Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1436
KARAR NO : 2023/1393
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2020
NUMARASI : 2018/344 E. – 2020/335 K.
DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Marka, YİDK Kararının İptali, Hükümsüzlük
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/10/2020 tarih ve 2018/344 E. – 2020/335 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davacıya ait “…” markasının ilk olarak 1989 yılında … nezdinde 89/003771 sayısı ile tescil edildiğini, davacının adına tescilli … ibareli pek çok marka bulunduğunu, davalının 2017/51997 sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacının markası arasında iltibas tehlikesinin oluştuğunu, davacının markasının tanınmış marka olduğunu ve bu korumadan da yararlanması gerektiğini, dava konusu markaların ilişkin olduğu ürünlerin ilaç niteliğinde olmayan, tezgah ürünü olduğunu, dolayısı ile ortalama tüketicinin sıradan insanların yani son kullanıcının dikkate alınması gerektiğini, davalının davacının markasını ve ürün kutusunu birebir taklit ederek probiyotik ürünler ürettiğini ve pazarladığını, bu nedenle kötüniyetli tescil başvurusunda bulunulduğunun kabulü gerektiğini, her iki ürünün de aynı amaçlara hizmet eden, benzer ihtiyacı karşılayan, benzer fiyatlarla satılan gıda takviyesi olduğunu ve ikame edilmelerinin mümkün olduğunu ileri sürerek, davalı şirkete ait 2017/51997 sayılı marka başvurusuna davacı şirketlerin yaptığı itirazın reddine dair … YİDK’nin 20/06/2018 tarihli kararının iptali ile 2017/51997 sayılı marka başvurusunun tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, dava konusu kararın yerinde olduğunu, markalarda yer alan … ibaresinin “bağırsak, bağırsakla ilgili” anlamına geldiğini ve bu anlamı dahilinde tıp/ilaç sektöründe yaygın olarak kullanılan bir ön ek olduğunu, markaların … ibareleri ile farklılaştığını, davacının sürekli olarak davalının davacı şirket ürünlerini taklit ettiği yönünde beyanda bulunarak davalının itibarını zedelemeye çalıştığını, söz konusu ürünlerin bilinçli tüketici olan eczacılar tarafından verilmesi nedeni ile karıştırılmasının da mümkün olmadığını, reçetesiz alınan bir ürün olması bir yana söz konusu ürünlerde ara tüketicinin bilinçli tüketici olan eczacılar olması nedeniyle iddiaların asılsız olduğunu, dilekçe ekinde sunulan uzman görüşü çerçevesinde ürünlerin farklılaştığını ve ayırt edici nitelik kazandığını, iki ürünün ambalaj ve kutularının da farklı olduğunu, dava konusu kararın yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markası arasında görsel ,sesçil ve anlamsal olarak dava konusu emtialarla ilgili yönelik hedef tüketici kesimi tıp ve eczacılık sektöründe iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin, ilgili tüketici kesimi tarafından çekişme konusu ilaçların bağırsakla ilgili olarak kullanıldığına işaret eder biçimde algılanacağı, dolayısıyla “…” ibaresinin karşılaştırılan markalarda zayıf unsur durumunda olduğu, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı, SMK 6/4, 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulunun oluşmadığı, dava konusu marka açısından kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiasının ispat olunamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, “…” markasıyla yapılan arama motoru araştırmaları sonucunda yalnızca müvekkili …’ye ait “…” ürünlerine ulaşıldığını, davalı şirketin kendisine ait ürüne “…” adını vermesinin ve ürün kutularında bire bir taklit yolunu seçmesinin, müvekili şirkete ait ürünlere ve “…” markasına tecavüz ve haksız rekabet yarattığını, söz konusu ürünlerin ve ürün kutularının internet ortamında da karıştırılmaya başlandığını, karşılaştırma konusu markaların kullanıldığı ürünlerin ilaç niteliğinde olmayan, tezgah üstü ürünler olduğunu, her iki ürüne de doktar/eczacı vasıtasıyla değil, direkt olarak tüketici tarafından ulaşılabileceğini, davalı şirketin, müvekkiline ait “…” markasını ürün kutularında hem yazım hem de renk kombinasyonlarıyla bire bir taklit ettiğini, müvekkiline ait markanın tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin sürekli olarak hem televizyon hem de sosyal medyada reklam faaliyetlerinde bulunarak markasının tanınmış hale getirdiğini, bu tanınmışlık ve bilinirlik nedeniyle de davalı şirketin sektörde yer edinmek amacıyla, sektörün müvekkiline ait marka ambalajlarını bire bir taklit ettiğini, davalının tescilinin kötü niyetli olduğunu, müvekkiline ait “…” markalı ürünlerin ülkede en yoğun şekilde kullanılan ve lider probiyotik markası olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, marka, YİDK kararının iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının dava konusu marka başvurusunun küçük
harflerle, standart yazım karakteri ile siyah renk ile yazılı “…” ibaresinden oluştuğu, davacının itirazına mesnet markasının ise büyük standart siyah renk ile boyalı harflerle yazılı “…” ibaresinden oluştuğu, tarafların markalarında ortak unsur
olarak yer alan “…” ibaresinin Latince “bağırsak, bağırsakla ilgili”
anlamına geldiği, bu nedenle başvuru konusu 5. sınıf emtialar yönünden ayırt ediciliği düşük, zayıf bir ibare olduğu, tıp terminolojisinde sıklıkla
kullanıldığı, davacının da ibaresinin zayıf ayırt ediciliğini öngörmesinin ve aynı ibarenin başka sözcüklerin ilavesiyle farklı kişilerce marka olarak kullanılmasına katlanmasının gerektiği, taraf mallarının ilaç olmamakla birlikte eczanelerde satışa sunulduğu, dolayısıyla bilinçli tüketici aracılığı ile son kullanıcıya temin edildiği, somut uyuşmazlıkta “-…” ve “-…” eklerinin markaları birbirinden yeterince ayrıştırdığı, başvuruda yer alan “…” dışındaki ibare, şekil ve renk unsurları ile davacı markalarından ayırt ediciliğin sağlandığı, tarafların markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas tehlikesinin söz konusu olmadığı, bu nedenle SMK’nın 6/5. maddesinde düzenlenen tanınmışlığın tartışılmasına gerek bulunmadığı, dava konusu marka başvurusunun SMK’nın 6/9. Maddesi kapsamında kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı, öte yandan davalının fiili kullanım biçimlerinin bu davanın konusu olmadığı, açıklanan nedenlerle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca davacılardan alınması gereken 269,85’er TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/11/2023
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…