Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1556 E. 2023/1507 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1556 – 2023/1507
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1556
KARAR NO : 2023/1507
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2021
NUMARASI : 2021/89 E. – 2021/296 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/09/2021 tarih ve 2021/89 Esas – 2021/296 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili Şirketin “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…+şekil” ibaresini 25.sınıfta marka olarak tescil ettirmek üzere diğer davalı Kuruma başvurduğunu, 2019/135445 numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin 1980 yılından bu yana “…” markasını hazır giyim ve tekstil sektöründe tescilli olarak kullandığını, “…” markasının ilgili sektörde herkes tarafından bilinen, tanınmış marka olduğunu, müvekkili markaları ile dava konusu başvuru arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, öte yandan müvekkili markalarının tanınmışlığı nedeniyle de dava konusu başvurunun reddinin gerektiğini, davalı tarafın, onlarca seçenek özgürlüğüne sahipken müvekkili markasının birebir aynısını marka olarak seçmesinin, müvekkili markası ile iltibas oluşturmaya çalışmasının müvekkili markalarının bilinirliğinden haksız yararlanma çabasının ve kötü niyetinin açık göstergesi olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2021-M-1170 sayılı kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davacının “…” ibareli markaları ile müvekkili başvurusu arasında benzerlik bulunmadığını, müvekkili başvurusunda “…” kelimesinin hiçbir surette doğrudan doğruya kullanılmadığını, ayırt edici ibare olarak “…” ibaresinin başvuruya eklendiğini, markaların karıştırılmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu markanın kapsamında yer alan malların redde gerekçe markaların kapsamlarında aynı/aynı tür/benzer/ilişkili olarak yer aldığı, dava konusu marka ile davacı markaları arasında işitsel, görsel ve anlamsal benzerlik bulunmadığı, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin olmadığı, somut olay kapsamında davacı yan markasının tanınmış marka korumasından yararlanamayacağı, davalı Şirket başvurusunun kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkeme kararının aksine davaya konu “…” markası ile müvekkili markaları arasında iltibas tehlikesinin olduğunu, müvekkili markalarını oluşturan “…” ibaresinin, belirli bir anlamı bulunması ve insanların kolay hatırlayacağı bir ibare olması nedeniyle ayırt ediciliğinin oldukça yüksek bulunduğunu, müvekkil markası ile son derece yüksek seviyede iltibasa yol açan “…” markasının tescilinin, müvekkil markasının ayırt edici karakterini zedeleyeceğini, haksız kazanca mahal vereceğini, halk nezdinde karışıklık yaratacağını, davalı yanın marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu, mahkemece, müvekkili markalarının tanınmış marka olduğu hususunun göz ardı edilerek değerlendirme yapıldığını ve karar verildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2012/1769 E., 2013/1846 K. sayılı ilamında da, “…” ve “…” ibareleri arasında karıştırılma tehlikesi bulunmadığının kabul edildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.