Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1566 E. 2021/1355 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
…..
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2021
NUMARASI ……
DAVANIN KONUSU : Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti

Taraflar arasında görülen davada … 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/09/2021 tarih ve…… sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili … … … İnş. … Tic. Ltd. Şti.’nin …… sayılarla tescilli markaların sahibi olduğu, bu markaların esas unsurlarından olan “…… …” sözcük grubunun aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanının esas unsuru olduğunu, markalar ve ticaret unvanının bu esas unsurunun müvekkili tarafından markasal ve unvansal olarak 2011 yılından beri, Türkiye çapında, fiziki ve sayısal ortamlarda kullanılmakta olduğunu, davalıların Türkiye’de faaliyet gösteren profesyonel ticari teşebbüsler olduğunu, müvekkili ile aynı sektörde faaliyet yürüttüklerini, basiretli tacir olmaları nedeniyle “… … …” sözcük grubunun müvekkilini işaret ettiğini bildiklerini ya da en azından bilmeleri gerektiğini, davalıların faaliyet konuları arasında müvekkilinin markalarının tescilli olduğu 20, 35, 37 ve 42. sınıflardaki ürün ve hizmetlerin yer aldığını, davalı tarafça dava konusu…… sayılı markalarının esas unsurlarından olan “… … …” sözcük grubunun birebir ve özellikle internet ortamında ticari etki yaratacak şekilde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük vb. şekillerde kullanıldığını, davalılarca kullanılan alan adlarında ve web sitelerinde “… … …” sözcük grubunun birebir ve markasal şekilde kullanıldığı, bu kullanımlar ile müvekkilinin markaları ve ticaret unvanı arasında iltibas tehlikesi bulunduğunu ve bu kullanımların 6769 s. SMK 6/1(b) ile 7/1(b) maddeleri anlamında marka ihlali ve TTK 56. maddesi anlamında haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek davalıların iş ve eylemlerinin marka ihlali ve haksız rekabet olduğunun tespitine, müvekkiline ait ….. sayılı markaların 20, 35, 37 ve 42. sınıflardaki ürün ve hizmetlerde her türlü kullanımının önlenip durdurulmasına, davalıların yarattıkları haksız rekabetin tespitine, ref’ine ve men’ine; davalıların yarattıkları marka ihlali ve haksız rekabete konu ürünlere el konulmasına, bu ürünlerin şekillerinin marka ihlali ve haksız rekabet yaratmayacak şekilde değiştirilmesine, mümkün olmaması halinde imhalarına, hizmetlerin durdurulmasına, sayısal ortamlarda yapılanlar yönünden içeriğin çıkartılmasına, mümkün olmazsa erişimin engellenmesine ya da web sitesinin kapatılmasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, iş bu dosyanın tefrik edildiği……sayılı dosyası üzerinden, 14.01.2021 tarihli ara karar evrakı ile, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen ……….” alan adı sahiplerine ilişkin HMK 119/1-b maddesi uyarınca ad-soyad ve adreslerini bildirmesi için HMK 119/2 maddesi gereğince 1 hafta kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde eksikliğin giderilmemesi halinde bu davalılar yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtar edildiği, 14.01.2021 tarihli ara karar evrakının davacı vekiline 19.01.2021 tarihinde tebliğ edilmiş sayıldığı ancak dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen “……. alan adı sahiplerine ilişkin isim ve adreslerin HMK 119/1-b maddesi uyarınca verilen bir haftalık kesin süreye rağmen bildirmemesi nedeni ile davacı yanın açmış olduğu davanın HMK 119/2 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davanın açıldığı tarihte dava konusu internet sitelerinin sahiplerinin isimlerini ve adreslerini tespit etmenin mümkün olmadığını, bu hususun mahkemeden talep edildiğini, çünkü müvekkilinin bu bilgileri öğrenmesine yasal engeller olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK’nın 119. maddesinde dava dilekçesinde bulunması gereken unsurlar belirlenmiş olup, dava dilekçesinde, mahkemenin adı, davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri, davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri, davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri, davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri, iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği, dayanılan hukuki sebepler, açık bir şekilde talep sonucu, davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası yer almalıdır.
HMK’nın 119/2. maddesinde ise, “Birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır.” hükmü bulunmaktadır.
Somut olayda, mahkemece, davacı tarafa, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen “……” alan adı sahiplerine ilişkin HMK 119/1-b maddesi uyarınca ad-soyad ve adreslerini bildirmesi için HMK 119/2 maddesi gereğince 1 hafta kesin süre verildiği, alan adı sahiplerine ilişkin isim ve adreslerin HMK 119/1-b maddesi uyarınca verilen bir haftalık kesin süreye rağmen bildirmemesi nedeni ile davacı yanın açmış olduğu davanın HMK 119/2 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Ancak, HMK’nın 119/1-b maddesinde dava dilekçesinde davacı ile davalının adı, soyadı ve adreslerinin bulunması gerektiği, HMK’nın 119/2. maddesinde ise bu hususun eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre vereceği, bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılacağı belirtilmiş ise de, bu hükmün somut somut uyuşmazlığa uygulanma ihtimali bulunmamaktadır. Zira, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin……Karar ve 11/02/2020 Tarihli kararında da belirtildiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın 119. maddesi ile getirilen düzenleme uyarınca, davacının, kendisinin adresini tespit edemediği davalıların adreslerinin mahkeme aracılığıyla tespit edilmesini istemesine bir engel bulunmamaktadır. Yine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi …… Karar ve 25/04/2018 Tarihli kararında aynen “Davacı, davalının adresini dava dilekçesinde bildirmediği için kendisine verilen bir haftalık süre içerisinde de davalının adresini bulamadığı takdirde, dava açılmamış sayılmaz. Bu durumda mahkemece yapılan araştırmadan sonra gerekirse ilan yoluyla dava dilekçesinin tebliği gerekir. Bunun gibi tarafın gösterdiği adreste davalının bulunamaması halinde mahkemece davalının açık adresinin araştırılması gerekmektedir (Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammed, Medeni Usul Hukuku, 14. Baskı, s. 503 vd.)” denilmiştir.
İlgili kanun maddesi ve içtihatlar birlikte irdelendiğinde, HMK’nın 119. maddesindeki hükmün uygulanabilmesi için davacının bildiği, bilmesi gerektiği veya ulaşabileceği bir bilgiyi mahkemeye sunmaması gerekmektedir. Somut olayda, davalı olarak gösterilen internet sitelerinin kime ait olduğunun davacı tarafça bilinmesi mümkün bulunmadığı gibi davacı tarafça bu bilgilere ulaşılamayacağı da açıktır. Zira, bu tür bilgilere ancak resmi kurumlar tarafından sorulması halinde ulaşılabilmesi mümkündür. Davacının dava dilekçesinde de, açık kimlik ve adreslerini belirtmediği davalıların açık kimlik ve adreslerinin tespit edilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece, davalıların açık kimlik ve adreslerinin araştırmalarının yapılarak taraf teşkilinin sağlanması ve hasıl olacak sonucu göre bir karar verilmesi gerekirken, gerekli araştırma yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözden kaçırılarak, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın niteliğine göre davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, … 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/09/2021 tarih ve…… sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2021 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/11/2021
……

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.