Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1421 E. 2023/1266 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1421 – 2023/1266
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1421
KARAR NO : 2023/1266
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/06/2021
NUMARASI : 2020/172 E. – 2021/186 K.

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararı İptali-Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/06/2021 Tarih ve 2020/172 Esas – 2021/186 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ve davalı… tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirketin başvurusuna konu markanın müvekkilinin markasıyla ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, buna rağmen müvekkillerinin bu marka başvurusuna yönelik itirazlarının reddedildiğini, müvekkili …’un … markasıyla tuz ürettiğini, halka açık bir şirket olduğunu, 1500 ortağı bulunduğunu, müvekkili …’ın ise hayvan yemi, maden ve kimya sektöründe tanınmış olduğunu, markalar arasında sadece 1 harfin farklı olduğunu, emsal yargı ve EUIPO kararları bulunduğunu, sınıfların da aynı olduğunu, öte yandan … markasının tanınmış marka olduğunu, ve başvuru sahibinin kötüniyetli olduğunu, haksız rekabet oluştuğunu ileri sürerek, dava konusu YİDK kararının iptalini ve markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket temsilcisi, müvekkilin çok uluslu bir şirket olduğunu, ihracat yapan ilk 100 firmada olduğunu, gofret ve bisküvi gibi paketli ürünler ürettiğini, …’nın Rusça’da AHUDUDU anlamına geldiğini, aynı zamanda İskandinav kökenli kadın adı olduğunu, markaların benzer olmadığını ve karıştırılmayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı… vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında dava konusu 2019/27022 sayılı markanın kapsamında yer alan 29, 30, 31, 32. Sınıftaki tüm mallar ile 35. Sınıfta yer alan alt gruptaki 29, 30, 31, 32. Sınıftaki malların ”satış hizmetleri” açısından ortalama tüketici kesimi nazarında görsel ve sesçil benzerlik oluştuğu, taraf markaları arasında bu mallar/hizmetlerde SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşulu oluştuğundan aksi yöndeki YİDK kararının hatalı olduğu, bu nedenle bilirkişi raporunun aksi görüşüne itibar edilmediği, bunun dışında kalanlar açısından ise, iltibas oluşmadığı, davalının marka başvurusu hakkında SMK 6/4-5 maddesindeki tanınmışlık koşulunun oluşmadığı, kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiasının da kanıtlanmadığı gerekesi ile davanın kısmen kabulüne, 2020-M-2370 sayılı YİDK kararının dava konusu edilen 2019/27022 sayılı markanın kapsamında yer alan 29, 30, 31, 32. Sınıftaki tüm mallar ile 35. Sınıfta yer alan alt gruptaki 29, 30, 31, 32. Sınıftaki malların ”satış hizmetleri” yönünden iptaline, markanın bu mallar ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne, sicilden terkin edilmesine, diğer kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde, 43. Sınıftaki “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” yönünden de YİDK kararının iptali ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekiğini, davalı şirket adına tescil edilen 2019/27022 sayılı “…” ibareli markanın, önceden müvekkili şirketler adına tescilli bulunan “…” ibareli markalar ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, dava konusu edilen 2019/27022 sayılı “…” ibareli marka, kapsamındaki 43. Sınıftaki “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” ile de müvekkillerinden … A.Ş.’ye ait 2001/02751 sayılı marka kapsamında yer alan 30. sınıf mallarla ilişkili olduğunu, zira, müvekkilinin markalarının kapsamındaki 30. sınıfta yer alan gıda ürünleri tüketime hazır yiyecek ve içecek niteliğindeki ürünler mevcut olup, dava konusu marka kapsamındaki 43. sınıftaki yiyecek ve içecek temini hizmetleri de tüketime hazır ürünlerin (malların) tüketiciye sunumuna ilişkin olmasına bağlı olarak ilişkilendirme ihtimali olduğunu, anılan mal ve hizmetler arasında doğrudan bir benzerlik ilişkisi bulunduğunu, bu yönde emsal kararlar olduğunu, müvekkili şirketlere ait “…” markasını içeren sofra tuzu ürününün büyük küçük fark etmeden, tüm Türkiye genelinde bütün marketlerde satıldığını, sektöründe ulusal ve uluslararası alanda tanınmış bir marka olduğunu, uzman görüşü raporunda da “…” markaların uzun yıllar boyunca gösterilen yoğun emek, çaba ve yaptıkları yatırım sonrası Türkiye ve dünya çapında, sektörde tanınan bir marka hale getirildiğini, davalının görsel ve işitsel olarak ayırtedilmeyecek kadar benzer olan, iltibas yaratacak “…” ibaresini müvekkili şirketlerin tescilli markası ile aynı sektörde, aynı sınıfta yer alan aynı ürünler ile ilgili olarak tescil ettirmek istemesinin kötüniyetli ve hakkaniyete aykırı olduğunu, huzurdaki davanın müvekkili olan iki ayrı davacısı bulunmakta olup, davanın kabulü ile her bir davacı için ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
Davalı… vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davaya konu marka başvurusu ile davacı adına kayıtlı itiraza mesnet markaların incelemesinde davacı markalarında “…” ibaresi esas unsur olarak ön plandayken davalı markası “…” şeklinde düzenlendiğini, alanında uzman heyetten alınan 07/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda da taraf markaları arasında SMK m. 6/1 anlamında iltibas tehlikesi koşulunun oluşmadığı yönünde tespite yer verildiğini, ortalama tüketici nezdinde davaya konu markanın “…” ibaresi bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı markalarıyla SMK m. 6/1 kapsamında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmayıp karıştırılma / iltibas tehlikesi bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1- Dava, YİDK kararı iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacıların “…” ibareli tescilli markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, davalının marka başvurusu hakkında SMK 6/4-5 maddesindeki tanınmışlık koşulunun oluşmadığı, kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiasının kanıtlanmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin aşağıdaki istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davalı… vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince, somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Bu durumda önemli olan, halkın işaretler arasında herhangi bir şekilde herhangi bir nedenle bağlantı kurma ihtimali olup, buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelimedir ve şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ile bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir (Yargıtay HGK, 15/11/2013 Tarih, 2013/11-202, 2013/1587).
Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalının başvurusuna konu “…” ibaresi ile davacıların itirazlarına mesnet gösterdiği, “…” markaları arasında, markaların biçim, renk ve düzenleme tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, zira, markaların görsel ve anlamsal açıdan farklı olmalarının yanı sıra, genel izlenim ve bütünsel imaj bakımından da farklı oldukları, her ne kadar markalar arasında tek harf farklı bulunmaktaysa da, markaların görsel ve anlamsal kompozisyonlarının markaları yeterli düzeyde farklılaştırıp birbirlerinden uzaklaştırdığı, diğer yandan başvuru konusu işareti oluşturan kelimenin ilk harfinin “M” ile başlaması ve markanın söylenmesi sırasında “M” harfine yapılan vurgu nedeniyle davacıların markaları ile dava konusu işareti tamamen farklılaştırdığı, markalar arasında belirgin biçimde farklılık bulunduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürün ve hizmetler için ayırdığı satın alım süresi içinde, başvuru konusu markayı gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun davacıların itirazına mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tarafların markalarının benzer olmadığı ve iltibas riski taşımadığı anlaşılmış olup, somut olayda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6. maddesinin somut olaya uygulanabilme şartları bulunmadığı için mahkemenin aksi yöndeki gerekçesi doğru bulunmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Türk Patent ve Marka Kurumu vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca yukarıda gösterilen gerekçe ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Diğer yandan, hükümsüzlük davası yönünden, davalı Şirket tarafından dosya kapsamında bir istinaf bulunmadığı için, hükümsüzlük davası yönünden bir davacılar aleyhine bir inceleme yapılamamış, ilk derece mahkemesince bu yöne ilişkin verilen hüküm korunmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan gerekçe ile HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf itirazlarının ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan gerekçe ile davalı… vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/06/2021 Tarih ve 2020/172 Esas – 2021/186 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA;
3-YİDK iptaline ilişkin davanın REDDİNE,
4-Hükümsüzlük davasının kısmen kabulü ile, 2019/27022 sayılı markanın kapsamında yer alan 29, 30, 31, 32. Sınıftaki tüm mallar ile 35. Sınıfta yer alan alt gruptaki 29, 30, 31, 32. Sınıftaki malların ”satış hizmetleri” yönünden HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, sicilden terkin edilmesine, diğer kısımlar yönünden davanın reddine,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin harç olarak alınan 54,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 215,45‬-TL karar ve ilam harcının davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davalı… kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 25.500,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı … verilmesine,
7-AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı şirketten tahsiliyle davacı tarafa verilmesine,
8-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
9-Davalı… tarafından istinaf aşamasında yapılan 32,50-TL posta gideri, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 194,6‬0-TL yargılama giderinin davacılardan tahsili ile davalı … verilmesine,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davalı… tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
12-Davacılardan alınması gereken 269,85’er TL maktu karar ve ilam harcından davacılar tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 59,30’ar TL harçtan mahsubu ile bakiye 210,55‬’er TL’nin davacılardan ayrı ayrı alınarak Hazineye irat kaydına,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.