Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1446 E. 2022/727 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/01/2021
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 25/01/2021 tarih ve 2015/735 E. – 2021/58 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin inşaat ve iş makinaları sektöründe ticari faaliyetlerine devam ettiğini, distribütörlüğünü yaptığı sektörün en önemli firmalarının aniden 2014 yılının başında müvekkili ile aralarındaki distribütörlük anlaşmalarını sona erdirdiklerine ilişkin ihtarnameler gönderdiğini, müvekkili firmanın tüm eski çalışanlarının aynı görev ve pozisyonlarda davalı tarafta işe başladığını, … bölgelerinde davalı tarafça haksız rekabet eylemlerinin yürütüldüğünü ileri sürerek, davalıların haksız rekabet eylemleri neticesinde müvekkili firmanın uğradığı maddi zarar ve mahrum kalınan karın tespitine, tespit edilen zararın ve 1.000,00 TL manevi tazminatın, haksız fiilin başladığı 30.08.2014 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsiline, hüküm özetinin ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacı şirketin mali ve fınansal açıdan durumunun son yıllarda hızla düşüş gösterdiğini, bu kötüye gidişin davalının sebebiyet veremeyeceği kadar büyük ölçekte olduğunu, davacının küçülme yolunda işçi ve personel azaltımı yoluna gittiğini, birçok çalışanın iş akdinin “yurtdışı markalarında yaşanan azalma sebep gösterilerek” feshedildiğini, davacı şirketin kendinden kaynaklı sebeplerle distribütörlükleri ile ilgili faaliyet alanını kaybettiğini, gelinen noktada distribütörlüklerin sona erdirilmesinin, davacı şirketin kendi yönetim politikalarının ve yanlış stratejilerinin, şirketin içinde bulunduğu grubun mali açıdan geldiği noktanın, ticari yaşamda oluşturduğu güven kaybının bir sonucu olduğunu, davalının eylem ve işlemleri arasında kurulmak istenen illiyet bağının, suni bir bağ olmaktan öteye gidemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, 19.10.2004 tarihli sözleşmenin rekabet yasağına ilişkin 4/d maddesinde, yer konusunda bir sınırlandırma olmadığından, rekabet yasağına ilişkin bu düzenlemenin geçerli kabul edilemeyeceği, bu sebeple davacı yanın cezai şart talebinin yerinde olmadığı, dosya içeriğinde yer alan bilgi ve belgelerden haksız rekabet oluştuğuna dair bir tespitin yapılamayacağı ve zarar miktarının tespit edilemeyeceği, davacı tarafın dava dilekçesinde belirtmiş olduğu, 15 işçinin 8’inin davalı taraf bünyesinde çalışmaya başladığı, anılan çalışanların istifasında davalı tarafın rol aldığı iddiasına ilişkin bir bilgi veya belgeye rastlanılmadığı, toplamda 60 personelin davacı şirketten istifa ettiği, söz konusu istifa tarihlerinin 2014 yılının 5-11. ayları arasında gerçekleştiği, davacı tarafın anılan distribütörlük sözleşmelerinin (sumitomo, amman, hyster..) çalışanların istifasından önce sona erdiği, dosyaya sunulan davaların davacı ile dava dışı işçiler arasında imzalanan sözleşme kapsamındaki rekabet etmeme yasağı hükümlerinden kaynaklandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili ile davalı tarafa geçiş yapan personellere ilişkin dava dosyalarında dahi mizan karşılaştırması yapılarak, müvekkili firma müşterilerinin davalı firma ile çalışmaya başladığının tespit edildiğini, müvekkili firmadan ayrılarak davalı firmaya geçiş yapan personellerin iş konumları da dikkate alındığında, müşteri portföyü ve bilgilerini haiz olmaları sebebi ile müvekkili firma müşterilerinin davalı firmaya geçişi arasında illiyet bağının kurulduğunu ve davanın kabulüne karar verilip, istinaf itirazlarının reddedildiğini, müvekkilince sunulan somut verilere dayalı deliller incelenmeksizin, eksik inceleme yapılarak rapor tanzim edildiğini ve ilk derece mahkemesince de işbu raporun hükme elverişli olduğuna dair hüküm oluşturulduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, haksız rekabetten kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve her ne kadar davacı şirkette çalışan işçilerden 8 kişinin davalı …. Şti.’nde işe başladığı davalı tarafın da kabulünde ve bunlardan …. aleyhine açılan rekabet yasağı sözleşmesine aykırılığa dayalı davalar kabul edilip kesinleşmiş ise de, anılan davaların TBK.’nın 444, 445/2. maddelerine dayalı cezai şartın tahsili istemine ilişkin olduğu, bu türden davalarda davacı şirketin zarara uğraması gerekmeyip, sözleşmeye aykırılığın ve zarar tehlikesinin varlığının ispatının yeterli bulunduğu, anılan işçilerin tamamının kısa bir süre sonra da dava dışı … A.Ş.’ne geçtiği, işbu davada haksız rekabet fiilinde bulunulduğunun kabul edilebilmesi için, anılan işçilerin davacıdan istifalarında davalı şirketlerin rol aldığının kanıtlanmasının gerektiği, dosya kapsamında bu yönde hiçbir delilin bulunmadığı, dolayısıyla davacının çalışanları aleyhine açılan rekabet yasağına aykırılık davalarında verilen kararların, işbu davada davalı şirketler aleyhine sonuç doğurmasının mümkün olmadığı, yine aynı nedenle davalıların hiçbir surtle taraf olmadığı, dava dışı … A.Ş. ile … aleyhine açılan ve … 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/628 E. sayılı dosyası üzerinden görülen haksız rekabet davasının veya dava dışı çalışanlar hakkında … C.Başsavcılığınca verilen 06.12.2019 tarih ve 2017/87069 Soruşturma no’lu 2019/122830 K. no’lu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kesinleşmesinin beklenmesine gerek bulunmadığı, esasen işbu davanın temelinin davalı …. Şti.’nin dava dışı … A.Ş.’nin bayisi olduğu ve anılan şirketle birlikte hareket ederek davacıyı zarara uğrattığı iddiasına dayandığı, ancak dosya kapsamında davalının şube çalışanı …. internette yaptığı bir açıklamanın dışında, bu yönde başkaca hiçbir delilin bulunmadığı, buna karşılık davalılar vekilince de anılan kişinin müvekkili adına açıklama yapmaya yetkili olmadığının bildirildiği, kaldı ki aynı sektörde iş yapan şirketlerin birbirleri ile zaman zaman ilişkide bulunmalarının tabii bir durum olup, davalı şirketlerin dava dışı … A.Ş. ile distribütörlük ilişkisinin olduğunun veya organik bir bağ içinde bulunduğunun kanıtlanamadığı, kaldı ki davacının da gerek davalı …. Şti. gerekse dava dışı … A.Ş. ile zaman zaman yüksek bedelli ticaret yaptığının savunulduğu, yine her ne kadar davacı vekilince mahkemece mizan karşılaştırmasının yapılmadığı savunulmuşsa da, mahkemece görüşüne başvurulan 03.09.2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda, tüm tarafların ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle davalı tarafın haksız rekabet teşkil edecek bir fiilinin tespit edilemediğinin bildirildiği, yine davacı vekilince sektörün en önemli firmalarının aniden 2014 yılının başında müvekkili ile aralarındaki distribütörlük anlaşmalarını sona erdirdikleri, bundan da davalıların sorumlu bulunduğu ileri sürülmüşse de, dosyaya sunulan TMSF’nin 01.06.2017 tarihli yazısında, davacının … … +una dahil borçlu şirketlerden olması nedeniyle tüm mal, hak ve alacaklarının üzerine, 2013 yılında ihtiyati haciz konulduğunun, sonradan zorunlu ödemelerin yerine getirilmesini teminen ihtiyati haczin kısmen kaldırıldığının, kalan kısım üzerinde ise haciz uygulamasının devam ettiğinin bildirildiği, sonuçta mahkemece davalıların haksız rekabet teşkil eden fillerinin bulunduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 187,86-TL harçtan mahsubu ile bakiye 107,16-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2022

….