Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1433 E. 2023/1405 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1433
KARAR NO : 2023/1405
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/01/2021
NUMARASI : 2018/222 E. – 2021/16 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Coğrafi İşaret Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20/01/2021 tarih ve 2018/222 Esas – 2021/16 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili, müvekkilinin 1998 yılından beri … şemsiye markası altında, … gibi ibarelerden müteşekkil markalar serisini kullandığını ve ürünlerini 180 ülkede sattığını, bu markalardan doğan kazanılmış haklarının korunması gerektiğini, …nın “…” adlı C2017/109 başvuru sayılı coğrafi işaret başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu karara yapılan itirazın kısmen kabul edilerek, başvurunun mahreç işaret olarak tesciline karar verildiğini, tüketicilerin dava konusu tescil ile müvekkili markalarının kaynakları konusunda yanılgıya düşeceğini, davaya konu tescilin SMK’nın 34/1 ve 37/1-ç ile Yönetmeliğin 35/3 hükümlerine aykırı olduğunu, zira “…” ibaresinin jenerik, yani ürünün öz adı haline gelmiş bir ibare bulunduğunu, …’in sınıflandırmasında, Maraş Dondurmasının 30. sınıfta herhangi bir emtia olarak yer aldığını ve 2004/45 sayılı Türk Gıda Kodeksi Dondurma Tebliğinde de, Maraş Dondurmasının ürünün öz adı olarak kabul edildiğini, Maraş Dondurmasının bir dondurma türü/çeşidi olduğunu, bu kapsamda salepli ve keçi sütlü dondurma ürününün diğer bir adı bulunduğunu, Maraş dondurmasının Kahramanmaraş ili ile doğal ve beşeri bir bağının bulunmadığını ve hiçbir özelliğini Kahramanmaraş iline özgü, doğal ve beşeri unsurlardan almadığını, üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinden hiçbirinin Kahramanmaraş il sınırları içinde gerçekleşmediğini, yurdun her tarafında … ismi altında dondurma üretim ve satışının yapıldığını, tescil kapsamında Maraş dondurmasının karakteristik özelliklerinin ölçülebilir, denetlenebilir, objektif ve belgelenebilir şekilde ortaya konmadığını, tescilin yıllardır süregelen yapım teknikleriyle örtüşmeyen muğlak bir içerikle gerçekleştirildiğini, tescil kapsamında Maraş dondurmasının, kendine has özelliklerinin Kahramanmaraş yöresinde yetişen kekik, keven, sümbül ve çiğdem gibi çiçeklerle beslenen keçilerin eşşiz kıvam ve aromaya sahip sütlerden kaynaklandığının belirtildiğini, oysa bahsedilen bitkilerin başka bölgelerde de yetiştiğini ve bu bitkilerin 12 ay boyunca değil sadece belirli aylarda yetiştiğini, keçilerin, yılın sadece belirli dönemlerinde dağa çıkabildiğini, bunun dışında kalan dönemlerde, diğer çiftlik hayvanları gibi yemle beslendiklerini, Kahramanmaraş ilindeki keçilerin yurdun diğer bölgelerindeki keçilerden farklı olmadığını ve Maraş iline ait bir keçi ırkı ya da yalnızca Maraş iline ait bir floranın bulunmadığını, bilimsel kaynaklarda, Maraş dondurmasının üretiminde kimi zaman manda sütünden de yararlanılabildiği gibi çoğunlukla keçi ve inek sütü karışımının kullanıldığının açıklandığını, tescilde belirtilenin aksine Maraş dondurmasında, stabillizatör olarak salep harici jelation, emülgatör gibi başka maddelerin de kullanımının uzun yıllardır devam eden bir uygulama olduğunu, dava konusu tescilde, TC Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın kaldırılmış olan “Koyun, Keçi Kayıt Sistemine (KKKS) kayıtlı” keçilerin sütünden faydalanılması ve sütün sağımı üzerinden 4 saat geçmeden … üretim yerine ulaştırılması gerektiği koşulları sunularak, hiç var olmayan bir kayıt sistemine kayıtlı keçilerden sağılacak süt ham maddesine atıfla hukuki imkansızlık yaratıldığını, ayrıca temel ham maddenin tedarikini tekelleştirme ve bölge dışındaki üreticilerin ürününün yasaklanması sonucunu doğurduğunu, bu şekilde pratikte mahreç işaretinin menşei işaretine dönüşmesine yol açıldığını, oysa günümüzde soğutma ve iklimlendirme teknolojisinin, ürün özelliklerini muhafaza edecek şekilde soğuk zincirde çok daha uzun süreler boyunca taşınmayı mümkün kılabilecek yeterlilikte olduğunu, tescilde öne sürülen koşulların hiçbirinin bilimsel analiz ve tespitlerle açıklanmadığını ileri sürerek 2018-M-3106 sayılı YİDK kararının iptaline, 344 tescil sayılı “…” mahreç işaretinin hükümsüzlüğüne, mahreç işaretinin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğinin tespitine ve men’ine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, başvurunun bir mahreç işareti olduğunu, Kahramanmaraş sınırları içinde yetişen kekik, keven, sümbül ve çiğdem gibi çiçeklerle beslenen keçilerin sütleri kullanılarak elde edilebileceğini, “Maraş dondurmasının” ürünün öz adı niteliğini taşımadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, davacının, iyi niyetle kazanmış olduğu yirmi yıllık marka tescili ve kullanımından doğan haklarına bağlı olarak, “…” ibaresi üzerinde kazanılmış hakkı olduğu ve bu hakkın korunması gerektiğine dair iddialarının, SMK’nın 5/1-i ve 44/2 maddesi hükümlerine aykırı olduğunu, Maraş dondurmasının, gerek ulusal düzeyde gerekse de uluslararası arenada ülkemizin en önde gelen simge ürünlerinden olup, Kahramanmaraş şehrinin adıyla özdeşleştiğini, coğrafi işaretin, kolektif bir işaret olduğunu ve korunmasının kamu menfaatini ilgilendirdiğini, markalardan farklı olarak münhasır hak sağlamadıklarını, “…” ibaresinin, ürünün öz adı olmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Mahkemece, Maraş dondurmasının, “dondurma/dondurmalar ve yenilebilir buzlar ” ürün grubunda C2017/109 no ile davalı … odasının başvurusu yapılan incelemeler sonucunda coğrafi işaret (mahreç işareti) olarak tescil edildiği, coğrafi işaretin, temel olarak benzerlerinden farklılaşmış ve bu farkı kaynaklandığı yöreye borçlu olan bir yöresel ürün adını ifade ettiği, bu anlamda coğrafi işaretin, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından kökeninin bulunduğu yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş bir ürünü gösteren işaret olduğu, mahreç işareti deyiminin de coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, bölge veya ülkeden kaynaklanan, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından bu coğrafi alan ile özdeşleşen, üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinden en az biri belirlenmiş coğrafi alanın sınırları içinde yapılan ürünleri tanımlayan adlar olarak nitelendirildiği, davaya konu edilen “…” ibaresinin, tüketici nezdinde refleks olarak Kahramanmaraş bölgesi ile aidiyetini sağladığı, bu ibarenin ürünün öz adı olmadığı, dondurma ürünü ile ilgili Kahramanmaraş bölgesine has bir üretim şekli, metodu olduğu, Kahramanmaraş’ın dondurması da bir üretim metodu olarak geçmişten gelen bir üne kavuşmuş, yöre ile anılır hale geldiği, Maraş dondurmasının, o bölgede yetişen kekik, keven, sümbül ve çiğdem gibi çiçeklerle beslenen keçilerin sütleri ile salebin karışımından elde edildiği, dava konusu coğrafi işarette, Maraş dondurmasının üretim metodunun da izah olunduğu, belirtilen bitki çeşitleri başka yerlerde de yetişebileceği, ayrıca bazı nedenlerden dolayı keçi sayısının azlığı kabul edilse de bu durumun, geçmişte var olan ve bölgede yaygın bilinen dondurma üretim metodunu ortadan kaldırmayacağı, florası zengin olan coğrafi bölge ile üretim metodu ilişkisi olduğu varsayılan Maraş dondurmasının, coğrafi işaret belgesi ile tescillenerek kekik, keven, sümbül ve çiğdem gibi çiçeklerin yer aldığı alanlardaki bitkilerden beslenen ve kayıt altına alınan keçilerden ürün elde edilmesinin amaçlandığı, davacının, … şemsiye markası altında, … gibi ibarelerden müteşekkil markalar serisini kullandığını ve ürünlerini 180 ülkede sattığını, bu markalardan doğan kazanılmış haklarının korunması gerektiğini ileri sürdüğü, 6769 sayılı SMK’nın 7. maddesine göre tescilli marka sahibine hükümsüz kılınmadığı sürece kullanma dahil birtakım münhasır hak yetkisi verdiği, aynı Kanunun 48. maddesinde ise “Coğrafi işaretle aynı veya benzer bir marka, coğrafi işaretin korunmasından önce iyiniyetle tescil edilmiş veya bu markanın kullanım hakkı iyiniyetle kazanılmışsa, coğrafi işaretin hak sahibine verdiği yetkiler, marka başvurusunun tesciline ve iyiniyetli kullanımına zarar vermez.” şeklinde düzenlemenin yer aldığı, dolayısıyla davaya konu olan C2017/109 başvuru 344 tescil sayılı coğrafi işaret tescilinden önceki davacının “maraş” ibaresi geçen tescilli markalarının kullanılması ve ticarete konu edilmesi açısından müktesep hakkının, iyiniyet çerçevesinde değerlendirilmesi mümkün görülebileceğinden, hatta coğrafi işaret tescili dahi bu anlamda davacının daha önceden tescilli markalarınının tanıtımına dolaylı katkı da sağlayacağından, davacının bu iddiasının da yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu tescil kapsamında, sütün sağımı üzerinden 4 saat geçmeden … üretim yerine ulaştırılması zorunluluğu koşulunun getirildiği, bunu gerektiren hukuki ve teknik bir durumun olmamasına rağmen, hukuka aykırı ve gereksiz yere … üretiminin zorlaştırıldığı ve engellendiği, bu şekilde bazı üreticilerin söz konusu ürünü üretmelerinin imkansız hale getirildiği ve haksız rekabete yol açılacağı hususlarının açıklandığını, buna göre davaya konu tescil kapsamının, hiçbir bilimsel veriye veya yasal düzenlemeye dayanılmaksızın tamamen keyfi olarak 4 saatlik bir sınırlandırmaya tabi tutulduğunu, oysa ki coğrafi işaret kapsamında tescil edilmek istenen özelliklerin ölçülebilir ve objektif olarak tespit edilebilir olması gerektiğini, hem denetim süreci için hem de bu işareti kullanmak isteyen bir kimsenin, buna hakkı olup olmadığını önceden tespit edilebilmesi için önemli olduğunu, coğrafi işaret tescilinin bir bütün bulunduğunu ve SMK’nın 50. ve 51. maddeleri kapsamında da coğrafi işaretler açısından kısmen hükümsüzlük seçeneğinin olmadığını, bu nedenle tescil içeriğindeki hukuka aykırı herhangi bir hususun içerikten çıkartılması veya başka hususların eklenmesinin olanaksız bulunduğunu, sırf bu nedenle dahi davanın kabulünün gerektiğini, hükme esas bilirkişi raporuna itirazları dikkate alınmadığı gibi dosyaya sundukları uzman görüşlerinin de değerlendirilmediğini, gerekçeli kararda, mahkeme hakiminin genel bilgisine dayanılmasının da doğru olmadığını, mahreç işareti olarak tescil edildiği belirtilen coğrafi işaret tescilinin aslında hukuka aykırı bir biçimde menşe adına dönüştürüldüğünü, mahkeme kabulünün aksine maraş dondurmasının, ürünün öz adı haline geldiğini, dosyaya Maraş Valiliğince iletilen bilgi/belgelerle de tevsik edildiği üzere tescilde tanımlanan Maraş dondurmasının, gerçekle ve bilimsel verilerle bağdaşmadığını, yıllardır süregelen … yapım teknikleriyle örtüşmediğini, mahkeme kararı kapsamında, stabilizatör olarak yalnızca doğada yok olma tehlikesiyle karşı karşıya ve koruma altında olan orkide yumrularından üretilen salep kullanılmasına ilişkin beyan ve itirazlarının da incelenmediğini, Maraş dondurmasının sadece keçi sütü, salep ve şekerden üretildiğinin belirtilmesi karşısında Maraş dondurmasının, üreticiler tarafından üretilemez hale geleceğini, coğrafi işarette geleneksel üretim yapılacağı belirtilmişken, üretim şemasında endüstriyel üretim şemasına yer verilmesinin de çelişkiye yol açtığını, mahkeme kararında da yer verilen KKKS sisteminin, davaya konu coğrafi işaretin başvuru sürecinden önce tedavülden kaldırıldığını ve bu durumun tescil içeriğini sakatladığını, mahkeme gerekçesinde kabul edildiği üzere müvekkilinin iyi niyetle kazandığı haklarının bulunduğunu ve müvekkilinin önceki tarihli hukuka uygun tescillere dayanan markasal kullanımlarının engellenemeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali ve coğrafi işaret hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 33. maddesi uyarınca doğal ve beşeri unsurların bir araya gelmesi sonucu gıda, tarım, maden, el sanatları ürünleri ve sanayi ürünlerinden bu Kitapta yer alan şartlara uygun olanların, tescil
edilmeleri şartıyla, coğrafi işaret veya geleneksel ürün adı korumasından yararlanacağı, 34/1-b. maddesinde ise coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, bölge veya ülkeden kaynaklanan, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından bu coğrafi alan ile özdeşleşen, üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinden en az biri belirlenmiş coğrafi alanın sınırları içinde yapılan ürünleri tanımlayan adların mahreç işareti olduğunun düzenlendiği, aynı Kanun’un 35. maddesinde tescil edilemeyecek adların gösterildiği, buna göre 34. madde kapsamına girmeyen, ürünlerin öz adı olmuş, ürünün gerçek kaynağı konusunda halkı yanıltabilecek olan bitki tür ve çeşitleri, hayvan ırkları veya benzeri, kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı, kendi ülkesinde korunmayan, koruması sona eren veya kullanılmayan, tescilli veya başvurusu yapılmış bir coğrafi işaret ile tamamen veya kısmen eş sesli olan ve tüketiciyi yanıltabilecek adların coğrafi işaret olarak tescil edilemeyecekleri, açıklanan hükümler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde, dava konusu başvurunun ürünün öz adı olmadığı, ayrıca 35. madde kapsamında bir tescil engelinin bulunmadığı, davacının ileri sürdüğü diğer hususların da Kanun’da sayılan hallere girmediğinden coğrafi işaret başvurusunun tesciline engel olmayacağı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13.03.2023 tarih, 2021/6577 E., 2023/1526 K. sayılı ilamının da dava konusu başvuruya ilişkin bulunduğu ve söz konusu ilamda da, dava konusu coğrafi işaretin tescil koşullarını sağladığının kabul edildiği, dolayısıyla davacının tüm istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip