Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/150 E. 2022/1639 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/148 – 2022/1637
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/148
KARAR NO : 2022/1637
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2018
NUMARASI : 2018/204 E. – 2018/474 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/12/2018 tarih ve 2018/204 E. – 2018/474 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin … sayılı “…” ibareli tanınmış markalarını mesnet göstererek davalının … nolu “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın davalı… Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, markaların kapsamındaki emtia listesinin de benzediğini, markaların benzer türden olması ve ilişkili mal ve hizmetleri kapsaması nedeniyle orta seviyedeki tüketiciler nezdinde bu markaların karıştırılma ihtimalinin arttığını, başvurudaki “…” kelimesinin hiçbir anlam ihtiva etmediğini, bu ibarenin tek başına hiçbir ayırt edici niteliğinin bulunmadığını, bu nedenle iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmasının mümkün olmadığını, “…” markasının müvekkile ait markanın devam serisi veya alt markası olarak algılanacağını, başvurunun müvekkilinin markalarının tanınmışlığını olumsuz yönde etkileyeceğini ve davalının bu tanınmışlıktan haksız kazanç sağlamasına neden olacağını, başvurunun kötü niyetli olduğunu, haksız rekabet hükümlerine de aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek, YİDK’nın 08/04/2018 tarih ve 2018-M-2593 sayılı kararının iptaline ve “…” ibareli markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkili şirketin medyada tanıtım ve reklamları yapılan … mağaza adı bilinen saygın bir perakende satış firması olduğunu, müvekkili şirketin “…” markası ile davacı yanın “…” ibareli markalarının yan yana getirilmesi halinde ortalama tüketicilerin bu markaların farklı olduklarını anlayacağını, karıştırılmaları ihtimalinin bulunmadığını, markalar bütün olarak incelendiğinde görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzemediklerini, davacı yanın marka ibaresinin zayıf bir ibare olduğunu, “…” ibaresinin aynı sınıflarda pek çok marka tesciline konu edildiğini, davacı şirket tarafından benzer olmayan başvuru markasına yapılan itirazın kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, çekişmeli başvurunun standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden, itiraza dayanak markaların ise yine standart karekterle yazılı “… “, “… …”, “… …” ve “…” ibarelerinden oluştukları, söz konusu markalar fonetik ve görsel olarak bir bütün halinde değerlendirildiğinde davacı markasında yer alan “…” sözcüğü davalı markasında da “…” ibaresinin içerisinde yer almakta ise de, “…” ibaresinin marka yaratmakta çok kullanılan bir kelime olması ve bu nedenle zayıf bir ibare vasfı taşıması nedeniyle söz konusu kelimenin yanına getirilen kelime ve şekil unsurlarının ayırt edicilik vasfı sağladığı, bu çerçevede somut olayda da markaların görsel ve fonetik açıdan farklı olması nedeniyle taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olmaktan çıktığı, davalının markasındaki “…” ibaresinin başlı başına ayırt edicilik sağladığı, SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunmadığından hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, tanınmışlığa ilişkin olarak SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşullar oluşmadığı gibi taraf markaları arasında karıştırılma tehlikesi bulunmadığından tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin bulunmadığı, kötü niyet iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, “…” markasının zayıf/tanımlayıcı marka olarak kabul edilmesinin yerleşik Yargıtay içtihatları çerçevesinde mümkün olmadığını, taraf markalarının esas unsurlarının “…” ibaresinden oluşması nedeniyle iltibas ihtimalinin oluşacağını, markaların tescil sınıflarının da benzer olduğunu, ortalama tüketici kriterinin yok sayıldığını, başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, başvurunun kapsamındaki 29 ve 30. sınıf malların davacının itiraza mesnet markalarının kapsamında aynı/aynı tür olarak yer aldığı, taraf markalarında “…” ibaresinin ortak olarak yer almakta olduğu, ancak “…” ibaresini marka yaratmakta çok kullanılan bir kelime olması ve söz konusu ibarenin kullanımının yaygınlaşması ile birlikte ayırt ediciliğinin zayıfladığı, zayıf marka seçenlerin bu markanın farklı unsurlarla kullanımına katlanmak mecburiyetinde oldukları, her ne kadar daha önce Dairemizce Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21/06/2022 tarih ve 2021/3086 E- 2022/5098 K. sayılı ilamında, “…” ibaresinin, 31/03/2022 tarih ve 2020/7712 E.- 2022/2681 K. sayılı ilamında “…” ibaresinin, 02/03/2022 tarih ve 2020/7012 E.-2022/1426 K. sayılı ilamında “…” ibaresinin davacı tarafa ait “…” esas unsurlu markalarla benzer bulunduğu dikkate alınarak, istikrar kazanan bu kararlar karşısında “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu yönündeki ilk derece mahkeme kararları yerinde bulunmamış ise de, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26/09/2022 tarih ve 2021/1685 E.- 2022/6319 K. sayılı ilamında, 2016/30012 numaralı “… .. …” ibareli marka başvurusuna itirazın reddine dair YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük talebiyle açılan davaya ilişkin olarak, “Türkçe’de bu ibarenin bilinen bir anlamının olmadığı, davacının itirazına gerekçe “…” unsurlu markalardaki bu ibarenin sağlıklı, zinde, formda, uygun, vs. anlamlarına geldiği ve gıda maddeleri yönünden ayırt ediciliğinin düşük düzeyde olduğu, dolayısıyla koruma düzeyinin de düşük tutulması gerektiği, buna göre markalar arasında karıştırılma ihtimalinin olmadığının kabulü gerekirken davanın reddine dair İlk Derece Mahkemesince verilen karar kaldırılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği, emsal olarak kabul edilen bu karar doğrultusunda Dairemizce de “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu ve başvurudaki “…” ibaresinin markayı davacının “…” ibareli markalarından yeterince farklılaştırdığı kanaatine ulaşıldığı, davalının markası ile karşılaşan tüketicilerin davacının “…” ibareli markalarından farklı bir marka olduğunu derhal ve hiç düşünmeden algılayacakları anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 10/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.