Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1521 E. 2023/1452 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1521
KARAR NO : 2023/1452
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/06/2021
NUMARASI : 2020/41 E. – 2021/211 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararı İptali ile Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/06/2021 tarih ve 2020/41 Esas – 2021/211 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı şirket ile davalı… tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirketin 2018/08479 sayılı “… … …-…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin 2014/65749, 2014/63800, 2011/77722, 2010/71023, 2010/71021, 2016/06025 ve 2014/90808 sayılı markalarını mesnet göstererek, benzerlik eskiye dayalı kullanım ve kötüniyet gerekçeleriyle başvuruya itiraz ettiğini, davalı… Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla itirazın nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markalarının benzer olduğunu, “… … …-…” ibareli başvuru markasının, müvekkillerinin etkinliklerinden haberdar olan tüketiciler nezdinde, müvekkiline ait bilhassa “…” markası ile “… … …”, “… …”, “… …” ve “… …” markalarıyla işletmesel bağlantı kurularak, müvekkiline ait bir organizasyonun “…” markası tarafından finanse edildiği ve müvekkili markalarının serisi olduğu izlenimi doğurduğunu, ortalama düzeydeki tüketicilerin farklı işletmelere ait iki ayrı marka olduğunu derhal ve hiç düşünmeden ilk bakışta algılamalarının mümkün olmadığı, davalı şirketin müvekkili markalarına “…” ibaresini ekleyerek kendi adına tescil ettirmesinin markaya ayırtedicilik katmadığı ve başvurunun kötüniyete dayandığının delili olduğu ileri sürerek, 2019-M-9537 sayılı YİDK kararının iptali ile 2018/08479 sayılı “… … Ultr- …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, davaya konu markanın asli unsurunun “…” ibaresi olduğunu “…” ibaresinin… bölgesinin İngilizce yazılışını gösteren coğrafi isim olması ve “…” ibaresinin ise uzun mesafe patika koşusuna verilen genel bir isim olması sebebiyle tali unsurlar olduğunu, Kapadokya bölgesinde müvekkili şirketin, organizasyonlarının gerçekleştirilmesi için geçmişte … Ltd. Şti. ile anlaştığını ve bu şirketin alt şirketi konumundaki … tarafından da 13.05.2014 tarihinde “…” alan adı ile internet sitesinin kurulduğunu, müvekkilinin 2014 yılı Haziran ayında twitter kulanıcı hesabı kullanmaya başladığı ve ilk etkinlik afişini 27.07.2014’de facebook ve twitter internet sitesinden paylaştığını, müvekkilinin davacı tarafından aynı ibare için 13.08.2014 tarihinde marka başvurusu yapılması üzerine … Ltd. Şti. tarafından başvuruya itiraz edildiğini, davacı başvurusundan 41. sınıfa konu “Spor, kültür ve eğlence hizmetleri”nin çıkartıldığını, dünyada “…” ibaresini ilk kullanan, bu isimle yarış düzenleyen ve ibareyi WIPO nezdinde tescil ettirenin … … isimli firma olduğunu ve … Ltd. Şti’nin “… …” ibaresinin kullanım hakkını 22.07.2014 tarihli sözleşme ile bu firmadan devraldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “… … …-…” ibareli marka başvurusu ile davacının “… …” ve “… … …” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, kurum kararında geçen “…” ibaresinin, Kapodokya’ da diizenlenen bir spor etkiıliği izlenimi vermesi ve bu sebeple markasal ayırt edici niteliğinin yüksek olmaması, başvuruda markasal ayırt ediciliği yüksek olan farklı unsurun varlığı ve iIgili tiiketici kesiminin yüksek dikkat düzeyi hususları” şeklinde nitelendirme yapılıp karıştırılma olmadığı ileri sürülse de, markaların bütünselliği ilkesi kapsamında karşılaştırmanın markalarda yer alan bütün ibarelere göre değerlendirme yapılması gerektiği, buna göre davalının onca seçenek özgürlüğü varken yaptığı marka başvurusu dolayısıyla davacı markalarındaki “… …” ve “… …” ibareleri olduğu gibi alınarak davacı markalarına yaklaşma çabası görüldüğü, ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin davalının başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, her iki taraf markasında benzerlik nedeniyle yanılgı yaşayabileceği, markalar arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı hizmetler algısı oluşabileceği yani markaları karıştırabileceği, aksi yöndeki bilirkişi görüşüne HMK’nın 282. maddesinden hareketle iştirak edilmediği, başvuru ibaresi açısından davacı tarafın önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği, markalarının tanınmışlığı, diğer fikri – sınai hak iddiası ve davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddialarının kanıtlanamadığı, markalar arasında iltibas oluştuğundan bu iddiaların sonuca etkili de görülmediği gerekçesiyle, davanın kabulüne, dava konusu 2019-M-9537 sayılı YİDK kararının iptaline, 2018/08479 sayılı marka tescilli olduğundan hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı… vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, itiraza mesnet 2014/65749 nolu markanın 41. sınıf “Spor, kültür ve eğlence hizmetleri”nde tescilinin bulunmadığını, “….com” alan adının müvekkilinin birlikte çalıştığı … Ltd. Şti.’ye ait olduğunu, dava dışı şirketin bu alana adını 2014 yılından beri kullandığını, “…” etkinliğe ilişkin bilgilerin 27 Temmuz 2014 tarihinde twitter platformundan duyurulduğunu, davalının da bu ibareyi duyup 13.08.2014’te