Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/149 E. 2022/860 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2020
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklı Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/07/2020 tarih ve 2013/84 E. – 2020/220 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı taraf ve müvekkilinin selefi … … AŞ’nin 29.08.2003 tarihli …. sözleşmesi ile müvekkilinin mülkiyetindeki … … sistemi ve buna bağlı marka ve isim hakkı, ticari unvan ve hizmet markalarının davalı yanca da kullanılmasına yönelik anlaşma yaptığını, davalının sözleşmenin muhtelif hükümlerine uymadığı gibi açıkça aykırı davrandığı yine sözleşmeyi ihlal ettiğinin saptandığı, bu nedenle sözleşmenin Ankara 28. Noterliği 27.09.2012 tarih ve …. yevmive nolu ihtarnamesi ile feshedildiğini, sonrasında bu hususun Ankara 1. Fikri Sınaî Haklar Mahkemesinin 2012/218 esas sayılı dosyası kapsamında dava konusu yapıldığını, iş bu davanın davalıya süre verilmemesi nedeniyle reddedildiğini, bunun üzerine Ankara 16. Noterliği ,,,,,, yevmiye no 14.05.2013 tarihli ihtarnamesi ile davalı yanın istemiş olduğu sürelerde verilmek koşulu ile sözleşmenin taraflarınca haklı nedenlerle yine feshedildiğini, fesih beyanının tebliğ tarihi olan 15.05.2013 tarih sonrasında 3 iş günü içerisinde edimlerin yerine getirilmesi borçlu taraftan talep edilmişse de, davalı yanın bu borçlarını ifa etmediğinden dolayı iş bu davanın açıldığını, taraflarınca sözleşmenin feshinin haklı ve yerinde olduğunu, zira 29.03.2003 tarihli sözleşmenin Bölüm 5 “İsim Hakkı Kullanım Ücreti Ürün Alım Bedeli” başlıklı bölümde isim hakkı bedeli olarak 20.000,00 TL ve bu bedelin her yıl TÜFE oranında artırılarak 2 taksit halinde ödeneceği ödeme yerinin de sözleşmede belirtilen yer olduğu ilk ödemenin de hangi tarihte yapılacağı hüküm altına alındığını, davalının ise kendi yaptığı sözleşme ihlallerini ortadan kaldırmak için 2 kez ödeme yeri talep ederek kendilerine tevdi edilecek hukuki işlem veya davaları konusuz bırakma gayretine girdiğini, davalı yanın lisans bedelinin itilaflı olduğunu belirtmişse de, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin ilamından da anlaşılacağı üzere lisans bedelinin itilaflı olmadığı, davalı yanın en azından müvekkilinin selefine ödediği bedele gerekli artırımı yaparak asgari düzeyde olsa dahi lisans bedelini ödemediğini, sözleşmenin Bölüm 15-A “Sözleşmenin İhlali” başlıklı kısmında 3. maddesinde vadesi gelmiş olan bir borcu 30 gün içerisinde davalı yanın ödememesi veya sözleşmenin gerektirdiği bir ödemeyi vadesinde yapmamış olması ve bu aykırılığı 30 gün içerisinde davalı yanca düzeltilmemesi, sözleşmenin 7. maddesinde müvekkilin belirlediği kaynaklardan davalı yanın almak zorunda olduğu gıda ve diğer ürünlerin ve malzemelerin sağlanması ile ilgili taahhütlerini kısmen veya tamamen yerine getirilmemesi dava konusu sözleşmenin 8. maddedeki iş bu sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirilmemesi durumunda müvekkilinin sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme hakkının her zaman bulunduğunu, bu hükme rağmen gerek eski B.K. Madde 107 gerekse yeni B.K. Madde 124 gereği davalı yana herhangi bir süre verilmesine gerekli olmadığının aşikâr olduğunu, sözleşme Bölüm 8 “Ticari Markaları Taşıyan Gereçleri Satın Alma” başlıklı kısmındaki ürünlerin davacıdan veya davacının belirlediği kurum veya kuruluştan satın almayı davalı yanın taahhüt etmesine rağmen müvekkilinin lisans hakkını devraldığı tarihten bugüne kadar söz konusu ürünlerden bir tane dahi ürünün davalı yanca alınmadığını, müvekkilinin selefi … … A.Ş.’nin 15 Haziran 2011 tarih ve Beyoğlu 7. Noterliğinin …evmiye numaralı ihtarı ile sözleşme kapsamındaki davalı yanın tüm sorumluluklarını müvekkiline karşı ifa etmesi gerektiğini açıkladığını, geriye dönük üretimi yapılmayan logolu ürünleri davalının satın alması söz konusu olamayacağından bu edimin ifasının mümkün olmadığını, buna rağmen davalı yanın müvekkilinin belirlemediği ve onayda vermediği kurum ve kuruluşlardan markalı ve logolu ürünler satın aldığını, geriye dönük olarak davacıdan yazılı izni almak mümkün olmadığından davacı açısından sözleşmeyi derhal feshetme hakkının doğduğunu, davalının sözleşmenin Bölüm 11 “Vergiler, Sigorta” başlıklı kısmındaki mükellefiyetlerinin aksine yapmış olsa bile sigorta sözleşmeleri hakkında davacıya bilgi vermediği, davacının onayını almadığı, sözleşmelerin davacıya gönderilmediğini, davalının sözleşmenin Bölüm 20 “Sponsor” başlıklı kısmında, sponsor ilişkilerini davacıyla birlikte düzenleyeceğinin hüküm altına alınmasına rağmen, bugüne kadar yapmış olduğu tüm sponsor ilişkilerini davacı ile birlikte düzenlemediği yine tek taraflı olarak dahi davacının izin vermediği bu sponsorluktan sözleşme hükümleri çerçevesinde davacının payına düşen herhangi bir bedeli ödemediğini, davalının sözleşmenin Bölüm 6 “Mevcut Ürün Ve Hizmetlerin Satılmasına İlişkin Kısıtlamalar ve İlave Ürün ve Hizmetler ” başlıklı kısmında davacının yazılı izni olmaksızın sözleşmenin eki olan ürün veya hizmet çizgisi dışında herhangi bir ürün ve hizmet satmayacağını ve sözleşmede belirtilen ürünlerin alınacağını taahhüt etmesine rağmen bugüne kadar sözleşmede ve ekinde belirtilen ürünlerden herhangi birini almadığını, davalının sözleşmenin Bölüm 9 “Dekor, İş Giysisi ve Üniformalar” başlıklı kısmındaki düzenlemelere de uymadığını, davalının imar Kanununa veya diğer mevzuatlara aykırı bir şekilde faaliyet gösterdiği kafenin ön kısmına tente, branda, cam kapadığını, kafeyi geriye doğru yıkım yaparak ekleme yapmak suretiyle genişlettiğini, davalının işletmesinde çalışanların giysilerin davalı tarafından onaylanmasının da hüküm altına alınmasına rağmen bugüne kadar davacıdan herhangi bir onay almadığını, davalının sözleşme Bölüm 10 “Denetim” başlıklı kısmındaki raporları bugüne kadar sunmadığı gibi hükümdeki müşterek zamanın kararlaştırılması konusunda da herhangi bir girişimde bulunmadığını, davacının logo ve markasını taşıyan duvar resimlerinin panolarının 3 yılda bir yenilenmesinin hüküm altına alınmasına rağmen davalının bu hüküm gereğince herhangi bir değişiklik yapmadığını, davalının logolu ve süreli yayın olan … dergisinin fikri mülkiyetinin müvekkilinin selefi olan … … A.Ş.’ye ait olduğunu ihtara cevap beyanında belirttiğini, ancak davacının sözleşmenin külli halefi olduğu ve sözleşmenin illiyet bağının tarafları açısından ortadan kalktığını bizzat davacının selefinin davalı yana ihtar ettiğini, şu halde logolu-imajlı ürünlerin davacıdan alınmasının gerektiğini, davalının sözleşmenin Bölüm 5. “Ürün Alım Bedeli” başlıklı kısmındaki herhangi bir ürünü davacıdan satın almadığı gibi sipariş dahi etmediğini, satın alınmasının taahhüt edildiği bu ürünler içerisinde süreli yayın olan … mizah dergisinin de yer aldığını, davalının davacının marka ve unvanlı ürünlerini faaliyet gösterdiği kafede satışa sunma ve sergilemeyi taahhüt etmesine rağmen, bu zamana kadar davacıdan marka ve logosunun yer aldığı ürünleri satın almadığını ve satışa sunmadığını, sözleşmenin Bölüm 4 “Kafe” başlıklı kısmında kafede gerçekleştirilecek faaliyetlerin müvekkilinin yazılı iznine tabi olduğunun belirtildiğini davalının buna rağmen davacının yazılı izni olmaksızın kafe standartlarına uygun olmayan toplantı ve törenleri düzenlediğini, davalının yazılı izni olmaksızın kafenin dizaynı ve konsepti ile oynayıp imar değişikliği yaparak hukuki itilaflara sebebiyet verdiğini, sözleşmenin Bölüm 13 “Reklâm Faaliyeti” başlıklı kısmındaki düzenlemenin aksine davalının, davacıdan izin almadan geçmiş aylarda bir takım promosyonlar ve promosyon menülerini satışa sunduğunu, davalının edimlerinin ifasının mümkün olmadığını, mümkün olsa dahi bu edimlerin davacı açısından fayda sağlamayacağını, tüm itiraz ve davalarda süre istediğinden bahisle davalıya 3 gün süre verdiklerini, davalının da edimleri yerine getirebilecekmiş gibi biraz daha süre verin diye cevaben beyanda bulunduğunu, davalının sözleşmenin feshine rağmen herhangi bir cevap ve savunma vermediği gibi fesih nedeniyle sözleşme ile verilmiş olan isim hakkı ve diğer lisansların iptaline rağmen ve bu isimle yürütülen faaliyetin durdurmadığını, davacı firmanın mülkiyetindeki tüm belge, donanım ve materyalleri davacıya teslim etmediği gibi sözleşmenin 3. maddesi uyarınca davalının faaliyette bulunduğu kafenin davacı firma marka renk ve şeması dışındaki renklere de boyamadığını, ayrıca davacının isim ve markasına dair reklâm ve tanıtım aygıtlarını sökmediği gibi kafe içindeki … … sistemini yansıtan duvar panoları, karikatür resimleri de müvekkiline iade etmediğini ve silmediğini ileri sürerek davacı marka/isim hakkına davalı yanca yapılan haksız tecavüzünün durdurulması ile önlenmesine, davacı markası … … sistemi ve buna bağlı olarak davalının kullandığı ticaret unvanlarının, hizmet markalarının davalı yanca kullanımının durdurulmasınıa, sözleşme kapsamında davalıda bulunan ancak mülkiyeti müvekkili firmaya ait … … ad ve sistemi ile ilgili tüm belge, logo, donanım ve materyallerin davacıya teslimine, müvekkili Şirketin marka/isim hakkına davalı yanca yapılan tecavüz nedeniyle yoksun kaldığı ve kalacağı şimdilik 2.000,00 TL kazanç ile sözleşmeden doğan (Bölüm 5 Ürün Alım Bedeli) şimdilik 2.000,00 TL ürün alım bedellerinin ve sözleşme sona ermesine rağmen davalının kullanımın devam etmesi ve tecavüzü nedeniyle sözleşme ile kararlaştırılan 5.000,00 ABD doları (1.80 x5.000,00=9.000,00 TL) cezai şart alacağının fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalması kaydı ile şimdilik 13.000,00 TL’sinin hakkın doğduğu tarihten itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının franchise akdini feshinin sürekli tekrarlanan bir süreç haline geldiğini, davacının hangi fesih gerekçelerinin yeni ve iş bu davaya konu olduğunu bizzat açıklaması gerektiğini, davacının franchise akdini Ankara 16. Noterliğinin 14.05.2013 tarihli 11926 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 3. kez feshettiğini, söz konusu feshin iş bu dosyada Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2013/84 E. sayılı dosyası çerçevesinde yargılamasının devam ettiğini, ihtarnamelerin hemen hemen hepsinin sonucunun aynı olduğu gibi dayandıkları temel ve davacının fesih sonucuna odaklı iddialarının da tıpa tıp benzer olduğunu, davacının yeni ve -yargılama konusu edilmemiş- yani diğer dosyalarda dile getirilmemiş olduğu fesih sebeplerinin varlığı iddiasında ise bu feshin ne şekilde usule uygun olduğunu açıklamak zorunda olduğunu, aksi takdirde akdin tamamı bakımından temerrüt olgusu arayan ve feshe dayanak yapılmaya çalışan bir ihtarname ile fesihten bahsedilemeyeceğini, davacının “İsim Hakkı Kullanım Ücreti Ürün Alım Bedeli”nin kendisi tarafından çekişmeli hale getirdiğini, davalı ile bir araya gelerek ücret belirleme konusunda hiçbir ihtarda bulunmadığını, davacının fesih iradesini iyiniyetle kullanmadığını, dolayısıyla sırf fesih amacındaki toplama sebeplere dayanarak keşide edilen ihtarnameye göre açılmış iş bu davanın reddinin gerektiğini, davacının markayı devir aldığı günden bugüne akdi ayakta tutmayı değil feshetmeyi amaçladığını, davacının 29.04.2011 tarihindeki ihtarnamesi ile anlaşmayı arzu ettiğini, yeni şartlarla sözleşmeyi devam ettireceklerini belirttiğini, yeni şartları müzakere edilmeden, bu konuda ihtarda bulunulmadan, süre sonu beklenerek akdin sona erdirildiğinin iddia edildiğini, davacının 16.01.2012 tarihli ihtarnamesi ile yeni dönem bakımından 50.000,00 ABD Doları talep ettiğini, taraflar arasında bedel konusunda ihtilaf bulunduğunu, müvekkilinin iyiniyetle yıllık olarak ödenmesi gereken bedeli tevdi mahalline bloke etmek istediğini ancak mahkemelerin tevdi mahalli vermedikleri gibi davacının da bu bedelin ödenmesini kabul etmediğini, franchise akitlerinin karma akitler vasfına haiz olmasından muaccel bir alacağın ödenmesi aksi halde akdin feshedileceğine ilişkin ihtarda bulunulmasının gerektiğini, davacının ise 3 iş günü gibi talebin gerçekleştirilmesine imkan vermeyecek mahiyette neredeyse yok hükmünde bir süre ile vadesi çoktan gelmiş ödemelerden bahisle temerrüt ihtarında bulunarak aynı ihtarında bazı sebeplerden dolayı süre sonunda, bazılarında ise derhal ihtarnamenin tebliği ile akdi fesh ettiğini, davacının açtığı her davanın reddi sonrasında, başka bir hukuki sebepten bahisle franchise akitlerinde mevcut olan devamlılık unsurunu göz ardı ederek ve marka kullanımı sonrasında davalı işletmesinin yeni bir düzene geçmesi için Borçlar Kanunu’nun hasılat kirasına dair hükümlerine uymaksızın (makul süre vermeksizin) akdi fesh ettiğini beyan etmekten ve bu tip ihtarların geçerli olduğunu iddia etmekten vazgeçmesinin gerektiğini, davacının, haklı bir fesih olarak hukuki dayanakları olduğu iddiasında ise süre koşuluna iyiniyetli olarak ve uzun süreli kurulmuş olan akitler bakımından hasılat kirası hükümlerine uymak suretiyle feshi gerçekleştirmek hakkına haiz olduğunu, Yargıtay 11. HD.’nin 15.01.1992 tarihli ve 1990/1959 E. ve 1992/96 K. sayılı ilamında da bu hususun belirtildiğini, öte yandan, sözleşmenin olağanüstü fesih yoluyla derhal sona erdirilmesinin sınırlarının, sözleşmede haklı neden olarak belirtilen bazı durumları belirten sözleşme kayıtlarının, iyiniyet ve dürüstlük kuralına göre yorumlanması suretiyle ortaya çıkabileceğini, davacının yapmaya çalıştığı feshin neden geçersiz olduğunun Yargıtay 11. H.D. 2012/2628 E. ve 