Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1484 E. 2023/1344 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1484
KARAR NO : 2023/1344
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2020
NUMARASI : 2020/82 E. – 2020/134 K.

DAVACI : …
VEKİLLERİ
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/06/2020 tarih ve 2020/82 Esas – 2020/134 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının 25. ve 35. Sınıf mal ve hizmetleri içerecek şekilde 2015/84455 sayılı marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun yayınına itiraz ettiklerini, dava konusu markanın esas itibariyle küçük kenarı yukarı doğru kıvrık biçimdeki iki “L” harfinin karşılıklı olarak konumlandırılmasıyla elde edilen bir logo içerdiğini, müvekkilinin tescilli markalarında kullandığı logo ile bu logonun birebir aynı denecek derecede benzer olduklarını, müvekkili markalarının yalnızca Türkiye’de değil, yurtdışında da tescilli olduğunu, karşılıklı “L” harflerinin müvekkilinin aynı zamanda ticaret unvanını da oluşturan bir diğer ayırt edici unsuru olan “…” kelimesinin baş harfini oluşturduğunu, müvekkili ile aynı pazarda faaliyet gösteren başvuru sahibinin markasında yer alan bu şeklin, birçok farklı biçimde tertip edilme imkanı varken, müvekkili markaları ile iyiniyet ile bağdaşmayacak şekilde tasarlanmasının, müvekkilinin markasının ününden yararlanmaya matuf olduğunu, müvekkili markasının aynı zamanda tanınmış marka statüsünde olduğunu, “…” markasının tanınmışlığının Ankara FSHHM’nin 2004/862Esas, 2005/178Karar sayılı kararı ile de kabul edildiğini, benzer mahkeme kararlarında, müvekkiline ait tescilli şekil unsurunu taşıyan markalar ile benzerlik gösteren markaların iltibas teşkil ettiğine karar verildiğini, bu nedenle farklı mal ve hizmetler yönünden de müvekkili markasının korunması gerektiğini ileri sürerek, YİDK’nın 22/11/2016 tarihli ve 2016-M-11485 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, başvuru konusu marka kapsamında yer alan 25. Sınıf emtialar ile 35. Sınıf mağazacılık hizmetleri alt grubunda yer alan emtialar yönünden taraf markaları benzer/aynı bulunmuş ise de, başvuru konusu 2015/84455 sayılı “…+ şekil” markası ile davacı yanın önceki tarihli tescilli şekil içerir markaları arasında 556 s. KHK’nın 8/1-b bendi kapsamında iltibasa neden olabilecek düzeyde bir benzerliğin mevcut olmadığı, taraf markaları benzer görülmediğinden KHK’nın 8/3 ve 8/4 maddesinin somut uyuşmazlıkta uygulama alanı bulmayacağı, davacının ticaret unvanı yönünden dava konusu başvuruda haklı olduğu ya da KHK’nın 8/5. maddesi anlamında hakları olduğunu gösterir delillerin bulunmadığı (telif hakkı vs.), başvuru konusu markanın kötü niyetli bir şekilde tescile konu edildiğinin ispatlanmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, ilk derece mahkemesini benzerlik ve iltibas değerlendirmeleri bütünüyle hatalı olduğunu, davanın taraflarına ait markalar arasında net bir biçimde genel izlenim benzerliği olduğunu, taraflara ait markalarda yer alan “L” harflerinin yaklaşık olarak birbirine yakın bir perspektif ile konumlandırıldığını, davalı markasında “L” harflerinin bir ucunun yukarıya doğru bir nebze uzatılmasının, davalı markasına ayırt edicilik vasfı katmadığı gibi, bu durumun, davalı markasının davacı müvekkilinin markalarının serisi niteliğinde bir marka olarak algılanmasına da sebep olması itibariyle müvekkilinin marka haklarının sulandırıldığını, davaya konu markada baskın unsurun, iltibas oluşturan şekil unsuru olduğunu, tamamen tali bir unsur olan “…” kelime unsurunun, dava konusu markaya herhangi bir ayırd edicilik vasfı katmadığını, dava konusu markanın müvekkiline ait markaya yakın derecede benzer olduğunu ve bu benzerliğin iltibas tehlikesi oluşturduğunu, müvekkiline ait markaların K.H.K.’nin 7/ı ve 8’nci Maddelerine göre tanınmış marka olduklarını ve sözkonusu markanın tescil edilmesinin müvekkiline ait markaların itibarını zedeleyeceğini, müvekkiline ait tanınmış markalara bu derecede benzer bir markanın tescil edilmek istenmesinin kötüniyetli tescil kavramı içinde mütalaa edilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenim dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…+ şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu logo bulunan markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin söz konusu olmadığı, bir bütün olarak dava konusu başvurunun, gerek davacı markalarında yer almayan “…” ibaresiyle gerekse de davacının logosundan kolaylıkla ayrışan şekil unsuruyla davacı markalarından yeterince farklılaştığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, davacı markalarının tanınmış olmalarının tescil engeli oluşturmayacağı, 556 sayılı KHK’nın 8/3. ve 8/5. Maddeleri anlamında üstün hak ve ticaret unvanına dayalı iddiaların ve davalının kötüniyetinin ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip