Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1442 E. 2023/1398 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1442 – 2023/1398
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1442
KARAR NO : 2023/1398
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/06/2021
NUMARASI : 2020/194 E. – 2021/193 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Marka 2020-M-3255 sayılı YİDK Kararı İptali- Sicilden Terkin

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/06/2021 tarih ve 2020/194 E. – 2021/193 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davacının “…” markasını ilk defa 1995 yılında tescil ettirdiğini, “…” ibareli yüzey temizleyicilerinin, cilaların, deterjanların, yumuşatıcıların, ıslak mendillerin ve havlu ürünlerinin kalite ve güvenilirlikleriyle tüketiciler nezdinde tanınmışlık kazandığını, davacının “…” ibareli seri markalarının bulunduğunu, dava konusu edilen 2019/42118 sayılı “Şekil+… …” ibareli markanın davacının seri markalarının arasına sızmak suretiyle bu seri markaların çekici gücünden haksız bir yarar sağlama ihtimalinin yüksek olduğunu, davalının marka tescil başvurusunun kötü niyetli olduğunu ve davacının markasının tanınmışlığından haksız olarak yararlanılmak istenildiğini ileri sürerek, … YİDK’nın 20.04.2020 tarihli ve 2020-M-3255 sayılı kararının iptalini ve davalı firmanın 2019/42118 sayılı marka tescil başvurusunun reddini ve markanın sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, davalının 2006 yılından bu yana özellikle gemi kimyasalları, endüstriyel temizlik ve bakım kimyasalları üzerine hizmet veren ve ilgili sektörde tanınan bir firma olduğunu, davalının markasında geçen “…” ibaresinin İngilizce’de “uluslararası standartlarda iyi, yüksek kaliteli” anlamına geldiğini, karşılaştırılan markalarda ortak olan “…” ibaresinin “evrensel” kelimesinin İngilizce karşılığının kısaltılmış biçimi olduğunu ve böylesine geniş kapsamlı bir ibarenin yalnızca bir markaya/kişiye özgülenmesinin düşünülemeyeceğini, davalının tescil ettirmek istediği markanın genel görünümün itibariyle davacının tescilli “…”li markalarıyla hiç benzemediğini, taraf markalarında yer alan şekil unsurlarının da çok farklı olduğunu, her ne kadar karşılaştırılan markaların kapsamında aynı sınıflara giren emtialar bulunsa da, taraf markalarının hitap ettiği tüketici kitlesinin çok farklı olduğunu, taraf ürünlerinin karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının markalarından hiçbirinin 01. Sınıfa giren emtialar için tescilli olmadığını, dolayısıyla bu sınıfa giren emtialar açısından bir karıştırılma ihtimalinden söz edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının ” Şekil+… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı, dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiasının da kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı şirketin “… …” ibareli markası ile müvekkili şirketin uzun yıllardır seri marka oluşturmak suretiyle tescil ettirdiği “…” ibaresini haiz birçok markasının iltibas teşkil edecek derecede benzer olduğunu, davalı markasının esas unsurunun “…” ibaresi olup, “…” ibaresinin davalı markasına ayırt edicilik sağlamadığını, bu kapsamda markalara bütüncül açıdan yaklaşıldığında dahi müvekkili şirketin markası ile benzerlik gösterdiğini, müvekkil şirkete ait tescilli markanın “…” Türk Patent Enstitüsü ve WIPO tarafından tanınmış markaya dair getirilen bütün kriterleri sağladığını, ihtilaf konusu markanın müvekkili adına tescilli markalarla sınıfsal olarak da iltibas oluşturduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, marka hakkındaki 2020-M-3255 sayılı YİDK kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, her ne kadar taraf markalarında “…” ibaresinin ortak olarak yer almasından kaynaklı kısmi bir görsel benzerlik bulunmakta ise de, başvuru markasının esas unsurunun bir bütün olarak “…” ibaresi olduğu, zira başvuruda “…” ibaresinin öne çıkması ve algıyı üzerinde toplamasının söz konusu olmadığı ve ibarenin bir bütün olarak algılandığı, davaya konu markanın görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktığı izlenim itibariyle davacının itiraza mesnet markalarından yeterince farklılaştığı, başvuruyu gören tüketicilerin bunun davacı şirketin “…” esas unsurlu itiraza mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu derhal ve hiç düşünmeden algılayabileceği, bu hali ile taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, markalar benzer bulunmadığından tanınmışlığın somut uyuşmazlığa bir etkisinin görülmediği, kaldı ki YİDK sürecinde davacı tarafından SMK’nın 6/5.maddesi anlamında tanınmışlığın itiraz sebebi olarak ileri sürülmediği, eldeki davada davacı tarafından marka hükümsüzlüğü talebinde bulunulmadığı, davacının dava ve cevaba cevap dilekçelerindeki “tescilin reddi” isteminin YİDK iptaline ilişkin olduğu, hükümsüzlük talebini kapsamadığı, nitekim ön inceleme tutanağının da bu şekilde düzenlendiği, açıklanan nedenlerle mahkemece tanınmışlığın tartışılmamasının yerinde olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.