kötüniyetli olarak itiraza mesnet markanın başvurusunu yaptığını, “…” ibaresinin dava dışı şirket tarafından 41. sınıf “Spor, kültür ve eğlence hizmetleri”nde 2014/107638 no ile tescil ettirildiğini, ayrıca “…” markasının … du … adlı şirkete ait olduğunu, … Ltd. Şti.’nin 22.07.2014 tarihli sözleşme ile bu ibarenin kullanım hakkını devraldığını, itiraza mesnet markanın gerçekte davacıya ait olmadığını, talep ettikleri mahkeme kararlarının incelenmediğini, mahkemenin bilirkişi raporundaki tespitlerin aleyhine karar verdiğini, ilk derece mahkemesinin kararını gerekçelendirmediğini, markaların kapsadıkları hizmetleri mukayese etmediğini, markaların SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzer olmadığını, davacının 2018/08413 sayılı ve “… … …” ibareli markaya itiraz ettiğini, YİDK tarafından itirazın reddine karar verildiğini, bu karanın iptali talebiyle açılan davanın reddedildiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK marka kararı iptali ile hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davacının 26.01.2018 tarihinde 2018/08479 sayılı “… … …-…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 41. sınıf hizmetlerin yer aldığı, başvurunun ilanına davalı şirket tarafından “…”, “… … …”, “… …”, “… …” ve “… …” ibareli markalara dayalı olarak başvuruya itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından markaların benzer görülmemesi nedeniyle reddedildiği, davalı şirketin bu karara yaptığı itirazın ise Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 26.11.2019 tarih ve 2019-M-9537 sayılı kararı ile “… …-…” ibaresinin ayırt ediciliğinin yüksek olmadığı, başvuruda markasal ayırt ediciliği yüksek başka ibarelerin bulunduğu, ilgili tüketici kesiminin dikkat seviyesinin yüksek olduğu, markalar arasında iltibas ihtimali bulunmadığı” gerekçesiyle reddedilmiş olduğu, YİDK kararının davacıya 11.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği ve eldeki davanın yasal iki aylık süre içerisinde 10.02.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas bulunduğu, davacı tarafın önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği, markalarının tanınmışlığı, diğer fikri – sınai hak iddiası ile davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddialarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş olup, davalılar vekillerinin istinaf itirazları gözetildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlık başvuru ile itiraza mesnet markalar arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; taraf markalarında “…” ve “…” ibareleri ortak olup, bu ortaklıktan kaynaklı kısmi benzerlik bulunmaktadır. Bununla birlikte, “…” kelimesinin İngilizce’de…’nın karşılığı olduğu, meşhur bir coğrafi yer adı olması sebebiyle kimsenin tekeline verilemeyeceği, “…” ibaresinin ise bilirkişi raporunda da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere “fazla, aşırı, hadden ziyade, üstün, ifrat derecede, -in ötesinde” gibi karşılıkları bulunan “…” kelimesi ile Türkçe’de “yol, patika, keçiyolu arkada bırakılan iz” gibi anlamlara gelen “…” kelimelerinin birleşiminden oluştuğu ve bu iki kelimenin birlikte “aşırı (zorlu) patika, yolun/patikanın ötesinde” gibi anlamlarda kullanıldığı dikkate alındığında, bu anlamları nedeniyle ortak bu ibarenin de ayırt ediciliğinin düşük olduğu anlaşılmıştır. Davaya konu başvuruda ortak bu ibareler dışında “…” ibaresi de yer almakta olup, ayırt ediciliği yüksek bu ibare daha çok dikkat çekecek şekilde markanın başına yerleştirilmiştir. Bu hale göre, … … …-… ibareli başvuru markası ile davacının ayırt ediciliği yüksek bir kelime barındırmayan itiraza mesnet “…” ibareli markası arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, zira başvurunun itiraza mesnet markalardan yeterince farklılaştığı, 41. sınıf hizmetlerin tüketicilerinin dikkat seviyelerinin de yüksek olduğu, bunun gibi, davaya konu markanın, davacının “… … …” ibareli ve diğer markalarıyla da iltibas oluşturmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu itibarla, taraf markalarını oluşturan işaretler arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davalı… ile davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı… vekili ile davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 21/06/2021 gün ve 2020/41 Esas – 2021/211 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin harç olarak alınan 54,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 215,45-TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı şirket ile davalı… kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 25.500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından ilk derece mahkemesi yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı şirket tarafından istinaf aşamasında yapılan 32,50-TL tebligat ve posta masrafı ile 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 194,60-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
7-Davalı… tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine, (HMK m.333),
9-Davalı şirketten peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı şirkete iadesine,
10-Davalı … peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/11/2023 tarihinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 09/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip