Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1418 E. 2023/1223 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1418 – 2023/1223
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1418
KARAR NO : 2023/1223
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/01/2020
NUMARASI : 2018/355 E. – 2020/16 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27/01/2020 tarih ve 2018/355 E. – 2020/16 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin tescilli … ibareli markaları ile T/02544 sayılı tanınmış markasının sahibi olduğunu, davalılardan … tarafından … ibareli ve 2017/102058 sayılı marka başvurusunda bulunulduğunu, davacı tarafça adına tescilli markalara dayalı olarak davalının marka başvurusunun yayınına itiraz edildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın reddi kararı verilmesi üzerine davacı tarafça konunun YİDK’ya taşındığını ve dava konusu karar ile bir kez daha itirazın reddine karar verildiğini, oysa tarafların markalarının aynı mal ve hizmetlere ilişkin olduğunu, taraf markalarının aynı ya da benzer işaretlerden oluşması nedeni ile markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, müvekkilinin … ibareli markasının tanınmış marka olarak kabul edilmiş olması nedeni ile markalar arasında karıştırılma ihtimalinin arttığını ileri sürerek YİDK’nın 2018-M-6364 sayılı kararının iptali ile davalının tescil talebinin reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil bir benzerlik bulunmakla beraber davalının marka başvurusunda bırakılan (çıkarılmayan) mal / hizmetler açısından davacı markalarının kapsamındaki mal / hizmetlerin benzerlik göstermediği, bu açıdan SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşulunun oluşmadığı, taraf marka işaretleri benzemekle beraber, davacının markasının ayakkabı sektöründe tanınmış olmasına rağmen, davalı marka başvurusu dolayısıyla kapsamındaki mal/hizmetler de dikkate alınarak, davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceğinin somut davada kanıtlanmadığı, diğer yönden davalı başvurusunun kötüniyetli yapıldığının da kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin markaları ile ayakkabı-çanta sektörünün öncülerinden ve yüksek tanınırlık sahibi bir şirket olduğunu, “…” ve “…” ibareli markalarının da sektördeki tanınmışlığı sayesinde, tüketiciler nezdinde müvekkili şirket ile özgülendiğini, kalite, güven, tercih edilmesi gerektiği çağrışımlarını yarattığını, bilirkişi raporunun hatalı ve eksik değerlendirme içerdiğini, davalı markası ile müvekkiline ait markanın aynı mal ve hizmetleri içerdiğini, müvekkilinin “…” markası ayakkabı sektöründe tanınmış marka olarak tescil edildiği gibi, “…” ibaresinin yer aldığı “…” ve “… group” markalarının da yine sektörde yüksek tanınırlığa sahip bulunduğunu, 21. ve 35. sınıf malların ve hizmetlerin alıcısı konumundaki ortalama tüketici ve yararlanıcı kitlesinin, özellikle marka ve başvuru konusu işaretlerin asıl ve ayırt edici unsurlarının benzer olması da göz önüne alındığında bu iki markayı ilişkilendirmesinin kaçınılmaz olacağını, müvekkilinin ticaret hayatındaki saygınlık ve itibarından davalı tarafça haksız yarar sağlanacağını ve müvekkilinin mağduriyetine neden olacağını, davalının ürettiği ürünler ve vereceği hizmet için önceden tescil edilmemiş bir marka ile iltibas yaratmayacak şekilde yüzlerce marka yaratma seçeneği varken yüksek tanınırlığa sahip olan müvekkili şirket markası ile çok benzer “…” baresinin seçilmesinin davalının kötüniyetini ortaya koyduğunu, yalnızca bir harf eklenerek yeni bir marka oluşturulması ve bunun iltibas yaratmadığı yönünde hüküm kurulmasının kabulünün mümkün olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının dava konusu edilen “…” ibareli marka başvurusu ile davacının itirazına mesnet olarak gösterdiği “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil bir benzerlik bulunduğu, ancak davalının marka başvurusunda kalan, yani çıkarılmayan, mal ve hizmetlerin, davacının itirazına mesnet markalarının kapsamındaki mal ve hizmetlerden farklılık gösterdiği, bu nedenle somut olayda SMK’nın 6/1. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı, dosya kapsamında davacının markasının ayakkabı sektöründe tanınmış olduğu belirlenmiş olmasına rağmen, davalının marka başvurusu nedeniyle, davacının markasından haksız bir yarar sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceğinin dosya kapsamına göre kanıtlanmadığı, ayrıca dava konusu marka başvurusunun kötüniyetli yapıldığının da ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55‬-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2023

Başkan Vekili

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.