Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1412 – 2023/1333
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1412
KARAR NO : 2023/1333
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/11/2020
NUMARASI : 2019/255 E. – 2020/367 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/11/2020 tarih ve 2019/255 Esas – 2020/367 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 29., 35. ve 39. sınıf mal ve hizmetleri kapsayan 2018/63588 sayılı “…+şekil” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvuruya davalı Şirket tarafından itiraz edildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından bu itirazın reddedildiğini, bu karara yönelik davalı Şirket itirazının ise YİDK tarafından kısmen kabul edildiğini ve SMK’nın 5/1-b maddesi uyarınca “yumurtalar, yumurta tozları” malları ile bu malların satışına özgü 35/5. sınıf mağazacılık hizmetlerinin başvuru kapsamından çıkarıldığını, oysa müvekkilinin aynı sınıfta tescilli markalarının bulunduğunu, yine “…” markasının yeni düzenlenmiş ambalajları için de tasarımının olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markalarının ve tasarımının tescilinden doğan haklarının bulunduğunu, 2013 yılından başlamak üzere “…” markası üzerinde hak sahibi olduğunu, davaya konu kararda, müvekkilinin bu haklarının göz ardı edildiğini, kazanılmış hakların korunmasının Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin gereği olduğunu, markanın uzun emekler sonucunda özgün çalışmalarla işin uzmanları tarafından yaratıldığını, markanın şekil ve sözcük unsuru ile bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, markanın soyut ayırt ediciliğe sahip olduğu gibi kendi içerisinde bir bütünlük arz ettiğini ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-2588 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvurunun, başvuru kapsamından çıkarılan mal ve hizmetler yönünden ayırt edici olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, “…” ibaresinin, yumurta satan kişi anlamına gelen … ve “-m” iyelik ekinden oluştuğunu, … ibaresine “-m” iyelik eki getirilmesinin tek başına bu markayı “tanımlayıcı” nitelikte olmaktan çıkarmadığını, bu sebeple ilgili markanın SMK’nın 5/1-b ve 5/1-c maddeleri kapsamında mutlak ret engellerine tabi bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…+şekil” ibareli başvuru markasının, kapsamında yer alıp da davalının itirazı üzerine Kurumca reddedilen “Yumurtalar, yumurta tozları. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın olması için Yumurtalar, yumurta tozları mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” yönünden, hedef kitle üzerinde marka algısı yaratmayacağı, yani bir ticari işletmenin malını tanıtan ve diğer işletmelerin aynı tür mallarından ayırt eden bir niteliğinin bulunmadığı, SMK’nın 5/1-b maddesi koşullarının oluştuğu, ayrıca sayılan mal ve hizmetler yönünden söz konusu ibarenin vasıf bildirdiğini ve tanımlayıcı olduğunu, SMK’nın 5/2 maddesi kapsamında kullanım sonucu ayırt edicilik kazanıldığına ilişkin iddianın yerinde olmadığı, davacının 2013/56775 sayılı markasının kapsamı ile davaya konu başvuru kapsamından çıkarılan mal ve hizmetlerin aynı bulunmadığı, 2015/49168 sayılı markanın ise reddedilen mal ve hizmetleri içermesine rağmen önceki ve sonraki markaların farklılığı yanında önceki markanın tescil tarihinin üstünden yeterince uzun bir süre geçmediği, buna göre müktesep hak koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, ilk derece mahkemesince verilen kararın hiçbir hukuki gerekçeyi içermediğini, dosyaya sundukları uzman görüşünün ve delillerinin kararda değerlendirilmediğini, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulduğunu, sundukları uzman görüşü ile bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilmediğini, bu şekilde adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, mahkeme kabulünün aksine dava konusu başvurunun, başvuru kapsamından çıkarılan mal ve hizmetler yönünden tanımlayıcı olmadığı gibi ayırt edici niteliği haiz olduğunu, başvuru konusu markanın müvekkili tarafından uzun yılardır kullanıldığını ve 2013 yılından beri de hukuki koruma altında bulunduğunu, bu ibareyi taşıyan marka ve tasarımlarının tescilli olduğunu, müvekkilinin “…” markası ile ticaret hayatında kendini kabul ettirdiğini ve markayı kendisine bağladığını, kendisini bu marka ile tanıttığını, “…” markasının, gerek kendine has logosu gerekse yazı karakteri ve işaretleri ile ayırt edici niteliği haiz olduğunu ve tanımlayıcı da bulunmadığını, müvekkili başvurusunun şekil ve kelime unsuru ile bir bütünlük arz ettiğini ve değerlendirmenin buna göre yapılması gerektiğini, mahkemece ise salt kelime unsuru üzerinden değerlendirme yapılarak şekil unsurunun görmezden gelindiğini, 2013 yılından bu yana müvekkilinin tescilli markası olan “…” asli unsuru muhafaza edilerek oluşturulan dava konusu başvuru üzerinde müktesep haklarının olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu başvurunun “…” ibaresi ile bu ibarenin üzerine konumlandırılmış bir tavuk şeklinden oluştuğu, “…” kelimesinin yumurta üreten ve/veya satan kişiyi ifade ettiği, bu ibareye eklenen “–m” ekinin ise birinci tekil şahıs sahiplik eki olduğu, davaya konu YİDK kararı ile başvuru kapsamından “yumurta, yumurta tozları” malları ile “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için yumurtalar, yumurta tozları mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri” hizmetlerinin çıkarıldığı, buna göre dava konusu başvurunun, bir bütün olarak başvurudan çıkarılan mal ve hizmetleri gösterdiği, dolayısıyla söz konusu mal ve hizmetler yönünden dava konusu başvurunun kelime ve şekil unsuru itibariyle ayırt edici nitelik taşımadığı gibi tanımlayıcı nitelikte bulunduğu, öte yandan SMK’nın 5/2 maddesi kapsamında dava konusu başvuruya ayırt edicilik kazandırıldığının da marka başvuru dosyası kapsamında sunulan delillerle kanıtlanamadığı, her ne kadar davacı tarafça müktesep hak iddiasında bulunulmuş ise de davacı yararına müktesep hak koşullarının oluşmadığı, esasen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28/11/2017 tarih, 2016/4981 esas, 2017/6649 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, SMK’nın 5/1-ç maddesi hariç müktesep hak gerekçesiyle mutlak tescil engellerinin aşılması mümkün olmadığından bu yöndeki iddianın da yerinde bulunmadığı, bir markanın ayırt edicilik taşıyıp taşımadığı hususu, hakimin hukuki bilgisi ile çözümlenecek nitelikte bulunduğundan, dosyaya sunulan uzman görüşü ile bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilmediğine ilişkin istinaf itirazının da yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2023
Başkan
Üye
Üye
Katip
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.