Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1543 E. 2023/1503 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1543
KARAR NO : 2023/1503
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/06/2021
NUMARASI : 2020/224 E. – 2021/192 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/06/2021 tarih ve 2020/224 Esas – 2021/192 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili tarafından 2019/77714 sayılı “…” ibareli marka başvurusunun yapıldığını, Markalar Dairesi Başkanlığınca SMK’nın 5/1-b ve 5/1-c maddeleri uyarınca başvurunun kısmen reddine karar verildiğini, bu karara yaptıkları itirazın YİDK tarafından reddedildiğini, müvekkilinin sanatçı temsilciliği ve booking acenteliği yaptığını, bunun yanı sıra kendi şov ve etkinliklerini de organize eden bir müzik firması olduğunu, müvekkili tarafından organize edilen konserler ve festivallerin müzikseverlerden büyük ilgi gördüğünü, bu festivallerden birinin de “…” festivali olduğunu, festival kapsamında dünyaca ünlü elektronik müzik sanatçılarının ülkemize ilk kez getirildiğini ve bu nedenle festivalin basında büyük yankı uyandırdığını, başvuru konusu ibarenin, müvekkili tarafından yapılan yoğun reklam ve tanıtım çalışmaları neticesinde yüksek ayırt ediciliğe sahip, bilinir ve özgün bir marka haline geldiğini, yalnızca müvekkilini işaret ettiğini, müvekkilinin daha önce de “…” ibaresi için 2018/80329 sayılı marka başvurusunu yaptığını, bu başvurunun da SMK’nın 5/1-b ve c maddeleri uyarınca reddedildiğini, ancak bu kararın iptali için açtıkları davanın kabulüne karar verildiğini ve kararın iptal edildiğini, huzurdaki davaya konu başvurunun, 2018/80329 sayılı markadan farklı olarak ayrıca ayırt edici renk ve harf karakteri unsurlarını içerdiğini, müvekkilinin 2018/80329 sayılı markası nedeniyle dava konusu başvuru üzerinde kazanılmış hakkı olduğunu, dava konusu başvurunun, kapsamından çıkarılan hizmetler yönünden ayırt edici niteliğe sahip bulunduğunu, SMK’nın 5/1-b maddesi uyarınca başvurunun reddedilmesinin hukuka uygun olmadığını, “…” kelimesinin, çocukların özellikle okul veya halka açık parkta oynayabilecekleri açık alan anlamına geldiğini, “çocuk oyun alanı” olarak tercüme edilebilecek “…” ibaresinin, başvuru kapsamından çıkarılan “spor, kültür ve eğlence hizmetleri” ile doğrudan veya dolaylı bir bağlantısının olmadığını, yine başvurudaki “…” kelimesinin de spor, kültür ve eğlence hizmetleriyle doğrudan bir bağlantısı bulunmadığını, “…” sözcük öbeğinin, bir bütün olarak daha güçlü bir ayırt ediciliğe sahip olduğunu, renk ve harf karakteri unsurlarının da markayı özgünleştirdiğini, ilgili hizmetler açısından tasviri nitelikte olmayan dava konusu başvurunun, SMK’nın 5/1-c maddesi uyarınca da reddinin mümkün olmadığını, davalı Kurumun daha önce tescilini kabul ettiği benzeri markalar olmasına rağmen müvekkilinin marka başvurusunun reddedilmesinin, davalı Kurumun genel uygulamasına da aykırı olduğunu, müvekkilinin “…” markasını kullanım
yoluyla ayırt edici hale getirdiğinden marka başvurusunun reddinin SMK’nın 5/2 maddesi uyarınca da hukuka aykırı bulunduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2020-M-4968 sayılı kararının iptaline, dava konusu başvurunun tescil işlemlerinin, reddedilen hizmetler yönünden de devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı kurum vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvurunun, başvuru kapsamından çıkarılan hizmetler yönünden ayırt edici olmadığı gibi tanımlayıcı nitelik taşıdığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…” ibareli başvuru markasının, kapsamında yer alıp reddedilen 41. sınıftaki hizmetlerin tüketicisi tarafından marka olarak, yani bir ticari işletmenin hizmetini tanıtan ve diğer işletmelerin aynı tür hizmetlerinden ayırt eden bir işaret olarak algılanacağı, dolayısıyla anılan ibarenin SMK’nın 5/1-b maddesi kapsamında ayırt edici nitelik taşıdığı, söz konusu ibarenin, başvuru kapsamından çıkarılan hizmetler yönünden cins, vasıf bildiren, tanımlayıcı bir işaret de olmadığı, SMK’nın 5/1-c maddesi koşullarının oluşmadığı, SMK’nın 5/2 maddesi anlamında başvuru konusu ibareye kullanım sonucu ayırt edilicilik kazandırıldığı ve başvuru üzerinde müktesep hakka sahip olunduğu iddiaları kanıtlanmasa da bu durumun sonuca etkili bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 2020-M-4968 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, başvuruya konu “…” ibaresinin, elektrikli oyun alanı anlamına geldiğini ve çekişme konusu 41. sınıftaki “Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil” açısından ayırt ediciliğinin bulunmadığını, aynı sektörde faaliyet gösteren herhangi bir firmanın anılan ibareyi kullanabileceğini, ayrıca bu ibarenin üzerinde kullanılmak istenen hizmetler yönünden cins, çeşit, vasıf, karakteristik özellik belirttiğini, dolayısıyla SMK’nın 5/1-b ve c maddeleri uyarınca mutlak tescil engelinin bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun mutlak ret nedenlerine dayalı olarak kısmen reddine ilişkin YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davacı Şirketin 19.08.2019 tarihinde 2019/77714 sayılı “… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından SMK’nın 5/1-b ve 5/1-c maddeleri uyarınca başvurunun, 41. sınıftaki “Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil).” yönünden kısmen reddine karar verildiği, davacı tarafın bu karara yönelik itirazının ise YİDK’in 2020-M-4968 sayılı kararıyla reddedildiği, ret kararının 08.06.2020 tarihinde davacıya tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
6769 sayılı Kanun’un 5/1-b maddesinde, herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretlerin marka olarak tescil edilemeyecekleri düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere bu hükme göre, sicilde gösterilebilir olmasına rağmen ilgili mal veya hizmetler için ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla tüketiciler tarafından marka olarak algılanmayacak işaretlerin, marka olarak tescil edilmeleri mümkün değildir. Aynı Kanun’un 5/1-c maddesinde ise ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olamayacakları hüküm altına alınmıştır. Bir işaretin anılan bu madde kapsamında değerlendirilebilmesi için, mal veya hizmetin karakteristik bir özelliğini hiçbir özel zihni çabaya mahal bırakmadan derhal düşündürmesi ve akla getirmesi gerekmektedir. Bir mal veya hizmeti doğrudan çağrıştırmayıp akla getirmeyen ancak imada bulunan kelimelerin tescilinin bu maddeye göre engellenmesi mümkün değildir. Tüketici işareti gördüğünde kesin olarak mal veya hizmetin niteliğini tanımlayamıyor fakat olasılıkları zihninde birkaç seçeneğe kadar indirebiliyorsa o markanın tescili mümkündür.
SMK’nın 5. maddesinin 2. fıkrasına göre bir marka başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmış ise aynı maddenin birinci fıkrasının b,c ve d bentlerine göre tescili reddedilemeyecektir. Buna göre, başlangıçta marka olarak tescil edilebilmesi için gerekli koşulları taşımayan bir işaretin zamanla kullanılarak ayırt edicilik kazanması mümkündür. Ancak; buradaki kullanımla ayırt edicilik kazanma SMK’nın 5. maddesinin 1. fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerinde yazılı mutlak ret nedenlerinden birinin varlığı dolayısıyla tescil edilemeyecek bir işaretin kendisine ait olduğunu ticaret alanında kabul ettirmiş olması anlamına gelmektedir. “Kendisine ait olduğunu kabul ettirme” kavramının aynı Kanun’un 5/1-b maddesinde belirtilen “ayırt etmeyi sağlamaktan” daha güçlü olduğu ve ilgili sektör bakımından da bütün Türkiye’yi kapsadığının kabulü zorunludur. SMK’nın 5 maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen kullanma ile ayırt edicilik kazanıldığını iddia eden kişinin bunu kanıtlaması gerekir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; başvuru konusu işaret, siyah zeminli bir kare üzerine üstte tamamı büyük, neon yeşil renkli harflerle yazılan “…” ibaresi ile altta tamamı büyük, neon yeşil-mor renklerin birbirine geçtiği harflerle yazılan “…” ibaresinden oluşmaktadır. Söz konusu ibare, dilimizde “elektrikli oyun alanı” anlamına gelmektedir. Buna göre, dava konusu başvurunun, kısmen ret kapsamında yer alan 41. sınıftaki “Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil).” yönünden, bu hizmetlerin tüketicileri nezdinde işletmesel bir kökene işaret etmesinin mümkün olmadığı, belirli bir ticari kaynağa ait bir işaret olarak algılanmayacağı, diğer bir deyişle markanın asli fonksiyonu olan ayırt ediciliği sağlamayan bir ibare olduğu, tüketicilerin bu ibareyi yalnızca elektrikli oyun alanı olarak algılayacakları, başvuruda yer verilen renk unsurlarının da varılan sonucu etkilemeyeceği gözetildiğinde, tüketicilerce marka olarak algılanması, belirli bir işletmeye ait mal ve hizmetleri, başka işletmelere ait mal ve hizmetlerden ayırt etmeyi sağlaması mümkün olmayan, tanımlayıcı nitelikteki dava konusu başvurunun, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b ve 5/1-c maddesi uyarınca marka olarak tescil edilemeyeceği, öte yandan davacının davaya konu markasal kullanımının 2018 yılından itibaren başladığı, eylemli kullanıma ilişkin yeterli delil sunulmadığı, SMK’nın 5/2 maddesi kapsamında başvuruya kullanım yoluyla da ayırt edicilik kazandırıldığının ispat edilemediği, yine 2018/80329 sayılı davacı markasından kaynaklı bir müktesep hakkın da olmadığı, dolayısıyla marka başvurusunun reddine ilişkin YİDK kararının yerinde bulunduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmamış, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 09/06/2021 gün ve 2020/224 Esas – 2021/192 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile kalan 215,45 TL bakiye karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
4-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından ilk derece mahkemesinin yargılaması sırasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine, (HMK m.333),
8-Davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
9-İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan 23,50 TL posta ücreti, 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 185,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip