Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1520 – 2023/1520
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1520
KARAR NO : 2023/1520
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2021
NUMARASI : 2020/169 E. – 2021/107 K.
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI
DAVANIN KONUSU : Marka, YİDK Kararı İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/04/2021 Tarih ve 2020/169 Esas – 2021/107 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davacının “…” ibareli markanın 19, 35, 36, 37 ve 41.sınıflara giren emtialarda tescili için yaptığı başvurunun ilanına davalı firmanın önceki tarihlerde tescilli “…” ibareli markasına dayalı olarak itiraz ettiğini, davacının bu itiraz üzerine davalının söz konusu markasının kullanıldığını ispat etmesini talep ettiğini, davalı firmanın kullanıma dair sunmuş olduğu belgelerin … Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından yeterli görülmeyerek davalının itirazının reddedildiğini, davalı firmanın bu karara itiraz etmesi üzerine davalı … YİDK’nın itirazı kabul ederek davacının marka başvurusunun reddine karar verdiğini, bu kararın yerinde ve doğru olmadığını, zira davalının redde mesnet markasını ciddi bir biçimde kullanmadığını, davalının markasal kullanımının pazar payı yaratmaya veya pazar payını yürütmeye yeterli bir kullanım sayılamayacağını, kullanımı tevsik etmek için sunulan belgelerin tarihsiz broşürlerden ibaret olduğunu, ayrıca bu belgelerde söz konusu işaretin markasal kullanımından ziyade adres olarak kullanımının söz konusu olduğunu, ayrıca davalının kullanıma ilişkin delillerinin bir kısmını ilk itirazına değil, yinelediği itirazına eklediğini, bu meyanda sunulan faturaların birçoğunun 2010-2012 yıllarına ait olduğunu ancak bu tarihlerin kullanımın ispat edilmesi gereken sürenin dışında kaldığını, kötü niyete ilişkin herhangi bir objektif delil veya emare olmadığını, taraf markalarının birbirlerine benzemediğini ve markalar arasında karıştırılma ihtimali olduğundan söz edilmesinin mümkün olmadığını, markalarda ortak olan “…” ibaresinin türetilmiş bir kelime olmaması nedeniyle ayırt edici niteliği zayıf bir ibare ve dolayısıyla başkaları tarafından da marka olarak kullanılabilecek bir ibare hüviyetinde kabul edilmesi gerektiğini, taraf markalarının hitap ettiği tüketici kitlesinin dikkatli ve bilinçli tüketiciler olduğunu, taraf markalarının kullanılacağı emtiaların tamamının aynı tür/benzer emtia olduğundan bahsedilmesinin de mümkün olmadığını ileri sürerek, … YİDK’nin dava konusu edilen 19.05.2020 tarih ve 2019-M-10625 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, taraf markalarının birbirleriyle benzer olduğunu ve aynı emtialarda kullanılacaklarından karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğunu, zira taraf markalarında geçen kelimelerden ayırt ediciliği olan “…” ibaresinin her iki markada da ortak olduğunu, markaların esas unsurlarının aynı olduğunu, davalının “…” markasının uzun yıllardır devam etmekte olan bir projenin markası olarak kullanıldığını ve tanınmış marka haline geldiğini, davaya konu markanın tescili halinde davacının davalının yıllardır kullandığı ve yasal hak sahibi olduğu markasının ününden ve etkisinden faydalanacağını, davacının böyle bir markasal kullanımının davalının “…” projesinin bir devamı veya serisi gibi algılanacağını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili, alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının “… ” ibareli marka başvurusu ile davalının ” …+şekil” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede 2018/68432 sayılı marka başvurusunun kapsamındaki, 19. Sınıfa giren; “Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler ” , 36. Sınıf giren; “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri ” ve 37. Sınıfa giren; “İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri ” açısından kısmi bir benzerlik bulunduğu, her iki markada “…” ibaresinin belirleyici unsur olarak ön plana çıktığı, dosyaya yansıtılan deliller ve bilirkişi raporu kapsamında davalı firmanın 2007/53902 sayılı markası açısından “gayrımenkul müşavirliği ve idaresi hizmetleri” ile “inşaat hizmetleri”nde 6769 sayılı SMK 19 ve ilgili yönetmelik 29.ncu madde kapsamında ciddi kullanımını ispat ettiği, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davalı markası arasında görsel-sescil benzerlik nedeniyle 19, 36 ve 37.nci sınıftaki hizmetler arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı hizmetler algısı oluşabileceği, bu açıdan 19, 36 ve 37.nci sınıftaki hizmetler açısından SMK 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğu, davalının inşaat ev konut sektöründe ” …” ibareli markasal kullanımının, davacı başvurusundan çok önceki yıllara rastladığı, aynı sektörde yer alan davacının … şeklinde markasal konut-inşaat projesinden haberdar olmadığı yaklaşımının SMK 6/9 ve MK 2 maddesi kapsamında iyiniyetli davranış olarak sayılmayacağı, bu açıdan YİDK değerlendirmesinin yerinde ve doğru olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı şirkete ait markanın, markasal olarak kullanılmadığını, dosya kapsamında markasal kullanıma ilişkin yeterli delilin ibraz edilemediğini, yerel mahkeme tarafından tesis edilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı şirkete ait 2007/53902 sayılı markaya ilişkin Ankara 1. FSHHM’nin 2020/32 Esas sayılı dava dosyasında aynı inceleme konusu üzerinden tamamen zıt bilirkişi raporu düzenlendiğini, davalı şirketin 2007/53902 sayılı markasının kullanımına ilişkin birebir aynı evrakları sunduğunu, bu kapsamda dosyalar arasında yapılan incelemede hiçbir farklılığın bulunmadığını, davalı şirkete ait aynı markanın aynı evraklar ile aynı kapsamda değerlendirilmesi neticesinde birbirine tamamen zıt iki farklı kanaatin çıkmasının hukuki güvenlik ilkesini zedelediğini, taraflarınca YİDK ve yerel mahkeme nezdinde ileri sürdükleri kullanmama def’i çerçevesinde de markanın kullanıldığının ispat edilmesinin marka sahibine, yani davalı şirkete ait olduğunu, SMK çerçevesinde markanın kullanım ispatı açısından başvuru tarihinden geriye doğru son beş yılın dikkate alınması gerektiğini, buna göre işbu uyuşmazlık açısından müvekkili şirkete ait 2018/68432 sayılı “…” ibareli marka başvuru tarihi olan 23.07.2018 ile bu tarihten geri dönük olarak hesaplanacak beş yılın son günü olan 22.07.2013 tarihinin dikkate alınması gerektiğini, ancak davalı şirket tarafından sunulan belgelerin birçoğunda hiçbir tarih bilgisi yer almamakla birlikte tarih bilgisi yer alan evrakların da bu aralıkta bulunmadığını, sunulan bu delillerin markanın kullanıldığını ispat edecek mahiyette olmasa da başta süreye aykırı olarak sunulmuş olmaları nedeniyle tasnif dışı bırakılmaları gerektiğini, davalı şirkete ait markada yer alan tasarım unsurlarının yanı sıra “…” kelimesinin günlük kullanımı da yaygın olan bir kelime olması sebebiyle ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, bu kapsamda yerel mahkeme tarafından ifade edildiği şekilde markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, tüketicilerin malların/hizmetlerin fiyatlarının yüksekliği ve mallara ilişkin satın alma sürecinin uzunluğundan dolayı dikkatli ve seçici olacaklarını, müvekkili şirketin kötü niyetli olduğu yönündeki yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, davalı şirket tarafından, davalı kurum nezdinde markanın kullanıldığına ilişkin yeterli hiçbir delil ibraz edilemediğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, başvurunun reddine dair YİDK kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davacı şirketin 9,35,36,37,41. sınıfta yer alan mal ve hizmetler yönünden “…” ibaresinin marka olarak tescili için başvurduğu, 2018/68432 sayılı başvurunun yayımı üzerine davalı şirketin 2007/53902 sayılı “…” ibareli markasını mesnet göstererek başvuruya itiraz ettiği, davacı tarafın davalının eski tarihli markası için kullanım ispatı talebinde bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığınca söz konusu markalar için kullanım ispatı talebinin yerine getirilemediğinin kabul edildiği, davalı şirketin bu karara yaptığı itiraz üzerine ise Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 19/05/2020 tarih, 2019-M-10625 sayılı kararı ile davalı şirkete ait itiraza mesnet markanın “inşaat hizmetleri” bakımından kullanımının ispatlandığı, markalar arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davalı ile aynı sektörde faaliyet gösteren davacının, davalının markasından haberdar olmamasının beklenemeyeceği, buna karşın davalı markasının çok benzerini aynı sektöre yönelik mal ve hizmetleri içerecek şekilde yaptığı başvurunun iyiniyetli kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davalının itirazının kabulüne, davacının marka başvurusunun reddine karar verildiği ve eldeki davanın da yasal iki aylık süre içerisinde 10/06/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece; davacının “…” ibareli marka başvurusu ile davalının ” …+şekil” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede benzerlik bulunduğu, 19, 36 ve 37.nci sınıftaki hizmetler açısından SMK 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğu, davalının inşaat ev konut sektöründe ” …” ibareli markasal kullanımının, davacı başvurusundan çok önceki yıllara rastladığı, aynı sektörde yer alan davacının … şeklinde markasal konut-inşaat projesinden haberdar olmadığı yaklaşımının SMK 6/9 ve MK 2 maddesi kapsamında iyiniyetli davranış olarak sayılmayacağı, bu açıdan YİDK değerlendirmesinin yerinde ve doğru olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf itirazları gözetildiğinde, istinaf incelemesine konu uyuşmazlık taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi uyarınca iltibas ihtimali bulunup bulunmadığı, davalının “…+şekil” ibareli markasının kullanımının ispatlanıp ispatlanmadığı, buna göre iltibas değerlendirmesinde dikkate alınıp alınamayacağı, davacının marka başvurusunun kötü niyetli olup olmadığı noktasındadır.
