Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1435 E. 2023/1335 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1435
KARAR NO : 2023/1335
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2021
NUMARASI : 2020/126 E. – 2021/183 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU :YİDK Kararlarının iptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 31/05/2021 tarih ve 2020/126 Esas – 2021/183 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 2018/104955 sayılı “…+şekil”, 2018/104971 sayılı “…+şekil” ve 2018/104965 sayılı “…+şekil” ibareli üç ayrı marka başvurusunda bulunduğunu, davalı gerçek kişinin “…” ibareli markalarına dayalı olarak müvekkili başvurularına itiraz ettiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından davalının itirazlarının reddedildiğini, davalının bu kararlara da itirazda bulunduğunu, davaya konu edilen üç ayrı YİDK kararı ile davalı başvurularının kısmen kabul edildiğini ve bir kısım hizmetlerin, başvuruların kapsamlarından çıkarıldığını, bu kararların yerinde ve doğru olmadığını, zira taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan ve dahi bütün olarak birbirlerine benzemediğini, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, müvekkili başvurularında yer verilen “…” ve “…” ibarelerinin, başvurulara yeterli derecede ayırt edicilik kattığını, … bölgesinin tarihsel ve kültürel dokusunu çağrıştırdığını, nitekim müvekkilinin de bu ibareleri kendisine marka olarak seçmesinin sebebinin, tarihi … … binasının karşısında, … sokağında faaliyet göstermesi olduğunu, taraf markalarında ortak olan “…” ibaresinin marka olarak zayıf bir ibare niteliğinde bulunduğunu, herkes tarafından markasal hüviyette kullanılabilmesi gerektiğini, davalı markalarında baskın unsur fırıncılık iken müvekkili markalarında ise tarihsel ve kültürel geçmişe dikkat çeken Cenevizliler tarafından inşa edilen … binası olduğunu, bu amaçla da müvekkili markalarında adaleti temsil eden … sembolünün kullanıldığını, taraf markalarının kullanılacağı emtianın da aynı tür/benzer emtia olmadığını, davalının itirazlarına mesnet 2007/27998 sayılı markanın kullanıldığının ispat edilemediğini, dolayısıyla bu markanın benzerlik/karıştırılma değerlendirmesinde dikkate alınamayacağını, halbuki davalının bir tek bu markasının, müvekkili başvurularının kapsamında yer alan 43. sınıf hizmetleri kapsadığını ileri sürerek, YİDK’in 2020-M-1688, 2020-M-1499 ve 2020-M-816 sayılı kararlarının iptaline, dava konusu başvuruların, kapsamlarındaki tüm hizmetler için tescil işlemlerinin devamına ve tescillerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının başvurularına konu markalarla redde mesnet markalar arasında, başvuru kapsamından çıkarılan hizmetler yönünden karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, davacının başvuruları ile müvekkili markalarının benzer olduğunu ve aynı emtiada kullanılacaklarından karıştırılma ihtimalinin yüksek bulunduğunu, zira taraf markalarında geçen kelimelerden ayırt ediciliği olan “…” ibaresinin her iki tarafın markalarında da ortak olduğunu, müvekkilinin markalarını sadece fırıncılık sektöründe değil, gıda imalatı ve satışı ile kafe/restoran hizmetlerinde de kullandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının 2018/104955 sayılı “…+şekil”, 2018/104971 sayılı “…+şekil” ve 2018/104965 sayılı “…+şekil” ibareli marka başvuruları ile redde mesnet “…” ibareli tescilli markalar arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde başvuru konusu işaretler ile davalı markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı hizmetler algısı oluşabileceği, yani markaların karıştırılabileceği, bu açıdan SMK’nın 6/1 maddesindeki koşulların oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, başvuruya konu marklarla redde mesnet markaların karıştırılmaya neden olabilecek derecede benzer bulunmadıklarını, taraf markalarının ayırt edici unsurlarının farklı olduğunu, müvekkili başvurularının özgün nitelik taşıdığını, dolayısıyla markaların birbirlerinden ayrıştığını ve karıştırılma ihtimallerinin bulunmadığını, müvekkili başvurularının üç kelime ve bir şekil unsurunu içerdiğini, bir bütün olarak anlam ifade ettiğini, “…” ve “…” ibarelerinin, özellikle müvekkilinin faaliyet gösterdiği bölge olan İstanbul/Galata’nın tarihsel ve kültürel dokusuna vurgu yaptığını, zira müvekkilinin tarihi … … Binasının karşısında, … Sokağında faaliyet gösterdiğini, tescili istenen ibarelerdeki vurgunun yalnız “…” ibaresi üzerinde toplanmadığını, kaldı ki taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” sözcüğünün, yapısı ve özellikleri itibariyle sınırlı ayırt ediciliğe sahip olduğunu ve “zayıf marka” niteliğinde bulunduğunu, redde mesnet markalarda ayırt edici baskın özellik fırıncılık iken müvekkili başvurularında ayırt edici baskın özelliğin, lokantanın faaliyet gösterdiği tarihsel ve kültürel geçmişe dikkatleri çeken ve Cenevizliler tarafından inşa edilen … binası olduğunu, bu amaçla görsel olarak adaleti temsil eden … sembolünün kullanıldığını, davalının 2007/27998 sayılı markasının müvekkili başvuruları ile aynı sınıfta tescilli olduğunu, redde mesnet markaların ise farklı sınıflarda tescilli bulunduğunu, 2007/27998 sayılı markanın ise ciddi biçimde kullanılmadığını, buna göre taraf markalarının kapsamlarının farklı olduğunu, birden fazla kelime unsuru içeren markalarda, kelime unsurlarından sadece birisinin aynı olmasının markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu anlamına gelmeyeceğini, ortak kullanılan ibarenin ayırt edicilik gücünün zayıf olması halinde, kural olarak markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer kabul edilemeyeceğini, konuyla ilgili Yargıtay kararları da göz önünde bulundurulduğunda, marka görselleri ve hizmet alanları oldukça farklı olan, sadece tek kelimeleri benzer bulunan taraf markalarının, ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadıklarını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…+şekil”, “…+ şekil” ve “…+şekil” ibareli başvurular ile redde mesnet 2001/23474, 2011/94408 ve 2018/52096 sayılı “…” ibareli markalar arasında, başvuru kapsamından çıkarılan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira redde mesnet markalarda yer alan “…” ibaresinin, başvuru kapsamından çıkarılan hizmetler yönünden ayırt ediciliğinin zayıf olmadığı ve bu ibarenin dava konusu başvurularda da asli unsur olarak kullanıldığı, başvurularda yer alan diğer ibarelerin ise tanımlayıcı ya da yer adı olmaları nedeniyle yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, bu durumun da markaların karıştırılmasına yol açacağı, öte yandan içinde gıda mühendisinin de bulunduğu bilirkişi heyetince hazırlanan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere redde mesnet markaların kapsamlarındaki gıda ürünleri ile başvuru kapsamından çıkarılan hizmetlerin de SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzer/ilişkili olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip