Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1452
KARAR NO : 2023/1399
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/06/2021
NUMARASI : 2020/165 E. – 2021/275 K.
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI
DAVANIN KONUSU : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/06/2021 tarih ve 2020/165 E. – 2021/275 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı/ davacı/davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin dünyanın en büyük havalimanlarından olan İstanbul Havalimanı’nın inşaatını yapmak ve 25 yıl boyunca işletmek üzere kurulan bir şirket olduğunu, davalının 03.07.2019 tarihinde diğer davalı … nezdinde 2019/63296 kod numarası ile “…” ibareli markanın 41. sınıfta yer alan hizmetlerde kullanılmak üzere tescil başvurusunda bulunduğunu, başvuruya davacının “…” ibareli markaları ile karıştırılma ihtimali ve ticaret unvanının esas unsuru olduğu gerekçesi ile yapılan itirazlarının davalı kurum tarafından nihai olarak reddedildiğini, davacı şirketin sadece Türkiye’de değil, dünya üzerinde de pek çok yerde tescil edildiğini, “…” markasının özgün türetilmiş bir marka olduğunu ve “…” ibaresinin davalının markasında aynen yer aldığını, bunun müvekkili şirket adına tescilli markaların seri markaları arasında yer aldığı izlenimini yaratabileceğini, müvekkili şirketin “…” markasının tanınmış marka olduğunu, davalıya ait “…” markasının “…” esas unsurlu markalarının ayırt edici karakterini zedeleyeceğini, haksız yarar sağlayabileceğini, davalı kurumun kararının bu yönüyle hukuka aykırı olduğu ve iptalinin gerektiğini, dava konusu markanın müvekkili şirketin ticaret unvanı ile iltibas oluşturduğunu, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, 2020-M-1582 sayılı YİDK kararının iptali ile davalı şirkete ait 2019/63296 sayılı “…” ibareli marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı… vekili, markalar iltibasa yol açabilecek düzeyde benzer olmadığından 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde belirtilen tanınmışlığa ilişkin koşulların gerçekleşmesinin mümkün olmadığını, dava konusu markanın davacı şirkete ait ticaret unvanını içermediğinden ticaret unvanı gerekçeli itirazın da reddinin hukuka uygun olduğunu, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, davaya cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu 2019/63296 sayılı “…” ibaresinin 41. sınıfta ilk olarak … isimli bir şahıs tarafından tescil başvurusunun yapıldığı, ilana karşı davacı yanın 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/4, 6/5 ve 6/6 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 2020-M-1582 sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, dava konusu markanın Gaziosmanpaşa 5. Noterliği’nin 06.05.2020 tarih 05435 Y. Numarası ile yapılan “Marka Devir Sözleşmesi” ile davalı “… …. Şti.” şirketine devredildiği ve markanın 07.07.2020 tarihinde tescil edildiği, devrin sicile kaydı için 25/06/2020 tarihinde davalı kuruma müracaat edildiği, dava konusu 2019/63296 sayılı markaya ilişkin devir işleminin 29/07/2020 tarihinde, yani dava tarihinden sonra, 466 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayınlandığı, dava konusu markanın devri dava tarihinden sonra ilan edildiğinden mahkemenin 11.01.2021 tarihli ara kararı ile HMK m.124/4 hükmü uyarınca davacı vekilinin taraf değişikliği istemi kabul edilerek, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen … ile dava konusu markanın devredildiği “… … Ltd. Şti.” arasında taraf değişikliği yapıldığı, dava konusu 2019/63296 sayılı marka başvuru kapsamında 41. sınıfta yer alan hizmetler ile davacıya ait itiraza mesnet 2016/64409, 2018/99344, 2019/33790, 2019/33788, 2019/24213, 2019/24212, 2019/24211, 2019/24206, 2019/24204, 2019/24202, 2019/24199, 2019/24193, 2019/24188, 2019/22998, 2019/22995, 2019/22992, 2019/22988, 2019/22987, 2019/22986, 2019/22983, 2019/22980, 2019/22978, 2019/22960, 2019/22511 sayılı markaların 41. sınıfa giren hizmetler yönünden birebir aynı olduğu, ancak davacı markalarında esas unsur olarak bulunan “…” kelimesi ile dava konusu “…” kelimesi arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunmadığı, davacı şirketin “…” ibaresini ve ilave unsurları ihtiva eden markalarının tanınmış olduğu yolunda dosyada yeterli belge ve delile rastlanmadığı, ayrıca, davacı markaları ile dava konusu markanın genel görünümleri itibariyle aralarında bağlantı kurulacak şekilde birbirine benzemedikleri tespit edildiğinden, SMK m.6/4 ve m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, davacıya ait ticaret unvanının ayırt edici ekini “…” ibaresinin oluşturduğu, bu ibare ile dava konusu “…” ibaresinin görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları anlaşıldığından, SMK m.6/6 hükmü koşulunun somut olayda oluşmadığı, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili şirketin “…” markasının, şirket tarafından türetilmiş, hiçbir anlamı olmayan, bizatihi müvekkili şirketi işaret eden ve ayırt ediciliği çok yüksek bir kelime olduğunu, davaya konu “…” markasında ise “…” ibaresi esas unsur olarak kullanıldığını ve başına sadece post ibaresi getirilerek bir marka oluşturulduğunu, ancak öyle ki bu marka başvurusunda “…” unsuru dışında dikkat çekici hiçbir unsur bulunmadığını, bu sebeple tüketici nezdinde anılan markaların karıştırılacağını, nitekim markaların hitap ettiği tüketici kesiminin dikkat düzeyi düşük bir grup olduğunu, müvekkili şirketin tanınmış markası “…” ile “…” markasını karıştıracaklarını, müvekkili şirketin “…” markasının Türkiye’de yüksek tirajlı gazetelerde sıkça haberlere konu olduğunu ve BBC gibi uluslararası kanallarda da haberlere konu olduğunu, müvekkili şirket tarafından İstanbul Havalimanı’nda yer alan kullanımın dahi “…” ibaresinin tanınmışlığı için yeterli boyutta olduğunu, müvekkili şirketin bizatihi ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin davaya konu markada yer almasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE :Dava, marka ile ilgili YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenim dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, bir bütün olarak dava konusu başvurunun, davacı markalarında yer almayan ve başvuru markasının başında konumlanan “…” ibaresiyle davacı markalarından yeterince farklılaştığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, davacı markalarının tanınmış olmalarının tescil engeli oluşturmayacağı, SMK’nın 6/6. Maddesine dayanan iddiaların ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/11/2023
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…