Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1420 E. 2023/1270 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1420 – 2023/1270
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1420
KARAR NO : 2023/1270
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2021
NUMARASI : 2019/217 E. – 2021/117 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/04/2021 tarih ve 2019/217 E. – 2021/117 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden ve öncü bankalarından olduğunu, müvekkili adına tescilli … esas unsurlu markalar ile davalının … markasının birebir aynı bulunduğunu, müvekkilinin markası her ne kadar … şeklinde tescilli ise de, kullanım biçimlerinden açıkça … olarak kullanıldığının görüleceğini, … ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanı ve çatı markası olduğundan iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmaması gerektiğini, müvekkilinin tescilli markaları ile dava konusu markanın hem umumi intibadan hem de sesçil, telaffuz ve görsel açıdan bıraktığı etkiler nazara alındığında birebir aynı olduklarını, müvekkili şirkete ait “…” ibareli markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesi anlamında tanınmış marka olduğunu, farklı mal veya sınıflarda hizmet gösteriliyor olsa da müvekkilinin tanınmış markasının birebir aynısının kullanılmasının, ayırt ediciliğinin zedelenmesine, markanın sulanmasına yol açacağını, davalı tarafa ait … ibareli marka başvurusunun Türk Ticaret Kanunu anlamında haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek 2019-M-2483 sayılı YİDK kararının iptali ile 2017/72235 sayılı … ibareli marka başvurusunun tescile uygun olmadığının tespiti ile işlemden kaldırılması veya tescil işlemleri tamamlanmış ise hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili firmanın faaliyet alanının son derece özgün ve sınırlı bulunduğunu, buna bağlı olarak markalarının kapsamlarının da doğrudan faaliyet gösterdiği 34. sınıf ile sınırlı olduğunu, müvekkiline ait markanın 34. sınıfta başvurusu yapılan kendine özgü bir stilizasyona sahip, bir yandan … bir yandan ise “…” şeklinde okunabilecek farklı, özgün ve karma bir marka olduğunu, davacıya ait gösterilen markalardan hiçbirinin tek başına … olmadığını, davacının faaliyet alanı ve dayanak markalarının hiçbirinin 34. sınıfta olmadığını, markaların ve ürünlerin farklılığı kapsamında markalar arasında iltibas olmasının mümkün olmadığını, … ibaresinin Yunanca “yeni” demek olduğunu, davacının tek başına tescilli … markası olmadığına göre, tescilsiz bir … markasına dayanarak SMK’nın 6/5. maddesi kapsamında bir talepte bulunmalarının mümkün olamayacağını, tescilsiz … markasına dayanarak SMK’nın 6/4. maddesi kapsamındaki taleplerin kabulünün ise yine mümkün olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “…+ Şekil(renk)” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak benzerlik bulunmakla beraber mal/hizmet benzerliği oluşmadığı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacının tescilli markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar / hizmetler algısı da oluşmayacağı, SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas-karıştırılma-benzerlik koşulunun gerçekleşmediği, taraf markaları arasında aynı emtia şartı gerçekleşmediğinden SMK’nın 6/4. maddesindeki koşulun da gerçekleşmediği, davalının marka başvurusu dolayısıyla davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hususlarının ve dava konusu marka açısından haksız rekabet oluşacak şekilde başvurusu yapıldığı iddiasının da kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili adına tescilli … markaları ile birebir aynı olan … marka başvurusunun kullanımının müvekkilinin markasını sulandıracağı gibi, halk tarafından karıştırılmaya sebebiyet vereceğini, davalı tarafın … ibareli markasının, müvekkili adına tescilli bulunan ve tanınmış … ibareli markalar ile birebir aynı ibareden ibaret olduğunu, müvekkili adına tescilli … markalarının kullanım biçimi ve kırmızı renginin dava konusu marka tarafından aynen kullanılmış olması nedeniyle müvekkilinin markalarının hatırası ile hareket eden tüketicinin dava konusu marka ile müvekkilinin markaları arasında bağ kurmamasının olanaksız olduğunu, davalı tarafa ait “…” markalı ürünlerin bu yararı sağlayamayacağı düşünülse dahi müvekkiline ait “…” ürünlerinin kalite algısının zayıflayarak değer yitirmesinin söz konusu olacağını, ayrıca, “…” markasının sektöründe itibar sahibi, tanınmış bir marka olup, davalının markasının, müvekkilin markasıyla esas unsur itibariyle aynı/ayırt edilemeyecek kadar benzer olması aracılar ve en son kullanıcılar nezdinde “…” ibaresinin pazarda ayırt ediciliğinin zayıflamasına, markaya olan ilgi ve dikkatin azalmasına, “özgün” ve tanınmış olan bir markanın birebir aynısının kullanımın zaman içerisinde markanın “sıradanlaşmasına” ve dolayısı ile markanın tescil ettirilmesindeki temel amaçlara da aykırı bir durum oluşarak, markanın zarar görmesine yol açabileceğinin çok açık bulunduğunu, müvekkiline ait … markasının çok büyük bir kesim nezdinde tanınır hale getirildiğini, tanınmış marka olduğunu, müvekkili adına tescilli “…” markası ile tanzim ediliş biçimi itibariyle de birebir aynı olan markasının tesciline izin verilmesi ve kullanılmasının müvekkilinin emek ve zaman harcayarak itibar edindirdiği … markalarının sulandırılmasına neden olacağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Şirketin “…+ Şekil(renk)” ibareli dava konusu marka başvurusu ile davacıya ait mesnet gösterilen “…” esas ibareli tescilli markaları arasında, biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak benzerlik bulunduğu, ancak markaların kapsamlarında bulunan mal/hizmetler arasında benzerlik bulunmadığı, bu nedenle SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşulunun somut olayda gerçekleşmediği, diğer yandan taraf markaları arasında SMK’nın 6/4. maddesindeki koşulun da bulunmadığı, davalının marka başvurusu nedeniyle davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hususlarının ve dava konusu marka açısından haksız rekabet oluşacak şekilde başvurusu yapıldığı iddiasının da kanıtlanmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.