Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1488 E. 2023/1473 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1488 – 2023/1473
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1488
KARAR NO : 2023/1473
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2020
NUMARASI : 2019/146 E. – 2020/206 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/10/2020 tarih ve 2019/146 Esas – 2020/206 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili adına tescilli “…” ibareli markaların bulunduğunu, davalı gerçek kişinin ise 2018/07154 sayılı “…” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkili markalarının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, müvekkili markalarının esas unsuru … ibaresi iken dava konusu başvurunun ise … ibaresinden oluştuğunu, tüketicilerin her iki markayı karıştırma ihtimallerinin bulunduğunu, markalar arasında tek harf farklılığının olduğunu, müvekkili markalarının dava konusu başvuru içinde birebir yer aldığını, bir markanın diğerinin içinde entegre olması yani birebir yer alması durumunda karıştırılma ihtimalinin varlığının kabul edilmesi gerektiğini, davalı başvurusunun, müvekkili markalarının tescilli olduğu mal ve hizmetlerin aynısını ve benzer mal ve hizmetleri kapsadığını, davalı başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-795 sayılı kararının 14. 21. ve 35. sınıf mal ve hizmetler yönünden kısmen iptaline, 2018/07154 sayılı “…” ibareli markanın 21. ve 35. sınıf mal ve hizmetler bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, dava konusu başvurunun, müvekkilinin adının baş harfi ve soyadı ile özgün biçimde yaratılmış bir marka olduğunu, tarafların faaliyet konularının farklı bulunduğunu, davacıya ait markalar ile dava konusu markayı oluşturan unsurların bir bütün olarak irdelendiğinde ortalama tüketici üzerinde yarattığı ya da yaratacağı izlenimin karıştırılmaya neden olabilecek nitelikte olmadığını, davacı markalarının ilgili sınıflarda kullanımının da ispat edilemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davalının “…” ibareli başvurusu arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, taraf markaları arasında iltibas doğmayacağı, başvurunun kötü niyetli de olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkil şirkete ait markalar ile davalıya ait başvurunun ayırt edilemeyecek kadar aynı/benzer olduğunu, müvekkiline ait markaların esas unsurunun “…” ibaresinden oluştuğunu, dava konusu başvurunun ise “…” esas unsurlu bulunduğunu, markaların esas unsurları arasında sadece tek bir harf farklılığı olduğundan görsel benzerliğin kabulünün gerektiğini, “…” ibaresinin bir anlam ifade etmediğini, anlam ifade etmeyen sözcükler açısından “iltibas” ihtimalinin yüksek olacağını, müvekkilinin “…” ibareli markasının başına “m” harfi getirilerek dava konusu başvurunun oluşturulduğunu, markalar arasında tek harf farklılığı olup diğer 4 harfin ve sıralamasının da aynı olduğu düşünüldüğünde tüketicinin aynı raflarda sergilenen iki marka ile karşılaştığında iki marka arasında bir ticari ve idari bağlantı olduğu zannına kapılacağını, bu tarz marka başvurularında, marka kullanımının asıl marka sahibinin kullanımına yaklaştırıldığını ve iltibasın kuvvetlendirildiğini, müvekkili markasının, davalı markası içinde bütünüyle yer aldığını, başvurunun, müvekkili markalarından farklılaştırılmadığını, bütünsel açıdan markaların benzerlik gösterdiğini, davalıya ait markanın, müvekkili markalarının tescilli olduğu aynı ve benzer mal ve hizmetlerde tescil ettirilmek istenildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, dava konusu başvuru ile davacı markalarından farklı bir algı yaratıldığı ve hali ile başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.