Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1414 E. 2023/1478 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1535
KARAR NO : 2023/1490
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2019
NUMARASI : 2018/48 E. – 2019/221 K.

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali – Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/06/2019 Tarih ve 2018/48 Esas – 2019/221 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … Kurumu tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” esas unsurlu tanınmış markaların sahibi olduğunu, bu markaları mesnet göstererek davalının 2016/108032 sayılı ve “… ” ibareli marka başvurusuna yapılan itirazın davalı … Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa markaların ve kapsamlarındaki emtianın benzediğini, müvekkil markasının çanta emtiasında tanınmış olduğunu, 1969 yılından beri kullanılarak tanındığını, müvekkilin 1200’ü aşkın satış noktası ve 100’ün üstünde toptan satış bayisi bulunduğunu, müvekkili markasının tanınmış olduğunun mahkeme kararlarında da tespit edildiğini ileri sürerek, 2017-M-10271 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle, dava konusu markanın hükümsüzlüğünü de talep etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “… ” ibareli marka başvurusuyla davacının “…” ibareli 2011/107928 ve 2005/42074 sayılı markaları arasında dava konusu markanın kapsamında yer alan 25. sınıftaki tüm mallar ile 35. sınıftaki tüm hizmetler yönünden görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makul düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu yukarıda belirtilen 25 ve 35. sınıftaki mallar ve hizmetler için ayırdığı satın alma/faydalanma süresi içerisinde davalının “… ” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının “…” ibareli markalarından farklı bir marka olduğunu algılamayacağı, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından dava konusu yukarıda belirtilen 25 ve 35. sınıftaki mallar ve hizmetler için davacının “…” ibareli markalı mal ve hizmetleri satın almak/yararlanma isterken davalının “… ” ibareli başvuru markalı ürünü/hizmeti satın almak/faydalanmak şeklinde bir yanılgı yaşayabileceği, bu mallarda ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde her iki markanın işletmesel kökenlerinin aynı olduğu, idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletmeye ait markalar algısı oluşabileceği, bu açıdan taraf markaları arasında yukarıda belirtilen 25 ve 35. sınıftaki mallar ve hizmetler için 556 sayılı KHK’nın 8/1. maddesi anlamında iltibas-benzerlik oluştuğundan aksi yöndeki bilirkişi görüşüne HMK’nın 282. maddesinde belirtilen “hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir” hükmünden hareketle yukarıda gerekçelerle iştirak edilmediği, iltibas oluşan kısım yönünden dava kısmen kabul edildiği, iltibas oluşturmayan kısımlar yönünden ise, davalının marka başvurusunda davacı tarafın tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceğinin kanıtlanmadığı, yine bu mal/hizmetler yönünden dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da kanıtlanmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, dava konusu 2016/108032 sayılı markayla ilgili 2017-M-10271 sayılı YİDK kararının dava konusu markanın kapsamında yer alan 25. sınıftaki tüm mallar ile 35. sınıftaki tüm hizmetler yönünden iptaline, dava konusu 2016/108032 sayılı marka henüz tescilli olmadığından hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … Kurumu vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında benzerlik bulunmadığını, zayıf olan ortak “…” ibaresi dışında farklı ibareler bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararının iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı gerçek kişinin “… ” ibaresinin 03, 05, 14, 25 ve 35. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerde tescili için yaptığı 2016/108032 sayılı marka başvurusuna, davacının “…” asıl unsurlu markalarına dayanarak yaptığı itirazının nihai olarak YİDK tarafından reddedildiği, 01.12.2017 tarihli YİDK kararının davacı tarafa 04.12.2017 tarihinde tebliğ edildiği ve eldeki davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde 01/02/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca karıştırılma ihtimali bulunduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne verilmiş olup, istinaf itirazları gözetildiğinde istinaf incelemesine konu uyuşmazlık dava konusu “… ” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; mahkemece alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, dava konusu marka başvurusu kapsamındaki 25. sınıf mallarla 35. sınıf hizmetler yönünden taraf markaları arasında emtia benzerliği gerçekleşmiştir.
Marka işaretlerinin karşılatırılmasına gelince; davalı konusu başvuru “… ” ibaresinden, itiraza mesnet davacı markaları ise “… “, “… “, “…”, ” …” ibarelerinden meydana gelmekte olup, markalarda ortak olarak bulunan “…” kelimesinin asıl unsur olarak yer aldığı görülmektedir. Ancak, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin varlığı değerlendirilirken, markaların birbirlerine olan görsel, sescil ve kavramsal benzerlikleri yanında, markaya konu unsurların ayırt edicilik gücünün de dikkate alınması gerekir. Bu anlamda markalarda yer alan ve tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden tanımlayıcı olan ibarelerin karşılaştırmada dikkate alınmaması, tanımlayıcı olmamakla birlikte tanımlayıcılığa yakın olan ibareler yönünden ise koruma düzeyinin düşük tutulması gereklidir. Somut olayda “…” kelimesi tek başına tanımlayıcı bir ibare olduğundan ve kimsenin tekeline bırakılamayacağından, davalının başvuru markasında yer alan “…” ibaresinin, başvuruya yeterli ayırt edicilik kattığının kabulü gerekir. Nitekim, emsal uyuşmazlıklara ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21.11.2022 tarih ve 2021/4295 E.-2022/8140 K. sayılı kararında “…” ibaresinin, 31.03.2022 tarih ve 2020/7715 E.-2022/2667 K. sayılı kararında “… ” ibaresinin, 09.05.2022 tarih ve 2021/159 E.-2022/3620 K. sayılı kararında ” …” 31.03.2022 tarih ve 2020/7714 E.-2022/2666 K. sayılı kararında da “…” ibaresinin davacının itiraza mesnet markalarıyla benzer bulunmadığı; yine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 16.12.2019 2019/1771 Esas, 2019/8199 Karar ve 16/12/2019 tarihli ilamında, nitelik ve değer belirten işaretlerden olmakla tek başına “…” ibaresinin KHK’nın 7/1-c maddesince tanımlayıcı bir ibare olduğuna ve kimsenin tekeline bırakılacak ibarelerden olmadığına, davalının ”…” ibareli başvuru markasında yer alan “…” ibaresinin ise markaya ayırtedicilik katacağının kabul edilmesi gerektiğine karar verildiği anlaşılmış, açıklanan nedenle başvuru ile itiraza mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibasın oluşmadığı sonucuna varılmıştır.
Somut olayda uyuşmazlığın niteliği ve istinaf edenin sıfatı gözetildiğinde, bir başka hususun daha tartışılması gereklidir. Zira somut uyuşmazlıkta davacı tarafından sunulan dava ve ıslah dilekçesinde, gerçekte ayrı davaların konusunu oluşturan iki farklı talep birleştirilmiş ve davalı … YİDK kararının iptali ile diğer davalı şahıs markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi birlikte talep edilmiştir. Mahkemece her iki talebin de kabulüne karar verildiği halde ilk derece mahkemesı kararı, davalı gerçek kişi tarafından istinaf edilmemiştir. Davalı …’in yukarıda belirtilen istinaf itirazları ile YİDK kararının iptali davası yönünden oluşacak hukuki sonucun, diğer davalıyı ilgilendiren hükümsüzlük davasına yansıması düşünülemez. Dolayısıyla Dairemizce, YİDK kararının iptali davası yönünden ulaşılan sonucun, ilk derece mahkemesince verilen hükümsüzlük kararına yansıtılması mümkün olmamıştır.
Bu durumda, Dairemizce, HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalı … Kurumu vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … Kurumu vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 24/06/2019 gün ve 2018/48 Esas – 2019/221 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-YİDK kararının iptali istemli davanın REDDİNE,
3-Dava konusu 2016/108032 sayılı marka henüz tescilli olmadığından hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin harç olarak alınan 35,90-TL harçtan mahsubu ile bakiye 233,95-TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 25.500,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
7-Davalı … Kurumu tarafından istinaf aşamasında yapılan 47,10-TL tebligat ve posta masrafı, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 209,20-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalı … Kurumu tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/11/2023 tarihinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 16/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip