Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1513 E. 2023/1348 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1513
KARAR NO : 2023/1348
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2021
NUMARASI : 2020/309 E. – 2021/230 K.

DAVACILAR
DAVACILAR VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka – YİDK Kararı İptali – Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/06/2021 tarih ve 2020/309 Esas – 2021/230 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı şirket ile davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili, davacıların uzun süredir kesintisiz olarak “…” markasını ürünlerinde kullanarak bu markayı tanınmış ve ayırt edici hale getirdiğini, davalının 2019/107037 sayılı başvurusunda geçen “…” ibaresinin davacıların tescilli/tanınmış/seri “…” ibareli/asli unsurlu markalarıyla iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu, söz konusu ibarenin dava konusu edilen markada esas unsur olarak kullanıldığını, davalının marka başvurusunu kötü niyetle yaptığını, ayrıca dava konusu edilen markanın SMK’nın 5. maddesinde sayılmış olan mutlak red nedenlerine göre de reddedilmesi gereken bir işaret olduğunu, davacıların “…” ibaresinin gerçek hak sahibi olduğunu ileri sürerek, SMK’nın 6/1,6/3,6/4,6/5,6/6,6/9. maddeleri uyarınca TPMK YİDK’nın dava konusu edilen 05.08.2020 tarih ve 2020-M-6510 sayılı kararının iptaline ve davalı adına tescili talep edilen 2019/107037 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, piyasaya yeni sürülmüş bir ürünün piyasada tanınmış bir ürünle/markayla karıştırılma ihtimalinin mümkün olabilmesi için yeni ürünün isminin ilk duyulduğu anda tanınmış marka kapsamında bir ürün olduğu hissinin tüketicide uyanmış olmasının beklendiğini, somut olayda karşılaştırılan markalar arasında böyle bir duruma sebebiyet verecek yakınlıkta bir benzerlik olmadığını, davalının markasında geçen ibarenin davacıların tescilli markalarından yeterli ölçüde farklılaştığını, ürünlerin satış noktalarının farklı olduğunu, davalının markasının ikiye bölünerek incelenmesinin doğru olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili, alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli tescilli markalar arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, davacı tarafın markalarının tanınmışlığı, ticaret unvanı, önceye dayalı kullanım, gerçek hak sahipliği, davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığı, haksız rekabet oluşturduğu ve başvuru ibaresinin SMK 5/1-a, b, c, ç, d, f maddelerine göre mutlak red sebebi teşkil ettiği iddiaları kanıtlanmamakla birlikte, SMK’nın 6/1 maddesindeki koşulların gerçekleşmesi nedeniyle, bu iddialarin sonuca etkili bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK kararının iptaline ve marka hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin, iltibas suretiyle davacı markalarından haksız bir yarar sağlamak amacıyla hareket etmediğini, ortalama düzeydeki alıcı kitlesi açısından, her iki marka için ayrılan satın alma sürelerinin farklı olduğunu, alıcıların, müvekkilinin markası ile davacıların markaları arasındaki farkı algılayabileceğini, davalı firmaya ait mal ve hizmetlerin papatya yağı, nane yağı, lavanta yağı vb. gibi çeşitli yağlar; sıvı propolis, propolis toz, ginseng toz ekstrakt gibi takviye amaçlı mal ve hizmetler olduğunu, kendine özgü bir reyonda yer alarak satışının yapıldığını, davalının markasında salt “…” ibaresinin geçiyor olmasının, her iki marka arasında işletmesel bir bağlantı olduğunu gösterir şeklinde yorumlanamayacağını, müvekkilinin “…” markası bir bütün olarak değerlendirildiğinde, … kaynağı gibi algılandığını ve ürünlerin … özlü olduğunun anlaşıldığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı TÜRKPATENT vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalıya ait 2019/107037 sayılı başvuruya konu “…” ibareli marka ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerliğin söz konusu olmadığını, başvuruya konu “…” markasında “…” ve “…” ibarelerinden herhangi birisi diğerine göre ön plana çıkmadığı gibi tüketici tarafından kavramsal bir bütünlük çerçevesinde algılanacağını ve davacının mesnet markaları ile ilişkilendirilmeyeceğini, dilimizde çok sık kullanılan “…” ibaresinin zayıf olması nedeniyle kullanımında ayırt edicilik için ufak bazı değişikliklerin yapılmış olmasının yeterli bulunduğunu, davalı markasında ayırt edicilik sağlandığını, verilen kurum kararının yerinde olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka YİDK kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2007/10373 Esas, 2008/13740 Karar ve tarihli kararında da, “…” markası ile mesnet markaların esas unsurunu teşkil eden ortak ibarenin, kök kelime “…” olduğu, davalının markasının, fonetik, görsel, işitsel ve anlamsal olarak da davacının markası ile benzer olduğu, markanın başına eklenen “…” sıfatı ile diğer unsurlar markanın anlamını değiştirmeyip, güçlendirdiği, aynı şekilde, … markası ile … vs. markaları arasında iltibas olduğunun da kabul edildiği, dava konusu markanın bu şekilde tescil edilmesi halinde markaların benzer olması nedeniyle halk arasında karıştırılma ihtimali veya en azından iki markanın ilişkili olduğu yolunda kanaat oluşturmasının muhakkak olduğunun belirlendiği, davalı Şirket başvurusunun “…” ibaresinden oluştuğu, itiraza mesnet davacı tarafın markalarının ise “…” asli unsurlu olduğu, markalar arasında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, markalardaki ortak ibarenin “…” kelimesi olduğu, davacıların itiraza mesnet markaları ile davalı Şirketin başvurusu arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının başvurusuna konu ibare ve biçimli işareti gördüğünde bunun davacıların itirazına mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, başvuruya konu markanın davalı adına tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanması ihtimalinin yüksek olduğu, başvuruya konu markada yeterli ayırt edicilik yaratacak bir başka unsur bulunmadığı, bu itibarla davalının başvurusuna konu ibare ile davacıların itirazına mesnet markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. Maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunduğu anlaşılmakla, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85’er TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı … vekili ile davalı … vekili tarafınca istinaf başvurusunda yatırılan 59,30’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55-TL bakiye harcın anılan davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı … davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin anılan tarafların uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip