Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1455 E. 2023/1401 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1455
KARAR NO : 2023/1401
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2021
NUMARASI : 2020/201 E. – 2021/140 K.

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/03/2021 tarih ve 2020/201 E. – 2021/140 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davacının “…” markasının Türkiye’de fırıncılık sektöründe fenni maya kullanımında öncü olduğunu, davacının “…” ve “…” markalarının… nezdinde 102775 ve 2000/10562 no ile 30. sınıfa giren emtialar için tescilli olduğunu, davalının tescil ettirmek istediği “…” markasının davacının bu tescilli ve tanınmış markalarıyla iltibas yaratacak düzeyde benzer bir marka olduğunu, davalının bu markasının davacının tanınmış ve seri marka hüviyetinde olan markalarının arasına sızacağını, haksız yarar elde edeceğini ve bu tanınmış markalarının itibarını zedeleyeceğini, taraf markalarının 30. sınıfa giren aynı/aynı tür emtiaları kapsadığını, davalının, davacı markalarına yakın/benzer bir ibareyi kendisine marka olarak seçmesinin iyi niyetli bir davranış sayılamayacağını, davalının marka tescil talebinin haksız rekabet hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürerek, TÜRKPATENT YİDK’nın dava konusu edilen 26.06.2020 tarihli ve 2020-M-5700 sayılı kararının iptaline ve davalı adına tescili talep edilen 2019/77953 sayılı markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, taraf markalarında ortak olan “…” ibaresinin toplumun tüm kesimlerinde bilinen ve kullanılan, ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğunu, toplumda herkesçe bilinen ve kullanılan ibareleri kendisine marka olarak seçen kişilerin, bu ibareye eklemeler yapılarak oluşturulan markaların başkaları tarafından kullanılmasına katlanması gerektiğini, taraf markalarının fonetik açıdan da birbirlerinden farklı olduğunu, davacının SMK m. 6/5 hükmünün uygulanması koşullarının oluştuğunu ve dahi davalının dava konusu edilen marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığını ispat edemediğini savunarak, davadaki taleplerin reddini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, davacının mesnet markalarının Türkiye’de kullanılmadığını, bu yüzden kullanmama def’i ileri sürdüklerini, davacının mesnet markalarının sadece “mayalar” için tescilli olduğunu, davalının ise markasını 30. Sınıfa giren tüm emtialar açısından tescil ettirmek istediğini, taraf markalarının renk ve logo unsurları ve genel görünümleri itibariyle ve dahi telaffuzları ve uyandırdıkları algı açısından birbirlerinden farklı olduğunu, taraf markalarının kullanıldığı emtiaların benzer emtia olarak nitelendirilemeyeceğini, davacının markasının tanınmış bir marka olmadığını, davacının kötü niyet iddialarının ispatlanamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalı şirketin gerek marka işlem dosyasında, gerekse dava aşamasında ibraz ettiği cevap dilekçesi ile davacıya ait itiraza mesnet 2000/10562 ve 88/102775 sayılı markaların kullanılmadığına ilişkin def’i ileri sürdüğü, davacıya ait 2000/10562 sayılı markanın 08/01/2002 tarihinde, 88/102775 sayılı markanın 31/12/1998 tarihinde tescil edildiği, her iki markanın tescil tarihleri ile dava konusu marka başvuru tarihi arasında 5 yılı aşkın süre bulunduğu,davacının 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ilişkin olarak “…” markalı kuru maya emtialarının ihracaatına ilişkin konşimento belgeleri ibraz ettiği, ihracaatını yaptığı bu mayaların tarihsiz ürün görsellerine yer verdiği, yine dava aşamasında da davacı tarafın “…” markalı kuru maya emtialarının ihracaatına ilişkin olarak 2017, 2018, 2019 ve 2020 yıllarına ilişkin konşimento belgeleri ibraz ettiği, YİDK kararının iptali istemi bakımından dava konusu marka başvuru tarihi olan 20/08/2019 tarihinden önceki son 5 yıllık dönem, markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından SMK m.25/7 hükmü uyarınca dava tarihi olan 13/08/2020 tarihinden önceki son 5 yıllık dönem nazara alındığında, ibraz edilen konşimento evrakından anlaşılacağı üzere davacı tarafın “…” esas unsurlu gerek 2000/10562 sayılı, gerekse 88/102775 sayılı markası kapsamında tescilli olarak yer alan “kuru mayalar” emtiaları bakımından kullanım külfetini yerine getirdiği, davacının bu markalı emtialarla sembolik ticari faaliyetin ötesine geçecek şekilde ihracaat faaliyetinde bulunduğu, bu faaliyetin de SMK m.9/2-b hükmü uyarınca markaların Türkiye’de kullanım külfetini karşılayacağı, bilirkişi heyetinin kullanım def’i değerlendirmesine yönelik aksi yöndeki kanaatine iştirak edilmediği, dava konusu edilen markanın kapsamına alınmak istenen emtialardan sadece “mayalar”ın davacının markalarının kapsamında birebir yer aldığı,“mayalar” açısından emtia ayniyetinin gerçekleştiği,“Kabartma tozları” emtiasının davacının tescilli emtiaları (çeşitli tür mayalar) ile aynı tür olduğu, davalının markasının tescil edilmek istendiği “Her türlü un, irmikler, nişastalar.” emtiaları açısından da, davacının markalarının tescilli olduğu “maya” emtiasının, “düşük seviyede benzer” emtialar olduğu , dava konusu 2019/77953 sayılı marka kapsamında yer alan “Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar.” emtiaları ile davacıya ait itiraza mesnet 2000/10562 ve 88/102775 sayılı markaların tescil kapsamında bulunan ve kullanım külfeti yerine getirilen “Kuru maya” emtiaları arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca emtia benzerliği şartının gerçekleştiği ancak markalar arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunmadığı, markalarda müşterek olarak bulunan “…” ve “…” ibarelerinin ortaklığı dışında, markaların genel görünümleri itibariyle bir benzerlikten bahsetmenin mümkün olmadığı, “…/…” ibarelerinin hemen ve ilk bakışta kavramsal olarak ayırt edici niteliği bulunmayan “Uzun, büyük” gibi anlamsal karşılıklar ile Türkçe’de de yaygın olarak kullanılan “…” kelimesinin kısaltılmışı olarak ortalama tüketicinin zihninde yer edeceği, bu nedenle markalarda yer alan “-…” ve “-…” eklerine markasal ayırt edici etki atfedeceği, “…/…” ibarelerinin ayırt edici etkilerinin bulunmadığı/çok düşük olduğu, dava konusu markada “…” kelimesine eklemlenen “-…” hecesi ile birlikte bir bütün olarak “…” ibaresinin, davacıya ait “…/…” markalarından farklılaştığı, dolayısıyla markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi oluşmayacağı, yeterli delil bulunmadığından SMK m.6/4 ve m.6/5 hükmü koşullarının gerçekleşmediği, somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasının yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili şirketin markasını 2017 tarihinden beri yoğun bir şekilde kullandığını, müvekkilinin “…, …” markaları ile davalı yana ait “…” markasının aynı sınıflarda tescilli ve ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğunu, dava konusu markanın yer aldığı 30.sınıftaki ürünlerin, müvekkili markalarının tescilli olduğu mal/hizmetler ile aynı/benzer ve ilintili nitelikte olduğunu, yerel mahkemenin müvekkili şırkete ait markanın tanınmış olmadığına ilişkin tespitlerinin hatalı olduğunu, müvekkili şirkete ait markalar 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca tanınmış olduğundan, dava konusu markanın tüm sınıflar açısından hükümsüzlüğünün gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka (marka ile ilgili kurum kararlarının iptali) ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı tarafın “…” ve “…” markaları ile dava konusu “…” markasında ortak olarak bulunan “…/…” ibarelerinin Türkçe’de “uzun, büyük” anlamlarına
geldiği, Türk Dil Kurumu sözlüğünde “…” olarak yer
aldığı ve günlük konuşma dilinde yaygın olarak bilindiği, ayırt ediciliğinin zayıf bulunduğu, davacının da …/… ibaresinin zayıf ayırt ediciliğini öngörmesinin ve aynı ibarenin başka sözcüklerin ilavesiyle farklı kişilerce marka olarak kullanılmasına katlanmasının gerektiği, somut uyuşmazlıkta başvuruda yer alan diğer ibare, şekil ve renk unsurları ile davacı markalarından ayırt ediciliğin sağlandığı, tarafların markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas tehlikesinin söz konusu olmadığı, bu nedenle SMK’nın 6/5. maddesinde düzenlenen tanınmışlığın tartışılmasına gerek bulunmadığı, dava konusu marka başvurusunun SMK’nın 6/9. Maddesi kapsamında kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı, bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip