Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1542 E. 2023/1502 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1542 – 2023/1502
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1542
KARAR NO : 2023/1502
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2019
NUMARASI : 2018/289 E. – 2019/430 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :1
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/12/2019 tarih ve 2018/289 Esas – 2019/430 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, davalı Şirketin 2017/25476 sayılı “…+şekil” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince adına tescilli “…” asıl unsurlu markalara dayalı olarak bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, müvekkilinin markaları ile dava konusu başvurunun asli unsurlarının birebir aynı olduğunu, davaya konu başvuruda “…” ibaresinin ilk olarak dikkat çektiğini, markalar arasında görsel ve işitsel benzerlik bulunduğunu, marka kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin de benzer olduğunu, dolayısıyla markaların karıştırılacağını, dava konusu başvurunun müvekkili markalarının serisi olarak algılanacağını, bunun da haksız rekabete yol açacağını ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-4002 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “şekil+ … …’İ ” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, başvuruda yer alan şekil unsurunun baskın olarak öne çıktığı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar/hizmetler algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının oluşmadığı, ayrıca davalı başvurusunun haksız rekabet oluşturacak şekilde ve kötü niyetli yapıldığının da somut delillerle kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkili markaları ile dava konusu başvurunun kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin aynı veya benzer olduğunu, “…” ibaresinin, müvekkilinin seri markalarının esaslı unsurunu oluşturduğunu, müvekkili markaları ile dava konusu başvurunun SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzer olduğunu, çünkü müvekkili markalarının asıl unsurunu oluşturan “…” ibaresinin, dava konusu başvuruda asıl unsur olarak kullanıldığını, başvuruda yer alan “…” ibaresinin ayırt edici olmayan, genel bir ibare olduğunu, bu kelimenin ayırt edici olmadığını, taraf markalarının esas unsurlarının birebir aynı bulunduğunu, mahkemece kötü niyet ve haksız rekabet taleplerinin somut delillerle kanıtlanmadığı gerekçesi ile bu taleplerinin reddedildiğini, oysa dava konusu başvurunun haksız rekabete yol açacağı gibi kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü
istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “… …’İ+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı, zira her ne kadar dava konusu başvuruda, davacı markalarının asli unsuru olan “…” ibaresi kullanılmış ise de gerek bu ibarenin günlük dilde sıklıkla kullanılan bir ibare olması ve gerekse de başvurunun tertip tarzı ve bir bütün olarak oluşturulan tamlama ile şekil unsuru gözetildiğinde, başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, dolayısıyla markaların karıştırılmayacakları, davacının haksız rekabet ve kötü niyete dayalı iddialarının da yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.