvekkili tarafından yaratıldığını ve bir bütün olarak bakıldığında dijital olma yolunda kaydedilen ilerlemeyi ifade ettiğini, “dijitale doğru evrilme” anlamında algı yaratan, birbirinden farklı kelimelerin bir araya getirilerek anlamlı bir kombinasyon oluşturan “…” ibareli slogan markasının, ayırt edici niteliğe ve marka olabilme özelliklerine sahip bir marka olup, ilk defa müvekkil tarafından kullanılmaya başlandığını ve müvekkili ile özdeşleştiğini, müvekkilinin … ibaresini tekeline alamayacağı ifadesinin hatalı bulunduğunu, başvuru konusu markanın slogan marka olduğu konusunda yeterli inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, marka incelenirken markanın bir bütün olarak inceleneceğini ve iki ayırt edici olmayan kelimenin bir araya gelerek ayırt edici bir unsur oluşturabileceğini, bu hususun da kararda göz ardı edildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibaresinin, bir kurum, şirket veya yapının, dijital çağa ayak uydurmak için pazarlamasından, iş modellerine, otomasyonundan, organizasyon yapısı ve yönetim şekline kadar her şeyini yeni dünya araçları ile yapmasına verilen genel isim olduğu, bu ibarenin, firmaların dijital zamana uyum sağlamak için teknolojiyi tüm süreçlerinde kullanmaları şeklinde de ifade edilebileceği, dijital zamana uyum sağlama sürecinin, tüm sektörleri kapsadığı ve her hangi bir ürün veya hizmet sektörü ile sınırlı olmadığı, bu itibarla dava konusu başvurunun, başvuru kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetlerin ortalama tüketicilerince, marka olarak algılanmayacağı ve ayırt ediciliğinin bulunmadığı, kullanım yoluyla dava konusu başvuruya ayırt edicilik kazandırıldığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/01/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.