Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1570 E. 2021/1429 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/09/2021
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : … (Sözleşmeden Kaynaklanan Hak İstemli)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/09/2021 tarih ve… sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin savunma sanayi alanında faaliyet göstermek ve üretim yaparak satışa arz etmek amacıyla kurulduğunu, bu faaliyetlerin her bir aşamasının ayrı ayrı izin ve yeterlilik gerektirdiğini, davalının da hem üretim yapacak izne ve teknolojik olanaklara hem de maddi imkanlara sahip olmadığından, müvekkili şirket ile tasarladığı silah üzerinden anlaşma yapma isteği ile başvurduğunu, yapılan görüşmeler neticesinde davalı tarafından tasarlanan ancak müvekkili şirket tarafından geliştirilen ve prototipi yapılan silahın üretilmesi ve geliştirilmesi, … başvurusunun yapılması ve satışa arz edilmesi için gerekli masrafların tamamının müvekkili şirket tarafından karşılanması, satışa arz edilmesinden sonra elde edilen net karın %80’inin müvekkili şirkete, kalan %20’sinin ise davalıya ait olması konusunda anlaşma sağlandığını, aynı oranlar geçerli olmak üzere … başvurusunun da yapılması konusunda mutabık kalındığını, … başvuru işlemlerinin takip edilebilmesi için aracı firma olan Innovasıa … 14.05.2020 tarihinde vekâletnamenin verildiğini, aracı kuruluş tarafından 22/07/2020 tarihinde başvuru yapıldığını, … işlemlerinin devam edebilmesi için 30.09.2020 tarihinde aracı firmaya 20.650,00 TL ödeme yapıldığını, bu sırada davalının paraya ihtiyacı olduğu gerekçesiyle ileride %20 hissesi gereğince doğacak hak ve alacaklarından mahsup edilmek üzere 50.000 USD avans istediğini, 23/11/2020 tarihinde o günkü kur üzerinden 50.000 USD karşılığı 387.500,00 TL’nin davalıya, “Yapılan sözleşme avans ödemesi” açıklamasıyla gönderildiğini, ancak yapılan araştırmada … başvurusu sırasında hisse oranlarının farklı girildiğinin ve sözleşme dışı … isimli kişinin de … başvurusunda hak sahibi olarak gösterildiğinin fark edildiğini, bu hususun görüşülmesi, ayrıca anlaşmanın yazılı halinin imzalanması amacıyla davalı ile görüşülmek istendiğini ancak davalının görüşmeye gelmediğini, bunun üzerine sözleşme şartlarının geçerli olmayacağının bildirilmesi ve ödenen 50.000 USD ve diğer masrafların iade edilmesi için 01.03.2021 tarihinde davalıya ihtarname gönderildiğini, yapılan araştırmada dava dışı … ile davalının anlaşmalı olarak bu işlemleri yaptığının, nitekim …’in müvekkili şirketin haberi olmadan 04/02/2021 tarihli noter beyannamesi ile kendi adına tescil başvurusu yaptığı hisseleri davalı lehine terkin ettiğinin öğrenildiğini, davalının hiçbir emek ve mesai harcamadan 50.000 USD karşılığı olan 387.500 TL haksız kazanç elde ettiğini ve müvekkil şirketin … firmasına ödediği 20.650 TL kadar zarara uğramasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek, 387.500 TL’nin 23/11/2020 ödeme, 20.650 TL’nin ise 30/09/2020 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece 6102 sayılı TTK’ya eklenen 5/A maddesinde, Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda, arabuluculuğun dava şartı olarak belirlendiğini, açılan davanın da bir miktar paranın ödenmesine ilişkin ve davacı tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğundan, uyuşmazlığın ticari dava ve dava şartı arabuluculuk kapsamında olup, 01.01.2019 ve sonrasında dava açılabilmesi için öncelikle arabulucuya başvurunun zorunlu bulunduğu, somut uyuşmazlıkta arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı gerekçesiyle dava şartı noksanlığı nedeni ile HMK 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, vekalet ücretinin nispi verilmesi gerekirken maktu verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, maddi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve bir miktar paranın ödenmesine ilişkin somut uyuşmazlığın ticari dava olduğu ve arabuluculuk dava şartı kapsamında bulunduğu, mahkeme karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT 7/2. maddesi uyarınca, davanın ön şart yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi halinde, maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin gerektiği, dolayısıyla somut uyuşmazlıkta mahkemece davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde de bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken maktu istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/11/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 11/11/2021

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.