Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1437
KARAR NO : 2023/1394
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2021
NUMARASI : 2020/115 E. – 2021/170 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Marka, YİDK Kararı İptali, Hükümsüzlük
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/05/2021 tarih ve 2020/115 E. – 2021/170 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkiline ait “…” markasının Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tanınmış marka olarak kabul edildiğini, meşhur ve maruf bir marka olduğunu, müvekkilinin “…” ibaresini ilk olarak 2000 yılında tescil ettirdiğini ve bu marka üzerinde yatırımlar yaparak markalarını da arttırdığını, müvekkilinin “…” ibareli markaları ile dava konusu 2019/25710 sayılı “… …” ibareli markanın hem ibareleri hem de hükümsüzlüğü talep edilen emtiaları karıştırılmaya yetecek derecede benzer olduğunu, müvekkilinin … markasının 29, 30, 32 ve 35. sınıfta tescilli olduğunu, davaya konu olan markanın 30 ve 35. sınıftaki mal ve hizmetlerinin müvekkilinin markasının tescil kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı olduğunu, davalı yanın tescil başvurusunun başından beri kötüniyetli olduğunu, TTK haksız rekabet hükümlerini ihlal ettiğini, “…” sözcüğünün müvekkili ile özdeşleştiğini, ayırt edici özellik kazanmış bir marka haline geldiğini, davalının bu tanınmışlıktan dolayı haksız kazanç sağlayacağını ileri sürerek, Türk Patent 2020-M915 sayılı YİDK kararının iptaline, 2019/25710 sayı ile tescil başvurusu yapılan “… …” ibareli markanın 30. sınıfın tamamı ile 35. Sınıfın 29.30 ve 32. sınıflarına ilişkin emtiaları yönünden iptaline, hükümsüz sayılmasına ve marka sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, taraf markalar arasında iltibas, benzerlik ve karıştırılması ihtimalinin bulunmadığını, davacının kötü niyet iddialarının gerçeği yansıtmadığını, soyut iddialardan ibaret olduğunu, iltibasın söz konusu olmadığını, müvekkilinin … … markası adı altında 243 adet ürün üretimi ve satışını yaptığını, ürünlerini bu ticaret unvanı adı altında pazarlayıp piyasaya sunduğunu, bu unvanın bir güvenirliliği ve kalitesinin olduğunu, ticaret unvanının da … … olduğunu, müvekkilinin sadece … … markalı ürünleri pazarlamadığını, tarafların ürünleri arasında ayırt edici özelliklerinin olduğunu, sektörlerinin farklı olduğunu, marka isimlerinin aynı olmadığını, ambalajlarının farklı olduğunu, belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının ” … … …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “… ” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı, davacı tarafın ” … … …” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliğinin kanıtlanmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulunun oluşmadığı, dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiasının ispat olunamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkeme tarafından kurulan kararda dava konusu marka
ibaresinin “… … …”
şeklinde olduğunun kabul edildiğini oysa marka marifeti ile hak sağlanmak
istenen ibarenin “… …” olduğunu, dava konusu marka ile müvekkili şirket markaları arasındaki sınıfsal benzerlik bulunması ve “…” markasının yüksek ayırt edici marka statüsünde olmasının iltibas ihtimalini artırıcı bir etki göstereceğini, dava konusu marka ibaresinin asli unsurunu “…” kelimesinin oluşturduğunu, dava konusu marka içerisinde yer alan “… …” ibaresinin davalı yanın ticaret unvanı statüsünde olup bahse konu ibarenin doğrudan spesifik bir ürün ve/veya hizmeti işaret etme özelliğinin söz konusu olmadığını, marka ibaresi içerisinde yer alan “… …” ibaresinin markanın tali unsuru olarak değerlendirilmesi ve iltibas incelemesinin dışında tutulması gerektiğinin, dava konusu marka ibaresi içerisinde yer alan “…” kelimesinin doğrudan marka adı altında satılan ürünü ve/veya hizmeti tanımlaması sebebiyle ilgili ibarenin markanın tali unsuru olarak değerlendirilmesi gerektiğini, işbu marka ile müvekkili şirketin “…” ibaresini haiz tescilli markaları aynı sınıflarda yer alan mal ve/veya hizmetleri kapsadığını, dava konusu “… … … …” markası ile müvekkili şirket markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, marka, YİDK kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, dava konusu “… …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira dava konusu başvurunun üstte eğik olarak “…” ibaresi ile sağ
tarafının altında oldukça küçük punto ile “…” ibaresi ve dalgalı şekil ile onun altında sol
tarafta “…” ibaresi ve altında daha büyük punto ile “
…” ibaresi, onun altında ise özel yazı ile “…” ibaresinden oluştuğu, bu hali ile dava konusu başvurunun asli unsurunun “…” olduğu, dava konusu başvuruda yer alan “…” kelimesinin öne çıkarılmadığı ve başvurudaki konumlandırma şekli ve yazım tarzı itibariyle tali unsur niteliğinde bulunduğu, ayrıca Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2022 tarihli, 2021/1685-2022/6319 E/K sayılı ilamında da belirtildiği üzere “…” ibaresinin sağlıklı, zinde, formda, uygun, vs. anlamlarına geldiği ve gıda maddeleri yönünden ayırt ediciliğinin düşük düzeyde olduğu, buna göre taraf markaları arasında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği uyuşmazlık konusu gıda malları yönünden tescili istenen dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/11/2023
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…