Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1518 E. 2023/1519 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1518 – 2023/1519
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1518
KARAR NO : 2023/1519
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/05/2021
NUMARASI : 2020/381 E. – 2021/185 K.

DAVACI
VEKİLLERİ :
DAVALI

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/05/2021 Tarih ve 2020/381 Esas – 2021/185 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin … nezdinde 24, 25, 35.sınıfta tescil edilmek üzere 2019/79659 sayı ile “…+şekil” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun … resmi markalar bülteninde yayınlandığını, davalı şirketin 2019/66182, 2019/51331, 2019/51329, 2019/18045, 2017/05650, 2016/76390, 2015/94138, 2015/94141, 2015/94126, 2017/83169 sayılı ve “…”, “… …” ibareli markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın Markalar Dairesince reddine karar verildiğini, davalı şirketin bu ret kararına karşı yeniden inceleme taleplerinin bu kez …’in 2020-M-7694 sayılı YİDK karan ile nihai olarak kabul edilerek başvurularının reddedildiğini, markaların bütünsel olarak karşılaştırıldıklarında benzer olmadığını, davacının markasında geçen “…” ibaresinin davalının markalarında baskın harf olan “F” harfini içermediğini, ayrıca koala, dal, yaprak, güneş gibi başkaca şekil unsurlarını içerdiğini, davacının markasında geçen “…” ibaresinin Fince’de anlamının “mutluluk ve neşe” olmasına rağmen davalının markalarında geçen “…” ibaresinin hiçbir dilde bir anlamı olmadığını, markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davalının “…” markasının tanınmışlığının somut uyuşmazlığın çözümünde bir etkisinin olmadığını ileri sürerek, … YİDK’nın 2020-M-7694 sayılı kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, davacının 2019/79659 numaralı “…” markasının davalının tescilli/tanınmış “…” markalarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzer bir marka olduğunu, davalının “…” markalarının tüm emtia sınıflarını kapsayacak biçimde tescilli olduğunu, ayrıca davalının “…” markasının … tarafından da tanınmışlık statüsünün kabul ve sicile şerh edildiğini, davalının bu markaları ile seri marka yaratma gayesinde olduğunu, davacının marka başvurusunun ise bu seri markaların içine sızarak iltibas yaratabileceğini, “…” ibaresinin “…” şeklinde okunduğunu ve davacının “…” markasının fonetik açıdan da davalının markalarına benzediğini, karşılaştırılan ibarelerdeki sadece tek bir harf değişikliğinin markaları farklılaştırmaya yeter derecede bir değişiklik olmadığını, “…” ibaresinin davacının iddia ettiğinin aksine herhangi bir kelimenin kısaltması olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, davacının markasında şekil unsurunun tali nitelikte olduğunu, esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, bu ibare ile davalı firmanın markaları arasındaki tek bir harf değişikliğinin karşılaştırılan markaları farklılaştırmaya yetmediğini, davacının markasının “…” şeklinde telaffuz edildiğini, davalının markalarının “…” şeklindeki telaffuzlarının da bu açıdan davacının markasına çok benzediğini, taraf markalarının aynı mal ve hizmetlerde kullanılacağını, bu yüzden de karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, ayrıca davalının “…” markalarının tanınmış marka olduğunu ve markalar arasındaki benzerliğin, davacının davalının markalarının tanınmışlığından haksız bir yarar sağlamasına sebep olmasının ihtimal dahilinde olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraf markalarının görsel ve işitsel olarak ortalama tüketici nezdinde karıştırılabilecek derecede benzer olduğu, mal/hizmet listesi incelendiğinde ise “…” esas unsurlu itiraza mesnet markaların bir kısmında, başvuru konusu markanın mal/hizmet listesindekilerle aynı/aynı tür mal/hizmetlerin de tescilli olduğu, ayrıca itiraza mesnet markaların tanınmış olması nedeniyle bu benzerliğin haksız yararlanmaya neden olabileceği, YİDK kararının hukuka uygun olduğu, markalar arasında 6769 sayılı SMK nın 6/1 maddesi anlamında benzerliğin bulunduğu, başvurunun tescili halinde “…” markasının tanınmışlığından haksız yararlanma ihtimalinin ortaya çıkabileceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, “…” kelimesinin “…” şeklinde değil, “…” şeklinde telaffuz edildiğini, ilk derece mahkemesinin taraflara ait markaların SMK 6/1 maddesi kapsamında benzer olduğu kanaatine dayanak gösterdiği tespitlerin hatalı olduğunu, davalı şirketin itiraza gerekçe gösterdiği markaların esaslı unsurunun “…” ibaresi olup bu ibarenin herhangi bir anlamı olmadığı dolayısıyla da kısaltma markası olduğunu, müvekkilinin markasının “İ” harfi ile başlamasına rağmen davalı şirketin itiraza mesnet gösterdiği markaların “F” ile başladığını, bu harflerin gerek görünüşü gerekse de okunuşunun birbirine yakın olmadığını, bunun yanında bu harf farklılığının markaların en başında olmasının tüketiciler nezdinde farklılığının seviyesini arttırdığını, müvekkilinin marka başvurusunda itiraza gerekçe gösterilen markalar dışında koala, dal, yaprak ve güneş şekillerinin bulunmasının iltibas ihtimalini ortadan kaldırdığını, davalı şirketin hedef kitlesinin orta gelir grubu olup özel bir hedef kitleye hitap etmezken müvekkilinin özel tasarım ve sınıf sayıda model ile yalnızca alım gücü yüksek sadelik ve doğallıktan hoşlanan müşteri kitlesine hitap ettiğini, davalının “…” markasının tanınmış olduğu iddiasının uyuşmazlıkta herhangi bir etkisinin olmadığını, benzerlik iddialarını kabul anlamına gelmemekle birlikte davalı tarafın “…” markasını yalnızca taleba ve internet sitesi ismi olarak kullanmakta olup müvekkilinin tescil talebinde bulunduğunu 24. ve 25. sınıflar yönünden bugüne dek hiçbir kullanımlarının söz konusu olmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka tescil başvurusunun reddine ilişkin YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davacı şirketin “…+şekil” ibaresinin 24.,25. ve 35. sınıflarda marka olarak tescili için davalı Kuruma başvurduğu, davalı Şirketin … asli unsurlu markalarına dayalı olarak başvuruya itiraz ettiği, itirazın TPMK MDB tarafından reddedildiği, davalı yanca bu karara yapılan itirazın YİDK’in 04/10/2020 tarih, 2020-M-7694 sayılı kararıyla kabul edildiği ve davalıya ait … asli unsurlu markalarla dava konusu başvuru arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunduğu, SMK’nın 6/5.maddesi uyarınca başvurunun tescili halinde, … markalarının ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği gerekçesiyle başvurunun reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Anılan YİDK kararı, 06/10/2020 tarihinde davacıya tebliğ edilmiş olup işbu dava da, iki aylık hak düşürücü süre içinde (son günün Pazar gününe rastlaması nedeniyle) 07/12/2020 tarihinde açıldığından işin esasının incelenmesi gerekmektedir.
Davaya konu uyuşmazlık, davacının “…+Şekil” ibareli marka tescil başvurusunun, davalı şirketin itirazına mesnet “…” asli unsurlu markalarına SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzer olup olmadığı, başvurunun tescili halinde SMK’nın 6/5.uyarınca davalı şirketin markalarının tanınmışlığından haksız olarak yararlanmasının söz konusu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (karıştırılma) kavramının da açıklanması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; davalının redde mesnet alınan “…” ve “…” asli unsurlu markaları şekil unsurundan
yoksun birer kelime markasıdır. Markaların hepsinde esas unsur olan “…” ibaresi, yine markaların hepsinde aynı düz yazı
karakterlerinde, büyük ve turuncu renkli harflerle yazılmıştır.
Davacının dava konusu edilen markası ise, şekil, kelime ve renk unsurlarını bir arada ihtiva eden karma bir markadır. Koala figürünün, üzerinde bir de yaprak bulunan bir ağaç dalına tutunmuş halde çizildiği şekil unsuru ve markanın arka planındaki sarı renkli yuvarlak zemin üzerine beyaz
renkli büyük harflerle düz yazı karakterinde yazılmış “…” ibaresinden müteşekkildir. Dava konusu edilen markada kullanılmış olan şekil unsuru, basit bir şekil değil, dikkat çeken/göze batan bir kompozisyon olup markanın arka zeminindeki sarı renkli dairenin içine beyaz harflerle yazılmış “…” kelime unsurundan ziyade ön
planda/baskın olarak konuşlandırıldığından, kelime unsurundan daha önce algılanmaktadır. Bu nedenle, davacının markasının bir bütün olarak bıraktığı
genel izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılığını vurgulayan imajı, bu markada
“…” ibaresinin, işaretin bütünleşik kompozisyonunu aşarak ve tek başına ön plana çıkarak esas unsur olarak ele alınmasını mümkün kılmamaktadır.