2013/2927 K. ile açıklandığını, davacının ihtarnamesinin olağan fesih sebepleri veya olağanüstü fesih sebepleri bakımından öngörülen usullere uygun olarak gönderilmediğini, dolayısıyla davacının usule aykırı ve kanun tanımaz fesih iradesine dayanarak açtığı iş bu davanın reddinin gerektiğini, davacının, davalının edimlerini yerine getirmesini kendisi tarafından gönderilen bir dizi fesih ihtarı ile engellediğini, davacının düzenli olarak fesih ihtarnamesi göndermeyi alışkanlık haline getirmesi nedeniyle davalının akit koşulları ile bağlı olup/olmadığı, hangi yükümlülüğünün ne zaman muaccel hale geldiği ve davalının kendisini franchise alan olarak görüp görmediği konusunda sürekli bir tereddüt halinde olduğunu, davacının kendisinin hangi yükümlülüğünü yerine getirdiğini ve muaccel hale gelen hangi akdi yükümlülüğün vadesinde veya makul süre içerisinde talep edilmesine rağmen davalı tarafından yerine getirilmediğini bizzat ispat etmesinin gerektiğini, aksi takdirde topluca dile getirdiği ve geçmişte gerçekleştiği beyan edilen koşullar bakımından gerçekleştiği iddia edilen 3. feshinin de hukuken geçersizlik yaptırımına tabi olacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının sözleşmenin feshinden sonra davacı markasını kullanımının marka hakkına tecavüz teşkil etmesi nedeniyle markaya tecavüzün önlenmesine, durdurulmasına, ticaret ünvanlarının ve hizmet markalarının kullanımının durdurulmasına, sözleşme kapsamında davalı uhdesinde bulunan ve davacıya ait olan … … ad ve sistemi ile ilgili tüm belge logo donanım ve metaryallerin davacıya teslimine, ilişkin taleplerle ilgili Ankara 1. FSHHM nin 2014/443 esas nolu dosyasında verilen karar temyiz taleplerinin reddi nedeniyle kesinleşmiş olduğundan bu taleplerle ilgili davanın kesin hüküm nedeniyle reddine, sözleşme ile kararlaştırılan cezai şart alacağına ilişkin talebin, davacı tarafın sözleşmeyi haksız olarak feshetmesi nedeniyle reddine, yoksun kalınan kar, kazanç ve uğranılan zarar nedeniyle talep edilen tazminat talebinde, davalı tarafça isim ve lisans hakkı bedeli adı altında yapılan ödemelerin tecavüz teşkil eden 15.05.2013 ila dava tarihi olan 21.05.2013 dönemlerini kapsadığı anlaşıldığından reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkeme gerekçeli kararında müvekkil tarafça yapılan fesihin haksız olduğunu belirmişse de bu hususun tamamen hukuki dayanaktan yoksun zira fesihin haklı olduğu huzurdaki dosya kapsamında bekletici mesele yapılan 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/443 esas sayılı ile ve bu dosyanın temyiz incelemesi neticesinde dosyaya sunulan ve dosyasının temyiz incelemesini küçük bir hesap eksikliği nedeniyle bozulması dışında fesihin haklı olduğunu içerir ilam ile sabit olmasına rağmen Yerel mahkemenini kararının hukuken kabulü mümkün olmadığını, bununla beraber yerel mahkemenini talepleri içeren tarihlere dair kesin hüküm ile talebi reddinin mümkün bulunmadığını, dava dilekçesinde açıkça bu durumu belirtmemizi gözardı ederek verilen kararın usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, bununla beraber Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin ilamından da anlaşılacağı üzere lisans bedelinin itilaflı olmadığını, davalı yanın en azından müvekkilinin selefine ödediği bedele gerekli artırımı yaparak asgari düzeyde olsa dahi lisans bedelini ödemediğini, sözleşmenin Bölüm 15-A “Sözleşmenin İhlali” başlıklı kısmında 3. maddesinde vadesi gelmiş olan bir borcu 30 gün içerisinde davalı yanın ödememesi veya sözleşmenin gerektirdiği bir ödemeyi vadesinde yapmamış olması ve bu aykırılığı 30 gün içerisinde davalı yanca düzeltilmemesi, sözleşmenin 7. maddesinde müvekkilin belirlediği kaynaklardan davalı yanın almak zorunda olduğu gıda ve diğer ürünlerin ve malzemelerin sağlanması ile ilgili taahhütlerini kısmen veya tamamen yerine getirilmemesi dava konusu sözleşmenin 8. maddedeki işbu sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirilmemesi durumunda müvekkilinin sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme hakkının her zaman bulunduğunun açık olmasına rağmen huzurdaki kararını vermesinin hukuken kabulü mümkün olmadığını, maddi tazminata hak kazanılmasına rağmen davanın reddinin hukuken kabulü mümkün bulunmadığını, davalının sözleşmenin Bölüm 5. “Ürün Alım Bedeli” başlıklı kısmındaki herhangi bir ürünü davacıdan satın almadığı gibi sipariş dahi etmediğini, satın alınmasının taahhüt edildiği bu ürünler içerisinde süreli yayın olan … mizah dergisinin de yer aldığını, davalının davacının marka ve unvanlı ürünlerini faaliyet gösterdiği kafede satışa sunma ve sergilemeyi taahhüt etmesine rağmen, bu zamana kadar davacıdan marka ve logosunun yer aldığı ürünleri satın almadığını ve satışa sunmadığını, sözleşmenin Bölüm 4 “Kafe” başlıklı kısmında kafede gerçekleştirilecek faaliyetlerin müvekkilin yazılı iznine tabi olduğunun belirtildiğini davalının buna rağmen müvekkilin yazılı izni olmaksızın kafe standartlarına uygun olmayan toplantı ve törenleri düzenlediğini, davalının yazılı izni olmaksızın kafenin dizaynı ve konsepti ile oynayıp imar değişikliği yaparak hukuki itilaflara sebebiyet verdiğini, sözleşmenin Bölüm 13 “Reklâm Faaliyeti” başlıklı kısmındaki düzenlemenin aksine davalının, müvekkilden izin almadan geçmiş aylarda bir takım promosyonlar ve promosyon menülerini satışa sunduğunu, davalının edimlerinin ifasının mümkün olmadığını, mümkün olsa dahi bu edimlerin davacı açısından fayda sağlamayacağını, tüm itiraz ve davalarında süre istediğinden bahisle davalıya 3 gün süre verilmesine dair hususların da yok sayılarak karar verilmesinin usul ve yasaya olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hakkına tecavüzden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının sözleşmenin feshinden sonra davacı markasını kullanımının marka hakkına tecavüz teşkil etmesi nedeniyle markaya tecavüzün önlenmesine, durdurulmasına, ticaret ünvanlarının ve hizmet markalarının kullanımına son verilmesine, sözleşme kapsamında davalıda bulunan … … ad ve sistemi ile ilgili tüm materyallerin müvekkiline teslimine, ilişkin taleplerle ilgili olarak Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/443 esas nolu dosyası kapsamında verilen kararın kesinleştiği, davacının dava konusu edilen sözleşmeyi haksız olarak fesih etmiş olması nedeniyle, sözleşme ile kararlaştırılan cezai şart alacağına ilişkin davacı talebinin yerinde bulunmadığı, yoksun kalınan kar, kazanç ve uğranılan zarardan dolayı tazminat talebinin de, davalı tarafça isim ve lisans hakkı bedeli adı altında yapılan ödemelerin kapsamında kaldığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,3‬0 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/06/2022