Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1464
KARAR NO : 2023/1468
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/05/2021
NUMARASI : 2019/409 E. – 2021/184 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 26/05/2021 tarih ve 2019/409 Esas – 2021/184 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili Kurumun davalıya “marka kullanımı-muayene-deney-inceleme” hizmetleri sunduğunu, sunulan bu hizmetlere ilişkin davalıya 5 adet fatura kesildiğini, davalı tarafından söz konusu fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine icra takibinin durduğunu, davalının herhangi bir yasal dayanak göstermeksizin yaptığı itirazın kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, %20 icra-inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından müvekkiline tebliğ edilen ve bedeli ödenmeyen bir fatura bulunmadığını, davacının fatura düzenlemiş olmasının ve bu faturaların kayıtlarında yer almasının, faturaya konu hizmetin ifa edildiği anlamına gelmediğini, bu nedenle davacı tarafından müvekkiline hizmet sunulduğunun ispat edilmesinin gerektiğini, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini ve davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının iddiasını ispatla mükellef olduğu, davacı tarafa, 17/07/2020 tarihli ön inceleme duruşmasında, dava konusu uyuşmazlığın çözümü için gerekli olan evrakı ibraz etmek üzere kesin süre verildiği, bu süreye uymamanın sonuçlarının davacıya ihtar edildiği, davacının ibraz ettiği ve celbini talep ettiği bir kısım evrak dosya arasına alındıktan sonra bilirkişiden rapor alındığı, bilirkişinin eksik belgeler bulunduğunu belirterek raporunu tanzim edemediği, bunun üzerine tarafların muvafakatleri doğrultusunda eksik belgelerin celbi için davacı kuruma müzekkere yazıldığı, davacı tarafından mahkemeye ibraz edilen evrak dosya arasına alındıktan sonra önceki bilirkişiden ek rapor alındığı, bu ek raporda da bilirkişinin, dosya kapsamında bulunması gereken bir kısım evrak bulunmadığından nihai raporunu tanzim edemediğinin anlaşıldığı, bu ek raporun taraflara ibraz edilmesine rağmen davacı vekilinin yasal süre içinde ek rapora itiraz etmediği, HMK’nın 281. maddesi uyarınca rapora itiraz etmekten vazgeçmiş sayıldığı, davalı vekilinin, davacı tarafın bilirkişi raporunda yer verilen eksik belgeleri mahkemeye ibraz etmesine muvafakat etmediği, davalı tarafın muvafakat etmediği yeni belgelerin hükme esas alınmadığı, bu hale göre mevcut delil durumu itibariyle davacının üzerine düşen ispat külfetini yerine getiremediği, davalı vekili her ne kadar davacı tarafın kötü niyetli olduğunu ileri sürmüşse de, davacı tarafın açılan davayı ispatlayamadığından davasının reddine karar verildiği, davalının kendisine borcu olmadığını bildiği veya bilmesi gerektiği halde icra takibi yaptığı ve itiraz üzerine takibin durması üzerine kötü niyetli olarak eldeki davayı açtığına ilişkin somut delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ve davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkeme kararının eksik bilirkişi incelemesi neticesinde verildiğini, dosya kapsamındaki kök ve ek bilirkişi raporunun sonuç kısmında bir kısım eksik belgelerin dosyaya sunulması gerektiğinin açıklandığını, oysa takibe dayanak faturalar ve davalı ile müvekkili arasında imzalanan sözleşmelerin dosyaya sunulduğunu, söz konusu bilirkişi raporlarında müvekkili aleyhine bir tespit yahut değerlendirme bulunmadığını, eksiklikler giderildikten sonra dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi edilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE :Dava, davacı tarafından davalıya sunulduğu iddia olunan marka kullanım, muayene, deney ve inceleme hizmetlerinin bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yukarıda yapılan özetten anlaşılacağı üzere davacı tarafça, davalıya marka kullanım, muayene, deney ve inceleme hizmetleri sunulduğu, davalının, kendisine sunulan hizmet bedellerini ödememesi nedeniyle aleyhine icra takibi başlatıldığı, itiraz üzerine icra takibinin durduğu ileri sürülmüş, davalı, davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, icra takibine dayanak faturalara konu hizmetlerin sunulduğunun ispat edilmesi gerektiğini savunmuş, mahkemece de iddianın genişletilmesi yasağı başladıktan sonra sunulan ve davalı tarafça da muvafakat edilmeyen delillerin hükme esas alınamayacağı, mevcut haliyle de davasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından toplam 5 adet faturaya dayalı olarak davalı aleyhine icra takibi başlatılmış olup, davalının bu icra takibine itirazı üzerine eldeki dava açılmıştır. Davacı taraf, dava dilekçesi ekinde icra takibine dayanak faturaları sunmuş, delil olarak dayandığı marka kullanımı, muayene, deney, inceleme tutanak ve dosyalarının da ilgili kurumdan celbini talep etmiştir. 17.07.2020 tarihli ön inceleme ve tahkikat duruşmasında verilen 6 numaralı ara kararla, davacı vekiline borcun kaynağına ilişkin fatura ve ilgili evrakı dosyaya sunması için iki haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekilinin 20.07.2020 havale tarihli dilekçesindeki talebi doğrultusunda davacı Kuruma müzekkere yazılmış, istenilen belgeler davacı Kurumca dosyaya sunulmuştur. Dosyanın bu hali ile alınan bilirkişi raporunda, uyuşmazlığın kaynağı faturaların dayanağı olan taraflar arasında yapılmış ikisi hariç olmak üzere sözleşmelerin, biri hariç TSEK belgelerinin dosyada bulunmadığı, yine ilgili ürün belgelendirme yönergesi ve ürün belgelendirme ücret çizelgesinin de sunulmadığı açıklanmış, bunun üzerine 09.10.2020 tarihli oturumda, eksik belgelerin celbi için davacı Kuruma müzekkere yazılması yönünde ara karar oluşturulmuştur. İstenilen belgelerin gönderilmesi sonrasında dosya tekrar bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından hazırlanan 13.11.2020 tarihli raporda, kök rapordaki eksikliklerin giderilmediği belirtilmiş, mahkemece de yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince 09.10.2020 tarihli oturumda verilen ara karar uyarınca davacı Kuruma yazılan yazı ekinde gönderilen belgelerden ve 13.11.2020 tarihli ek bilirkişi raporundan, takibe dayanak 03.03.2016 tarihli, 372,00 TL bedelli, 04.04.2016 tarihli, 4.814,40 TL bedelli, 10.06.2016 tarihli, 932,20 TL bedelli ve 24.11.2016 tarihli, 4.413,20 TL bedelli faturalara dayanak sözleşme ile 30.05.2012, 24.05.2013, 09.05.2014 tarihli TSE kriterlere ve Türk Standartlarına uygunluk belgelerinin dosyada bulunduğu anlaşılmıştır. Bu durumda taraflar arasındaki sözleşme, davacı tarafından davalı için düzenlenen uygunluk belgeleri ve faturalar birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafından yukarıda belirtilen faturalara konu hizmetlerin davalıya sunulduğu kanaatine varılmıştır. Söz konusu hizmet bedellerinin davalı tarafça ödendiği ispat edilemediğinden, belirtilen dört adet fatura yönünden davacının toplam 10.531,80 TL alacağının bulunduğu, ancak söz konusu faturaların davalıya tebliğ edildiğini gösterir belgelerin bulunmaması karşısında işlemiş faiz alacağı talebinin yerinde olmadığı kabul edilmiş, alacak faturaya dayalı olduğundan icra inkar tazminatı talebi de yerinde bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 26/05/2021 gün ve 2019/409 Esas – 2021/184 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalının, Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2019/3984 sayılı dosyasına yaptığı itirazın 10.531,80 TL asıl alacak yönünden İPTALİNE, icra takibinin 10.531,80 TL asıl alacak yönünden takip talebinde yazılı şartlarla DEVAMINA,
3-Hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında 2.106,36 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Fazlaya ilişkin davacı talepleri ile davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
5-Alınması gerekli 719,43 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 116,09 TL’nin düşümü ile kalan 603,34 TL bakiye harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 10.531,80 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak anılan davacıya verilmesine,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi uyarınca hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemeyeceğinden, reddedilen talep yönünden davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki tarife uyarınca 1.015,39 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 500,00 TL bilirkişi ücreti, 162,90 TL tebligat ve posta masrafı, istinaf aşamasında yapılan 49,00 TL tebligat ve posta ücreti, 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 874,00 TL olarak kullanılan yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan takdiren 797,09 TL’ye 44,40 TL başvurma harcı, 116,09 TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan 957,58 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından ilk derece yargılaması sırasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
13-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/11/2023 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/11/2023
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…