Öte yandan davalının markalarında kullanılan “…” ibaresinin, bilinen bir anlamı olmadığı, davacının markasında geçen “…” ibaresinin ise Türkçe’de
bilinen/yerleşik bir anlamı bulunmasa da, bu ibarenin Fince’de “sevinç” anlamına gelmesi ve davacının markasında kullanılan baskın şekil unsurunun tüketici
zihninde yarattığı algı nedeniyle, taraf markalarında “LO” hecesinin markaları görsel, fonetik ve kavramsal açılardan benzer
kılmaya yetmediği, karşılaştırılan işaretlerin bilhassa genel görünümleri itibariyle
birbirlerinden farklı olduğu , söz konusu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.

Tarafların marka işaretleri benzer bulunmadığından, Dairemizce emtia benzerliği ve tanınmışlık yönünden değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.

Bu durumda, mahkemece dava konusu başvuru ile davalı Şirkete ait redde mesnet marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığı, bu bağlamda dava konusu YİDK kararının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;

1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 18/05/2021 gün ve 2020/381 Esas – 2021/185 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,

2-Davanın KABULÜ ile, … YİDK’in 2020-M-7694 sayılı kararının İPTALİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile kalan 215,45‬-TL’nin davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına,

4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 25.500,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı şirket ile davalı … alınarak davacıya verilmesine,

5-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 2.100,00-TL bilirkişi ücreti, 101,50-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 61,00-TL tebligat ve posta ücreti, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 2.424,6‬0-TL yargılama giderine, 54,40-TL peşin harç, 54,40-TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 2.533,4‬0-TL’nin davalı şirket ile davalı … alınarak davacıya verilmesine,

6-Davalı şirket ile davalı … tarafından ilk derece mahkemesinin yargılaması sırasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,

7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),

8-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,

9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.