Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1502 E. 2023/30 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1502
KARAR NO : 2023/30
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2017
NUMARASI : 2016/49 E. – 2017/123 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : TPMK YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/03/2017 tarih ve 2016/49 E. – 2017/123 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin … sayılı ve “…” ibareli başvurusuna, davalı şirketin … sayılı “… …” ibareli markalarına dayalı olarak yaptığı itirazın kabul edilerek, başvurunun 25. ve 35. sınıf mal ve hizmetler yönünden kısmen reddine karar verildiğini, müvekkilinin bu karara karşı yaptığı itirazının da 2015-M-12815 sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa redde mesnet markaların 35. sınıfta tescilli olduğunu, taraf markaları arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını, dava konusu “…” ibaresinin davacıya ait tanınmış “…” markasının baş harflerinden oluştuğunu ileri sürerek, YİDK’nun 2015-M-12815 sayılı kararının iptali ile dava konusu başvurunun tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “… …” ibareli markalar arasında, başvuru kapsamından çıkarılan 25. ve 35. sınıf mal ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu, davacının “…” harflerinin tanınmış “…” markası sebebiyle seçildiği, dava konusu ibarenin ortalama tüketicide bu izlenimi uyandıracağı yönündeki iddialarının, somut uyuşmazlık bakımından geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında benzerlik bulumadığı gibi başvurunun müvekkilinin tanınmış markası “…” ibaresinin baş harflerinden oluştuğunu, ayrıca müvekkilinin “…” ibareli markasının 25.01.2016 tarihi itibariyle davalı Kurum nezdinde tescilli bulunduğunu, bu markanın dava konusu başvuru bakımından müktesep hak oluşturduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1- Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli dava konusu başvuru ile davalı gerçek kişiye ait … sayılı ve “… …” ibareli markalar arasında, başvuru kapsamından çıkarılan 25. ve 35. sınıf mal ve hizmetler yönünden, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olduğu, zira her iki markanın asli unsuru “…” ibaresinden oluştuğu gibi uyuşmazlık konusu 25. ve 35. sınıf mal ve hizmetlerin redde mesnet markalar kapsamında aynen yer aldığı anlaşılmakla, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının esas yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Ancak dava konusu başvuru sahibi davacı, davalı Kurum nezdindeki itirazında 2014/50282 sayılı markası nedeniyle dava konusu başvuru üzerinde müktesep hakkının bulunduğunu da ileri sürmesine rağmen ilk derece mahkemesince bu hususta olumlu-olumsuz bir karar verilmemiştir. Oysa davacının bu iddiasının doğru olması halinde, redde mesnet markaların davacının marka tesciline engel olmayacağı açıktır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.09.2008 tarih ve 2007/7547 E.-2008/10251 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kazanılmış hakkın varlığının kabulü için, kazanılmış hakka dayanak teşkil eden tescilli marka ile yeni markadaki ibarelerde, asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markanın en azından hükümsüzlük davası açılabilecek kadar belli bir sürede çekişmesiz şekilde kullanılması, karşı taraf markalarına yanaşma niyeti olmadan ve iltibas tehlikesi yaratmayacak şekilde, eski ve yeni markalar arasında işletme ile bağlantının ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunmuş bulunması, yeni markada kazanılmış hak iddia edilen markaya nazaran emtia kapsamının genişletilmemiş olması şartlarının bir arada bulunması gerekmektedir.
Bu açıklamadan sonra somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde, Dairemizce davalı Kurumun resmi internet sitesi üzerinden yapılan araştırmada, davacının müktesep hak teşkil ettiğini ileri sürdüğü ve kapsamında uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerin yer aldığı… sayılı “…” ibareli markasının, dava konusu başvuru tarihi olan 13.06.2014 ‘ten sonra 25.01.2016 tarihinde tescil edilmesi, dolayısıyla yukarıda belirtilen “eski markanın en azından hükümsüzlük davası açılabilecek kadar belli bir sürede çekişmesiz şekilde kullanılması” şartının gerçekleşmemesi karşısında müktesep hak koşullarının oluşmadığı kanaatine varıldığından davacının bu iddiası yerinde görülmemiştir.
Bu durum karşısında mahkemece, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında, uyuşmazlık konusu 25. ve 35. sınıf mal ve hizmetler yönünden, 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi kapsamında iltibas bulunduğu gerekçesinin yanında, davacının işbu dava konusu başvuru yönünden müktesep hakkının bulunmadığına dair yukarıda açıklanan gerekçe ile de davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davacının müktesep hak savunmasının incelenip değerlendirilmemesi doğru olmadığından ve HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/03/2017 gün ve 2016/49 E. – 2017/123 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın yukarıda açıklanan gerekçelerle REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 29,20.TL harçtan mahsubu ile bakiye 150,70-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve istinaf eden davacı aleyhine hüküm kurulamayacağından ilk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 2.860,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip resen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, kararın kesinleşmesinden sonra ve talebi halinde davacıya iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/01/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip