Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1409 E. 2023/1356 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1409
KARAR NO : 2023/1356
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2021
NUMARASI : 2020/83 E. – 2021/181 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 31/05/2021 tarih ve 2020/83 E. – 2021/181 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin özellikle çay ürünlerinde faaliyetlerinin bulunduğunu, bu faaliyetlerini “…” markası altında gerçekleştirdiğini, markalarının 1980’li yıllardan beri WIPO nezdinde çok sayıda ülkede tescilli olduğu, yine davalı kurum nezdinde de 158071, 197483, 2008/08328 ve 2017/29768 sayıları ile tescillerinin bulunduğunu, davalının 2019/35117 başvuru numaralı ve “…” ibareli markanın 29, 30 ve 35. sınıf mal ve hizmetlerde tescili için davalı … başvurduğunu, başvuruya yaptıkları itirazın Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa başvurunun müvekkilinin markalarına iltibasa sebebiyet verecek derecede benzer olduğunu, dava konusu markanın “…” veya “… …” şeklinde telaffuz edileceğini, “…” – “…” ibarelerinin Arap dilinde kelime ön eki olarak kullanıldığını, bu nedenle bir ayırt ediciliğinin bulunmadığını, markaların fonetik olarak benzer ya da aynı olduklarını, davalının kötü niyetli olduğunu, Suriye vatandaşı olan davalı şirket kurucularının müvekkili markalarının tanınmışlığını bildiğini ileri sürerek, YİDK’nın 2020-M-559 sayılı kararının iptaline ve 2019/35117 sayılı dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, Arapça’nın Türkçe ya da Latince gibi bir dil olmadığını, sadece kelime ve harfler ile kombine edilmiş isimlerin benzer görülmüş olsa dahi harfler ve kelime üstüne gelen şekiller ile isim ve anlam değişikliklerinin oluşabildiğini, dolayısıyla ortalama tüketici algısının bu noktada tamamen farklılaştığını, davacının iddialarının aksine taraf markalarının Arapça dilinde dahi benzemediklerini, müvekkili markasının Türkçe karşılığının “BAHAR” anlamı taşıdığını, davacının markasının ise bir insan ismi olduğunu, markaların birbirleri ile karıştırılma ihtimallerinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “…+şekil” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…+şekil” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, davacı tarafın “…+şekil” ibareli başvuru üzerinde SMK’nın 6/3. maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliğini ve SMK’nın 6/6. maddesi anlamında ticaret unvanı dahil diğer fikri ve sınai mülkiyet hak iddiaları ile başvurunun kötüniyetle yapıldığı iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, daha önce davalı kurum tarafından Arapça ibare barındıran başvuruların benzer görülerek reddedildiğini, müvekkilinin markasının tanınmış olduğunu, Arapça ibare şekil olarak kabul edilerek alınan kararların adil olmadığını, marka sahibinin dilinin dezavantaj olarak gündeme geldiğini, davalı şirket kurucularının müvekkili markasının Ortadoğu’daki tanınmışlığından haberdar olduklarını, raporun hükme esas alınamayacağını, Arapça dilinde uzman bir kişiden rapor alınması gerektiğini, taraf markalarının fonetik açıdan aynı/benzer olduklarını, müvekkili markasının ayırt ediciliğinin zarar göreceğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, zira taraf markalarını oluşturan ibarelerin hem Latince hem de Arapça harfler ile yazıldığı, başvuruyu oluşturan “…” ibaresinin görsel ve harf dizilimi olarak itiraza mesnet “…” ibareli markadan uzaklaştığı, Arapça alfabesindeki yazımın ise bu dilin okunuşuna aşina olmayan ortalama tüketici kitlesi tarafından şekil markası gibi algılanacağı, markalar arasında bu yönden de görsel benzerlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2023 tarihinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 13/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip