Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1449 E. 2023/1336 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1449 – 2023/1336
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1449
KARAR NO : 2023/1336
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2021
NUMARASI : 2020/492 E. – 2021/478 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 25/06/2021 tarih ve 2020/492 Esas – 2021/478 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili tarafından Şırnak Devlet Hastanesi’ne gönderilmek üzere 8 adet bilgisayar monitörünün 19.08.2019 tarihinde davalı kargo şirketine teslim edildiğini, gönderilerin alıcı hastaneye teslim edileceği sırada kutulardan birinde hasar tespit edildiğini, bu durumun derhal tutanak altına alındığını, ürün ambalajının dış yüzeyinde delikler olduğunun görüldüğünü, davalı kargo şirketi yetkililerinin önünde kutu açılarak içinde bulunan monitörün de hasarlı olduğunun tespit edildiğini, dava konusu hasarlı monitörün hastane tarafından teslim alınmadan, davalı kargo şirket yetkilisi ve hastane yetkililerinin imzalarıyla oluşturulan tutanak ile birlikte müvekkiline iade edildiğini, davalı kargo şirketinden zararın tazmininin talep olunduğunu, ancak davalı tarafça müvekkili zararının karışlanmadığını, arabuluculuk görüşmelerinin de sonuçsuz kaldığını, davalı Şirketin, kendi kusuru ile meydana gelen zarardan sorumlu bulunduğunu ileri sürerek, 10.932 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davaya bakma yetkisinin İstanbul mahkemelerine ait olduğunu, 19.08.2019 tarihinde teslim alınan kargodan, bir adet monitörün hasarlı olması nedeniyle tutanak tutulduğunu, hasarın yetersiz ambalajlamadan kaynaklanması halinde taşıyıcının sorumlu olmayacağını, hasarın taşıma esnasında meydana gelmediğini, müvekkili taşıyıcının kanunen belirlenen limitle sınırlı olarak sorumlu olduğunu, ürün bedeli içerisindeki KDV tutarının müvekkilinden istenemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı tarafından Şırnak Devlet Hastanesi’ne gönderilmek üzere 8 adet bilgisayar monitörünün 19.08.2019 tarihinde davalı kargo şirketine teslim edildiği, bu şekilde taşıma ilişkisinin kurulduğu, monitörlerin gönderilene teslimi sırasında bir adet monitörün ambalajının yıprandığının, kutu üzerinde 2 adet delik açıldığının ve monitörün kırılmış olduğunun tespit edildiği, bu durumun tutanak altına alındığı, taşıyıcı davalı firmanın, alıcıya teslim etmek üzere teslim aldığı eşyayı zarara uğratmadan kararlaştırılan teslim yerine ulaştırmak zorunda olduğu, teslim alınma aşamasından teslim edilme yerine kadar geçen sürede eşyanın zarar görmesi durumunda zarardan taşıyıcının sorumlu bulunduğu, davaya konu olayda, tutanaklar ve fotoğraflar ile olayın gelişimi dikkate alındığında, davalı taşıyıcı çalışanlarının, taşınan eşyanın özelliğine uygun taşıma işlemi yapmadığından eşyanın hasarlandığı sonucuna varıldığı, ayrıca ürünün özelliğine göre paketlemenin/ambalajlamanın yeterli olup olmadığının, davalı taşıyıcı firma çalışanlarınca yapılması gerekmekte olup, aksine kayıt ve tespit bulunmadığı, taşıyıcı firma çalışanları, eşyanın özelliğine göre yükleme, istifleme, taşıma, indirme yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirmediğinden davalının sorumluluğunun kısıtlanması hakkını kaybettiği, meydana gelen zararın tamamından sorumlu olduğu, bu kapsamda davacının net zararının 10.106,56 TL olduğu, davacı tarafça, monitörün hasarlanması nedeniyle dava dışı alıcı kurumun siparişi iptal ettiğinin ve bu sebeple kar kaybına uğradığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 10.106,56 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, taşıma hukukunda kaynaklanan davalar ve taleplerin 1 yıllık zaman aşımına tabi olması nedeni ile davacı tarafın 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açmış olduğu davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, kargonun geldiği şube olan müvekkil şirketin Şırnak şubesinde tutulan tutanakta, dava konusu kargonun dış taşıma paketinin hasarsız olduğunun belirtildiğini, alıcı Şırnak Devlet Hastanesinin istemi üzerine paketin açılması sonucu televizyonun köşe ekranının kırık olduğunun belirlendiğini, davacı gönderen tarafından yapılan ambalajlamanın yetersiz olduğunu, koli içerisinde ekranı koruyan köpük olmadığını, buna göre hasarın taşıma kaynaklı bulunmadığı kanaatine varıldığını, davacının yaptığı yetersiz ambalaj ve TTK’nun 862. maddesine aykırı olarak verdiği kargo nedeni ile müvekkilinin bir sorumluluğunun bulunmadığını, TTK’nun açık hükmüne göre ambalajlamanın gönderenin sorumluluğunda olduğunu, mahkemenin, müvekkilinin sınırlı sorumluluktan faydalanamayacağına ilişkin gerekçesinin de yerinde bulunmadığını, TTK’nun 882. maddesi gereğince müvekkili taşıyıcının sınırlı olarak sorumlu bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, taşıma sözleşmesine aykırılık iddiasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 875/1. maddesi uyarınca taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın ziyaından, hasarından veya teslimdeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. Şayet ziya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, bu durumda taşıyıcı sorumluluktan kurtulacaktır. Yine aynı Kanun’un 878. maddesinde düzenlenen koşullar nedeniyle ziya, hasar ya da gecikme meydana gelmişse taşıyıcının sorumluluğuna gidilemeyecektir.
Somut olayda, davacının göndericisi olduğu ve davalı tarafından taşınan bilgisayar monitörlerinden biri, hasarlı olması nedeniyle alıcısı tarafından teslim alınmamıştır. Bu durumda, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde meydana gelen zararlardan taşıyıcı sorumlu bulunduğundan, meydana gelen zarardan davalı sorumludur. Her ne kadar davalı tarafça, hasarın ambalajlama yetersizliğinden kaynaklandığı savunulmuş ise de dosyada mevcut kök ve ek bilirkişi raporundan, ambalaj eksikliğinin ya da yetersizliğinin bulunmadığı, diğer deyişle davaya konu hasarın ambalaj eksikliğinden ya da yetersizliğinden kaynaklanmadığı anlaşıldığından, davalının anılan savunmasına itibar edilmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı taşıyıcının meydana gelen zarardan sorumlu olduğu kabul edildikten sonra davacının, davalıdan talep edebileceği gerçek zararının tespiti gereklidir. Bu hususta alınan bilirkişi raporu denetime ve hüküm kurmaya elverişli olup, buna göre davacının 10.106,56 TL net zararı bulunmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 882. maddesi uyarınca taşıyıcının sorumluluğu sınırlı olup, aynı Kanunun 886. maddesinde ise zarara kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcının, sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağı düzenlenmiştir. Kanun’un 886. maddesinde düzenlenen kast, hukuka aykırı bir sonucun elde edilmesi için bilerek, isteyerek yapılan hareketi ifade etmekte olup taşıyıcının kasten zarara neden olması halinde sınırlı sorumluluktan faydalanamayacağı açıktır. Maddede geçen pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiil veya ihmalden neyin anlaşılması gerektiği ise açık değildir. Bilindiği üzere pervasız sözcüğü, çekinmeden, sakınmadan, korkmadan anlamlarına gelmektedir. Kanun’un gerekçesinde de bu ibarenin kasta eşit kusuru ifade ettiği açıklanmıştır. TTK’nın 886. maddesine kaynak teşkil eden CMR Konvansiyonu’nun 29. maddesinde de yer alan kasta eş değer kusur ifadesinden dolaylı kastın anlaşılması gerektiği yönünde görüşler bulunmaktadır (Doç.Dr.Hakan Karan, CMR Şerhi, Ankara,2011, s:735 vd.). Buna karşılık Özel Daire, CMR’nin 29. maddesinde yer alan kasta eş değer kusur ifadesinin, 6762 sayılı TTK’nın 786. maddesinde geçen ağır kusur ve hile kavramlarını en yakın olarak karşılamakta olduğunun kabulü gerektiği görüşündedir(11.HD. 14.06.2012 tarih, 2011/3636 E.,2012/10599K). Özel Daire, 6102 sayılı TTK yürürlüğe girdikten sonra verilen bir başka kararda da aynı uygulamayı sürdürmüş ve taşıyıcının ağır kusurlu olması halinde TTK’nın 886. maddesinde düzenlenen sınırlı sorumluluktan yararlanamayacağı açıklanmıştır (01.10.2014 tarih, 2014/7269-15022 E.K.). Tüm bu açıklamalar çerçevesinde Dairemizce, taşıyıcının, davranışı sonucunda zararın meydana gelmesi ihtimalini öngörebilecek durumda olmasına rağmen yine de sakınmadan, çekinmeden böyle bir davranışta bulunması halinde TTK’nın 886. maddesi uyarınca sınırlı sorumluluktan faydalanamayacağı kanaatine varılmıştır.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; hasar, toplam 8 adet monitörden bir adetinin, ambalajının delinmesi ve ambalajda olan delik hizasında olmayan sol alt köşesinin kırılması şeklinde meydana gelmiştir. İspat yükü üzerinde bulunan davacı yanca, davalının kasten veya pervasızca bir davranışla zarara sebebiyet verdiği ispat edilememiştir. Sırf, eşyanın hasara uğraması ya da ambalajın delinmesi de, davalının sınırlı sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. O halde, davalının sorumluluğunun, TTK’nın 882. maddesi uyarınca sınırlı bulunduğu, TTK’nın 886. maddesi kapsamında davalının kasten veya pervasızca davrandığının da ispat edilemediği gözetilerek, tazminat hesabının anılan Kanun’un 882. maddesi uyarınca yapılması gerekmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01.07.2020 tarih, 2020/12-3403 E.K. sayılı ilamı da bu yöndedir.
TTK’nın 882. maddesi uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8.33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır. Maddenin son fıkrasına göre Özel Çekme Hakkı, eşyanın taşıma amacıyla taşıyıcıya teslim edildiği tarihteki değerine göre Türk Lirasına çevrilecektir. Eşyanın teslim tarihi 19.08.2019 olup, bu tarihte Özel Çekme Hakkı’nın Türk Lirası değeri 7.6602 TL’dir. Eşyanın ağırlığı da 9,6 kg olduğundan, buna göre davalının sorumluluğu 8.33*9,6*7.6602=612,57 TL ile sınırlı bulunmaktadır. Nitekim dosyada mevcut bilirkişi raporunda da, davalının sınırlı sorumlu olduğu miktarın, yukarıda belirtilen miktar olduğu açıklanmıştır. Buna göre ilk derece mahkemesince toplam 612,57 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalının sınırlı sorumluluktan faydalanamayacağı kabul edilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Her ne kadar davalı tarafça istinaf dilekçesinde, davaya konu talebin bir yıllık zaman aşımı süresine tabi bulunduğu ve dava tarihi itibariyle bu sürenin geçtiği ileri sürülmüş ise de yargılama sırasında süresi içinde zaman aşımı savunmasında bulunulmadığından, istinaf aşamasında ileri sürülen zaman aşımı savunmasına itibar edilmemiştir.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/06/2021 gün ve 2020/492 Esas – 2021/478 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile 612,57 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya dair istemin REDDİNE,
4-Harçlar kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 186,70 TL’nin düşümü ile kalan 83,15‬ TL bakiye karar harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Kabul edilen tazminat yönünden, davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte olan Avukatlık Asgari Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi uyarınca 612,57 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Reddedilen maddi tazminat yönünden davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/3 maddesi uyarınca 612,57 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinin yargılaması sırasında yapılan 68,00 TL tebligat ve posta masrafı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.068,00 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan takdiren 59,81 TL’sine 54,40 TL başvurma harcı, 186,70 TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan 300,91 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinin yargılaması sırasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 32,5‬0 TL posta gideri, 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 194,60 TL olarak kullanılan yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 183,70 TL’sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
11-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar anlaşamadıklarından, Arabuluculuk Yönetmeliği 26/2 maddesi uyarınca Bakanlık bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, red ve kabul oranına göre hesaplanan 73,92 TL’nin davalı taraftan, 1.246,08 TL’nin davacı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
12-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
14-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2023 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.