Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1474 E. 2023/1339 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1474
KARAR NO : 2023/1339
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/06/2021
NUMARASI : 2020/296 E. – 2021/219 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın
Hükümsüzlüğü)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/06/2021 tarih ve 2020/296 Esas – 2021/219 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı şirket vekili ile davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davacının “…” esas unsurlu itiraza mesnet markaları 09. sınıfa konu emtia bakımından tescilli olmasına rağmen, 2019/45641 sayılı “…” ibareli başvuru markasının 09. sınıftaki mallarla sınırlandırılan 35.06 sınıftaki perakendecilik hizmetleri için tescil işlemlerinin devamına karar verildiğini, “…” ibaresinin, anlamından sıyrılarak davacının uzun süreli ve yaygın kullanımıyla toplumda ayırt edici niteliğe ve tanınmışlığa kavuştuğunu, … ibaresinin tanımlayıcı olarak kabulü halinde, aynı gerekçe altında … ibaresinin de tescil edilmemesi gerektiğini, davacının “…” esas unsurlu markaları ile ilk sözcüğü/esas unsuru aynı olan “…” ibareli markanın görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğunu, “cu” ekinin markalar arasındaki görsel, işitsel ve kavramsal benzerliği kaldırmadığını, davacı markasının tanınmış olduğunu, davalı marka başvuru sahibinin kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, 2020-M-8246 sayılı YİDK Kararının iptali ile tescili halinde 2019/45641 başvuru sayılı “…+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, çekişme konusu markaların ortak olarak içerdikleri “…” ibaresinin ayırt edicilik vasfı zayıf bir ibare olması nedeniyle ilgili tüketicilerin başvuruya konu marka ile itiraza gerekçe gösterilen markaları bütüncül algı çerçevesinde farklı kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceğini, başvuru ile itiraza gerekçe gösterilen markaların bütünüyle bıraktıkları izlenim itibarıyla ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılmaya yol açabilecek derecede benzer olmadığını, başvurunun tescilinin SMK 6/5 hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde bir kanaat oluşmadığından tanınmışlık gerekçesine dayalı itirazın haklı görülmediğini ve başvurunun kötü niyetle yapıldığı itirazının somut delillerle ispatlanamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, başvuru markası olan “…+şekil” ibareli markanın, tamamen farklı bir kurgulanış şekliyle itiraza mesnet markalardan farklılaştığını, çekişme konusu … ibaresinin ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğunu, … ibaresi veya türevlerinin belirli bir firmanın tekeline bırakılamayacağını, markalar benzer hizmetler içerse de, işaretler arasında benzerlik bulunmadığından, kapsadıkları mal/hizmetlerin aynı/benzer olması halinin SMK’nın 6/1. maddesi uyarınca tescil engeli oluşturabilmesi için gereken iltibas koşulunu sağlamadığını, kötü niyetin ispatlanamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının “… …” markasının 38. sınıfa konu “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil)” hizmetleri bakımından, hitap ettiği nihai tüketiciye kadar uzanan ilgili alıcılar nezdinde tanınmış bir marka olduğu, davaya konu ve davacının … esas unsurlu çok sayıda marka tescilinin de kapsamında olan 35. sınıfta tescilli hizmetlerden “alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi” hizmetlerinin, Davacının … … markasının tanınmışlık kazandığı kanaatine ulaşılan 38. sınıfa konu “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil)” hizmetleriyle ilişkilendirilebilecek nitelikte olduğu, davalı başvurusunun tescili ve kullanımı halinde, ortalama alıcı kitlesinin ekonomik davranışlarında ve satın alma tercihlerinde değişiklik olması, davalı yanca haksız menfaat temin edilmesi veya tüketicilerin umdukları kalitede hizmet alamamaları durumunda zihinlerindeki … … markasına ilişkin olumlu algı sarsılarak davacı markasının itibarına veya ayırt edici karakterine zarar verilmesi durumlarından birinin gerçekleşmesi ihtimalinin bulunduğu ancak kötü niyet iddiasına dayalı istemlerin yerinde olmadığı, dava konusu uyuşmazlıkta SMK m.6/1 ve SMK m.6/5 hükmü koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, YİDK kararının iptaline ve markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, diğer davalı kurumun tesis ettiği 2020-M-8246 sayılı YİDK kararının hukuka uygun olduğunu, davalıya ait 2019/45641 nolu “Şekil+…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında, iltibas da dahil, herhangi bir ayniyet/benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, dolayısıyla, davacının 6769 sayılı SMK.nın 6/1, 6/5, 6/9 ve 25. maddeleri kapsamındaki itiraz ve taleplerinin yerinde olmadığını, davalı müvekkilinin markasının “Şekil+…” ibaresinden oluşan karma bir marka olduğunu “…” adresinde, kendi “www…com.tr” sitesinde ve trendyol-hepsiburada-n11 gibi sitelerde … satışı yaptığını, ilk derece mahkemesinin, davacının markalarının itibarına veya ayırt edici karakterine zarar verilmesi durumlarından birinin gerçekleşmesi ihtimalinin bulunduğuna dair kanaatinin hukuki ve fiili dayanaktan yoksun ve hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, markalar arasında iltibas yaratacak derecede benzerlik bulunmadığını, çekişme konusu “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, somut uyuşmazlıkta karşılaştırılan ibarelerin yeterince farklılaştığını, karıştırılma ihtimali yaratacağı iddia olunan “…” ibaresi veya türevlerinin belirli bir firmanın tekeline bırakılamayacak, davacı tarafından yaratılmamış bir ibare olduğunu, markaların esaslı unsurları ve ortaya çıkardıkları genel izlenim farklı olduğundan aralarında benzerlik bulunmadığını, YİDK kararının hukuka uygun olduğunu, taraf markaları arasında benzerlikten söz edilemeyeceğinden, SMK 6/5 hükmü şartlarının da gerçekleşmediğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka (marka ile ilgili kurum kararlarının iptali – markanın hükümsüzlüğü) istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden davalı Şirketin “şekil+ …” ibaresinin 35. sınıf hizmetlerde tescili için davalı Kuruma başvurduğu, davacının “…” esas unsurlu markalarını mesnet göstererek başvuruya itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığınca itirazın reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı tarafça yapılan itirazın ise YİDK’nin 09/10/2020 tarih ve 2020-M-8246 sayılı kararı ile reddedildiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında iltibas oluştuğu gerekçesiyle, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olup davalılar vekillerinin istinaf itirazları da gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlık markalar arasında iltibas bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; itiraza ya da hükümsüzlük davasına mesnet markaların kapsamındaki 35. sınıf hizmetler davaya konu başvurunun kapsamında aynen yer aldığından emtia benzerliği şartının gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Taraf markaları arasındaki işaret benzerliğe gelince; dava konusu başvuru “…” kelimesi ile şekil unsurunun bir araya getirilmesiyle
oluşturulmuş, bileşke/karma marka olup, itiraza mesnet markaların esas unsuru da “…” ibaresidir. Davaya konu başvuru çekişmeli “…” ibaresini aynen ve markanın başında içermektedir. Ne var ki “…”, ayırt ediciliği düşük, zayıf bir ibare olduğu gibi, kelimeye “… satıcısı” anlamını veren “-cu” eki ve şekil unsuru ile davacının “…” asli unsurlu markalarına nazaran yeterli ayırt edicilik sağlandığından, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 tarih ve 2014/11-696 E.- 2016/778K. sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğundan Dairemizce dosyada mevcut bilirkişi raporundaki değerlendirmelere itibar edilmemiş, ayrı bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Her ne kadar davacı vekili müvekkilinin itiraza mesnet markalarının tanınmış olduğunu ileri sürmüş ise de, taraf markaları benzer bulunmadığından, iddialar sonuca etkili de görülmemiş, kötüniyet iddiaları da ispatlanamamıştır.
Sonuç olarak, SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşulunun oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … vekili ile diğer davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … A.Ş. vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 09/06/2021 gün ve 2020/296 Esas – 2021/219 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40-TL’nin düşümü ile kalan 215,45-TL bakiye karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
4-Davalı … A.Ş. ile davalı … kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2 maddesi uyarınca belirlenen 25.500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından ilk derece mahkemesi yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı … A.Ş. tarafından istinaf aşamasında yapılan 39,70-TL tebligat ve posta masrafı ile 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 201,8‬0-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 1,00-TL posta masrafı ile 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 163,10-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine, (HMK m.333),
8-Davalı … A.Ş.’den peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
9-Davalı … peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip