Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1423 E. 2023/1269 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1423 – 2023/1269
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1423
KARAR NO : 2023/1269
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2021
NUMARASI : 2020/75 E. – 2021/133 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/04/2021 tarih ve 2020/75 E. – 2021/133 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 1992 yılında İzmir’de kurulduğunu, perakende sektöründe başarılı ve sağlıklı bir şekilde büyüdüğünü, müvekkilinin tescilli ve bir kısmı başvuru halinde olmak üzere 150’yi aşkın markası bulunduğunu, davalının dava konusu marka başvurusuna itiraz ettiklerini, ancak itirazın reddedildiğini, markaların benzer olduğunu, … ve … kelimelerinin ayırt ediciliği olmadığını ileri sürerek, 2016-M-9611 sayılı YİDK kararının iptaline ve markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilin tüm dünya nezdinde sağlık ürünleri, kozmetik ve cilt bakımı ürünleri, vitamin ve takviye ürünleri ve yan ürünlerin üretimi ve pazarlamasında sektöründe lider bulunduğunu, … markalarının gerçek sahibi bulunduğunu, … ibaresinin tek başına ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğunu, markaların benzer bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli tescilli markası arasında, biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki iltibasın olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkeme kararındaki değerlendirmenin yerinde olmadığını, müvekkilinin markalarının 03 ve 08. sınıflarda yer alan tüm mallar üzerinde tescilli iken, müvekkilinin markasına karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer olan “…” ibareli başvurunun, müvekkilinin markaları gibi 03. Sınıfta yer alan mallar ile yine 03. Sınıf mallar ile benzer/ilintili malların yer aldığı 05. sınıf mallar için tescil edilmek istendiğini, “…” ibareli marka başvurusunun müvekkilinin “…” ibareli tescilli markasına arz ettiği benzerlik ve markaların karıştırılma riski sebebi ile sebebiyle ret edilmesi gerektiğini, marka başvurusunun, müvekkilinin markasıyla son derece benzer olduğunu, her iki markada da ayırt edici asıl unsurun markaların başında yer alan ayırt edici “…” ibaresi olduğunu, müvekkilinin markası kapsamında yer alan mallarla itiraza konu marka kapsamında yer alan malların birebir aynı ve benzer nitelikte olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli tescilli marka arasında, biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, zira “…” ibaresinin Yunanca “yeni” anlamına gelen ve önünde kullanıldığı sözcüğe “YENİ” anlamını katan bir kelime olduğu, ticaret hayatından sosyal hayata kadar pek çok alanda yaygın şekilde kullanıldığı, zayıf bir ibare olduğu, davacının da bunu öngörerek aynı ibarenin başka sözcüklerin ilavesiyle farklı kişilerce marka olarak kullanılmasına katlanması gerektiği, “…” ibaresinin kimsenin tekeline bırakılamayacağı, somut uyuşmazlıkta da başvuruda yer alan diğer ibare ile ayırt ediciliğin sağlandığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.