Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1534 E. 2023/1498 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1534 – 2023/1498
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1534
KARAR NO : 2023/1498
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2021
NUMARASI : 2020/248 E. – 2021/227 K.

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararı İptali. Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/06/2021 tarih ve 2020/248 E. – 2021/227 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekillerince istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı tarafın 2019/55413 sayılı “…” ibareli marka başvurusuna müvekkili şirketin 2017/63113 sayılı “…” ibareli markasını mesnet göstererek yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığınca kabul edilerek markanın kısmen reddine karar verildiğini, davalı şirket tarafından Markalar Dairesi Başkanlığı kararına itiraz edildiğini, itiraz üzerine YİDK tarafından Markalar Dairesi Başkanlığı kararından dönülmesine karar verildiğini, davalı markasının müvekkili şirkete ait markayı birebir içerdiğini, davalı markasında yer alan “…” ibaresinin başına getirildiği sıfatların üstün derecede olduğunu gösteren bir kelime olduğunu, davalı markasının telaffuzunda “…” ve “…” ibarelerinin ayrı olarak okunduğunu, davaya konu 5. sınıf mallar için daha üstün anlamına gelen “…” ibaresinin müvekkili şirket markasına eklenmesinin davalı markasının müvekkili şirket markasının bir üst versiyonu, bir diğer serisi olduğu yönünde intiba uyandırdığını, taraf markalarının kelime markası olduğunu, ambalajlar üzerine farklı renk veya farklı puntolar ile yazılması ihtimali de bulunduğunu, davalı şirket marka başvurusunda yer alan malların müvekkili şirket tescil kapsamında yer aldığını, dava konusu markanın müvekkili şirket markası karşısında seri marka olarak algılanacağını, müvekkili şirketin “…” markasının yaygın olarak kullanıldığını ve sektörde müvekkili şirket ile özdeşleştiğini, “…” markasının “sefiksim” ilaç etken maddesini ihtiva ettiğini, marka ibaresinin ilaç etken maddesinden türetilmiş bir ibare olmadığını, orijinal niteliği yüksek bir marka olduğunu, 05. sınıfın 01. alt grubundaki malların tüketici profilinde doktor ve eczacılar bulunmakla birlikte orta seviyedeki tüketici kitlesinin de tüketici profilinde yer aldığını, inceleme yapılırken ortalama seviyedeki tüketicinin dikkate alınması gerektiğini, davalı şirket beyanlarının ve gerekçelerinin 05/01. sınıf mallarına ilişkin olduğunu, ancak taraf markalarının 05. sınıfın tüm mallarını kapsadığını, 05/01. sınıf malların 05. sınıfın diğer malları ile benzer olmadığını, dolayısıyla alt sınıfların tüketicilerinin de aynı olduğunun kabul edilemeyeceğini beyanla 05. sınıf mallar yönünden YİDK’nın 2020-M-4702 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın 05. sınıf malları için hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, ilaç kategorisindeki hiçbir ürünün doğrudan son tüketiciye tanıtılması ve satışının yapılmasının mevzuat gereği söz konusu olmadığını, söz konusu markaların kullanıldığı ürünlerin son kullanıcısının doktorlar olduğunu, özel bir ihtisasa sahip doktorların bu iki ürünü karıştırması veya birini diğeri yerine reçete etmesi veya iltibasa düşmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafa ait “…” markalı ürünün doktor reçetesi dışında satılmasının mümkün olmayan bir ürün olduğunu, ürünlerin farklı tedavilere yönelik kullanıldığından ortalama tüketicinin “…” yerine “…” almasının söz konusu olamayacağını, müvekkili şirket tarafından yaratılan “…” markasının enzimlerden oluşan bir proje olduğunu, “…” ve “…” kelimelerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulduğunu, her iki marka arasında bir benzerlik bulunmadığı gibi iki markanın karıştırılma ihtimali de bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markası arasında dava konusu markanın kapsamında yer alan “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç): diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” malları yönünden ortalama tüketici kesimi nazarında iltibas oluşacak şekilde görsel ve sesçil benzerlik oluştuğu; işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin yargılama konusu yukarıda belirtilen 05/01. sınıf dışındaki mallar yönünden ayırdığı satın alma süresi içinde davalının başvuru markasını gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun davacının markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, diğer bir anlatımla ortalama tüketici nezdinde başvuru kapsamındaki yukarıda belirtilen mal ve hizmetler yönünden davacının “…” ibareli markalı ürününü satın almak isterken davalının “…” ibareli başvuru markalı ürünü satın almak şeklinde bir yanılgı yaşayabileceği, başvuru kapsamındaki yukarıda belirtilen 05/01. sınıf dışındaki mallar yönünden her iki taraf markasının aynı işletmeye ait markalar ya da idari ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme markaları olarak algılanabileceği, taraf markaları arasında 05/01. sınıf dışındaki mallar açısından SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşulunun oluştuğu, aksi yöndeki bilirkişi görüşüne HMK’nın 282. maddesindeki “Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmünden hareketle yukarıdaki gerekçe ile iştirak edilmediği; belirtilen dava konusu emtia dışındaki 05/01. sınıfında yer alan “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler.” mallarının ise hedef tüketicileri doktor, eczacı gibi bilinçli tüketici grubu olduğundan iltibas koşulu oluşmadığı (bu kısımda bilirkişi raporu benimsendiği) gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, dava konusu TÜRKPATENT’in 2020-M-4702 sayılı YİDK kararının dava konusu edilen 2019/55413 sayılı markanın kapsamında yer alan 5. sınıftaki “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler (kısa kararda emtia sınıfı tablosundan sehven alınmadığı beyanla HMK’nın 304/1 maddesine göre resen düzeltildiği belirtilmiştir). İnsan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç): diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” malları yönünden iptali ile bu mallar yönünden markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkin edilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf bavuru dilekçesinde, 05/01. sınıftaki mallar için mutlak ret gerekçesi düzeyinde benzerlik arandığını, müvekkili markasının “…” adından türetilmemesi nedeniyle ayırt ediciliğinin yüksek olduğunu, taraf markaları arasında güçlü bir benzerlik bulunduğunu, başvurunun müvekkilinin markasını aynen içerdiğini, markaların birbirini çağrıştırdığını, markaların aynı tedaviye yönelik olması halinde birbirleri yerine ikame edilmeleri riskinin bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının aleyhe olan 05/01. sınıf mallar yönünden kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, tüketicinin dikkatinin yoğunlaştığı başlangıç kısmının farklı olduğunu, ilgili tüketici kesiminin dikkat düzeyinin de yüksek olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, gerekçeli kararda bilirkişi raporundan farklı bir değerlendirme yapıldığını, bu değerlendirmenin gerçek duruma aykırı olduğunu, ürünlerden birinin antibiyotik, diğerinin ise takviye edici ürün olması sebebiyle farklı raflarda yer alacaklarını, ürünler doktor ve eczacılara hitap ettiğinden gerekçeli karardaki ortalama düzeydeki alıcı kitlesine yönelik değerlendirmenin yerinde olmadığını, bilirkişi raporundaki tüketicinin davalı markasını gördüğünde ilk olarak “…” ibaresine yoğunlaşacağı yönündeki değerlendirmenin de dikkate alınmadığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE :1-Dava, YİDK marka kararı iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nın 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün birbirine uyumlu olması gerekir. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyetine ve kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun, mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın, kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece kısa kararda dava 5. Sınıftaki “insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç): diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” malları yönünden kısmen kabul edilmiş ise de, gerekçeli kararda bu mallara aynı sınıftaki “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler” de eklenmek suretiyle hüküm kurulmuştur. Bu durum, az yukarıda açıklanan kısa karar ile gerekçeli kararın ve hükmün gerekçesi ile sonuç kısmının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırıdır. O halde anılan İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi zorunlu olduğundan, usul ve yasaya aykırı olan hükmün kaldırılması gereklidir.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, mahkemece verilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında ve hükmün gerekçesi ile sonuç kısmı arasında çelişki olduğundan, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm de bulunmamaktadır. Bu nedenle, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
2-İstinaf kararının neden ve şekline göre, taraf vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 28/06/2021 gün ve 2020/248 E. – 2021/227 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Taraf vekillerinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Taraf vekillerince istinaf başvurusunda ayrı ayrı peşin olarak yatırılan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde taraflara iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/11/2023 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 17/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.