SMK’nın 19/2. maddesi uyarınca 6/1. madde kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunmasının talep edilebileceği, itiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itirazın reddedileceği, somut uyuşmazlıkta davacı tarafın başvurusunun ilanı üzerine üzerine davalı firmanın 2007/53902 sayılı markasına ve 6769 sayılı SMK m.
6/1 ve m. 6/9 hükümlerine dayalı olarak itiraz ettiği, davacının bu itiraz üzerine 24/11/2018
tarihli dilekçesi ile davalının markasının tescilli olduğu hizmetler açısından kullanımının ispat
edilmesini talep ettiği, davalının kullanımı ispata yönelik olarak, 31/12/2018 tarihli dilekçesi
ekinde “…” markasına dair;
2010 yılına ait katalog baskı faturası, 2014 yılına ait 2 adet billboard baskı ve kiralama faturası örneği, Broşür/föyler/ilan/reklam örnekleri, 7 sayfa tabela fotografı, 3 sayfa youtube tanıtım videosunun ekranının çıktısı, 2010-2015 yıllarına ait 15 sayfa basın haberi ve satılık konut ilanı örneği , 2012 yılına ait foursquare uygulaması bilgisi/sosyal medya tanıtımı sunduğu, bu belgeleri inceleyen Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 20/06/2019 tarihli kararı ile, davalının marka kullanımına ilişkin sunduğu delillerin yeterli olmadığı
ve kötü niyete dayalı itirazın da haksız bulunduğu gerekçesi ile davalının itirazını reddettiği, bunun üzerine davalının 09/08/2019 tarihli itiraz dilekçesini ve ekinde “…” markasının kullanımına dair 13 adet fatura örneğini,
10 sayfa site yönetimi karar defteri örneğini, “…” kataloğunun örneğini, Google arama sayfası çıktılarını sunduğu anlaşılmakta ise de, sunulan delillerin bir kısmı üzerinde hiçbir tarih bilgisinin yer almadığı, tarih bilgisi yer alan delillerin çoğunluğunun kullanım ispatı talebinin incelenmesi gereken 23/07/2013-22/07/2018 tarihlerinden öncesine ait olduğu, dosya kapsamında davalının “…” projesinin 2009 yılından itibaren muhtelif dönemlerde etap etap yapımı tamamlanarak satışa konu edildiği anlaşılmış ise de, sunulan delillerin SMK anlamında ciddi markasal kullanımı ispata elverişli olmadığı, davalının itirazın yeniden incelenmesi talep formu ile birlikte işlem dosyasına sunduğu delillerin ise süresinden sonra ibraz edildiğinden dikkate alınamayacağı, sonuç olarak davalı tarafın itirazına mesnet gösterdiği ” …+şekil” ibareli 2007/53902 sayılı markanın kullanımı ispat edilemediğinden SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas değerlendirmesinde dikkate alınamayacağı, bu nedenle markalar arasında emtia ve işaret karşılaştırması yapılmasına gerek bulunmadığı, öte yandan davacının kötü niyetli olduğu yönündeki YİDK ve mahkeme kabulünün de somut delillere dayanmadığı, davacının kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, mahkemece, kullanımı ispatlanamayan itiraza mesnet 2007/53902 sayılı marka dikkate alınamayacağından, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karara verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 12/04/2021 gün ve 2020/169 Esas – 2021/107 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile,
3-TPMK YİDK’nin 19/05/2020 tarih ve 2019-M-10625 sayılı kararının İPTALİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile kalan 215,45-TL’nin davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 25.500,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı şirket ile davalı … alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 157,00-TL tebligat ve posta gideri ile istinaf aşamasında yapılan 69,00-TL tebligat ve posta ücreti, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 2.188,10-TL yargılama giderine, 54,40-TL peşin harç, 54,40-TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 2.296,90-TL’nin davalı şirket ile davalı … alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı şirket ile davalı … tarafından ilk derece mahkemesinin yargılaması sırasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 07/12/2023
Başkan
Üye
Üye
Katip
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.