Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1441 E. 2023/1397 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1441 – 2023/1397
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1441
KARAR NO : 2023/1397
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2021
NUMARASI : 2020/7 E. – 2021/163 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Marka, YİDK Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/05/2021 Tarih ve 2020/7 Esas – 2021/163 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 99/000293, 99/000295, 99/000296, 2004/41535, 99/001458, 2014/44564, 2011/32520, 2009/42372, 2009/42373, 2011/32522, 2011/32521, 2014/46630, 2014/46615, 2014/46637, 2014/46608, 2010/60282, 2013/13864, 2012/06560, 2014/44579, 2014/44575, 2014/43688, 2014/43693, 2009/42374, 2013/13136, 2009/42371, 2010/46527, 99/011019 sayılı/başvuru numaralı ve “…+şekil” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki 2018/99950 başvuru sayılı “…+şekil” ibareli marka başvurusuna itirazlarının YİDK kararıyla nihai olarak reddedildiğini, davacının www…com.tr alan adının da benzer olduğunu, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraf markaların görsel olarak ayırt edilmeyecek kadar benzer bulunduğunu, başvurunun müvekkilinin seri markalarından birisi olarak algılanacağını, dava konusu başvurunun müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız fayda sağlayacağını, markaların ayırt edici karakterlerinin zedeleneceğini ve itibarlarına zarar verileceğini, davaya konu marka sahibinin müvekkilinin markalarından haberdar olmasına rağmen benzerini tescile konu etmesinin kötü niyetini gösterdiğini, ticaret unvanının da benzer olduğunu ileri sürerek, TPMK YİDK’in 2019-M-9456 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilin 1994 yılından beri faaliyette olduğunu, faaliyet alanlarının farklı olduğunu, 2006 yılından beri … ibareli markasının bulunduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili, alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından davalının “…+şekil ” ibareli marka başvurusu ile davacının ” … …” unsurlu bazı tescilli markaları arasında mallar aynı olsa da biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle ve özellikle de markaların bütünselliği ilkesi kapsamında görsel , sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, … ibaresinin markasal olarak güçlü ayırt ediciliği olmayan zayıf bir ibare olduğu, ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının “…+şekil ” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulunun da oluşmadığı, davacı tarafın “…+şekil ” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/6 maddesi anlamında ticaret unvanı dahil diğer fikri ve sınai mülkiyet hak iddiasının kanıtlanmadığı, dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığının ispat olunamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yerel mahkeme kararının aksine davaya konu “…” ibareli marka ile müvekkili şirkete ait …/… ibareli seri markalar arasında 6769 sayılı smk’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik olduğunu, başvuru konusu markanın da müvekkili şirket markalarının da telaffuzuna “…” ibaresi ile başlamasının, taraf markalarının “…” ibaresi ardından yapılan eklemeler ile oluşturulmuş olmaları karşısında işitsel açıdan benzerlik bulunduğunu, “…” markası bu haliyle, orta düzeydeki bir tüketici bakımından en azından aynı ve/veya kardeş ve/veya birbiri ile bağlantılı işletmelere ait olduğu kanaatini bıraktığını, söz konusu bu işaretler arasında iltibas bulunduğunu, müvekkili şirketin …/… ibareli seri markalarının yoğun kullanım sonucunda tüketici nezdinde ayırt edici nitelik kazanan tanınmış markalar olduğunu, müvekkiline ait markanın bilinirliğinden yararlanmak amacı ile bu ibarenin tescil edilmek istendiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka, YİDK kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı şirketin, “…+şekil” ibaresinin marka olarak tescili için davalı Kuruma başvurduğu, başvuru kapsamında 7. Ve 11. sınıf mal ve hizmetlerin yer aldığı, davacı Şirketin “…” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak iltibas, gerçek hak sahipliği, tanınmışlık ve kötü niyet iddiasıyla başvuruya itiraz ettiği, davacı itirazının YİDK’in 2019-M-9456 sayılı kararıyla nihai olarak reddedildiği, anılan kararın davacı tarafa 07/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, işbu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 04/01/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince taraf markaları arasında iltibas koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olup, davacının istinaf itirazları gözetildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlık taraf markaları arasında, dava konusu olan 7 ve 11. sınıf mallar yönünden, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluşup oluşmadığı, aynı Kanun’un 6/5 maddesi uyarınca başvurunun tescili engeli bulunup bulunmadığı ve dava konusu başvurunun kötü niyetli olup olmadığı noktasındadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya bakıldığında, dava konusu başvuru kapsamında 7. ve11. sınıf mallar yer almaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere, uyuşmazlık konusu anılan mallar davacının itirazına mesnet markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle aynı ve benzer olduğundan, taraf markaları arasında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği kanaatine varılmıştır.
Tarafların marka işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru “…+şekil” ibaresinden oluşmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun benzer bir uyuşmazlığa ilişkin 15.12.2022 tarih ve 2021/11-929 E., 2022/1749 K. Sayılı kararında; “… dava konusu markadaki “… …+Şekil” ibaresinde öne çıkan unsurun “…” ibaresi olması sebebiyle anılan markadaki esas unsurun “…” ibaresi olduğu, markadaki diğer ibarelerin yardımcı unsur niteliğinde bulundukları, davacıya ait itiraza mesnet “…” ve “…” esas unsurlu markalar ile davalı şirkete ait “… …+Şekil” ibareli marka arasında, esas unsurlar nazara alınarak yapılan karşılaştırmada, görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzerliğin olduğu, dolayısıyla davacı markaları ile davalı Şirkete ait dava konusu markanın aynı mal veya hizmetlerde kullanılması durumunda o mal ve hizmetlerin aynı teşebbüsten ya da bağlı teşebbüsten geldiği yönünde iltibasa sebep olabileceğinin kabulünün zorunlu bulunduğu, bu itibarla davalı şirkete ait “… …+Şekil” ibareli marka ile davacıya ait “…” ve “…” esas unsurlu markalar arasında aynı mal ve hizmetlerde markanın köken gösterme fonksiyonu yönünden karıştırılma ihtimali olduğu…” belirtilmiştir. Buna göre, somut olayda da “…+şekil” markasında öne çıkan esas unsurun “…” ibaresi olduğu, markadaki diğer ibarelerin yardımcı unsur niteliğinde bulundukları, davacıya ait itiraza mesnet “…” ve “…” esas unsurlu markalar ile davalı şirkete ait “…+şekil” ibareli marka arasında, esas unsurlar nazara alınarak yapılan karşılaştırmada, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu kanaatine varıldığından, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında, uyuşmazlık konusu olan 7. ve 11. sınıf mallar yönünden, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, en azından ortalama tüketicilerce markaların ilişkilendirileceği ya da başvurunun davacı Şirketin seri markalarından biri olarak algılanacağı kabul edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Diğer taraftan davacı vekili, somut olay bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/5 ve 6/6. maddesindeki koşulların oluştuğunu ileri sürmüşse de, uyuşmazlık konusu olan tüm mal ve hizmetler bakımından taraf markalar arasında iltibas koşullarının oluştuğu kabul edildiğinden, Dairemizce davacının bu iddiaları yönünden inceleme yapılmasına gerek görülmediği gibi kötü niyet iddiası da ispatlanamamıştır.
Sonuç olarak; dava konusu “…+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markaları arasında, uyuşmazlık konusu olan 7 ve 11. sınıf mallar yönünden, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 24/05/2021 gün ve 2020/7 Esas – 2021/163 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile Türk Patent YİDK’nin 05/11/2019 tarih 2019-M-9456 sayılı kararının İPTALİNE,
Dava konusu 2018/ 99950 sayılı “…+şekil” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜ İLE SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile kalan 215,45‬-TL’nin davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 25.500,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı şirket ile davalı … alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 159,00-TL tebligat ve posta gideri ile istinaf aşamasında yapılan 71,80-TL tebligat ve posta ücreti, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 2.192,9‬0-TL yargılama giderine, 54,40-TL peşin harç, 54,40-TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 2.301,7‬0-TL’nin davalı şirket ile davalı … alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı şirket ile davalı … tarafından ilk derece mahkemesinin yargılaması sırasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.