Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…..
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/06/2021
NUMARASI ……
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Tedbir Kararına İtiraz
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15.06.2021 tarih ve ……. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbire itiraz eden davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili, davalı şirketin de müvekkili ile aynı alanda faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketin ticaret unvanı ve markası olan, aynı zamanda …. sayı ile tanınmış marka siciline kaydedilerek tanınmış marka statüsü ile özel olarak korunan “…” ibaresine ayırt edilemeyecek derede benzer nitelikteki “…” ibaresini seçmesinin tesadüf olamayacağını ve davalı şirketin kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin markalarının tanınmışlığından haksız fayda sağlama gayesi ile hareket ettiğini, müvekkili adına davalı firmaya daha önce ihtarname gönderilmiş olmasına ve davalı şirketin de kullanımına son vermeyi taahhüt etmiş bulunmasına rağmen, aynı şekilde kullanımına devam ettiğini ileri sürerek, davalı şirket tarafından gerçekleştirilen marka kullanımının, müvekkillerinin markasından doğan haklara tecavüz teşkil ettiğinin ve haksız rekabet yarattığının tespitini, tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulması ve men’i ile davalının “…” ibaresini markasal kullanımının her türlü mecrada durdurulmasını, davalıya ait …/ internet sitesine erişimin engellenmesini ve alan adının iptalini, davalının … ibaresini esas unsur olarak içeren ticaret unvanının sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davacının SMK hükümleri kapsamında mali ve manevi zarar görebileceğine kanaat getirildiği, ancak henüz tahkikata geçilmediğinden ve karşılıklı delil toplanmadığından bu aşamada teminat alınmasına karar verildiği gerekçesiyle davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, davalı tarafca “…/ sitesinin alan adı ve web sitesi içeriğinde ve inşaat tabelasındaki “………” şeklindeki kullanımlarının ve internet sayfalarına erişimin ihtiyati tedbir yoluyla engellenmesine, davacıya ait markalar ile iltibas oluşturan tüm hizmetlerin davalı tarafca internet ortamı dahil her türlü üretim, satış, sergilenme, tanıtım veya reklam gibi benzeri şekilde ticarete konu edilmesinin ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine, durdurulmasına, bu kapsamda herhangi bir ürün/malzeme ele geçtiğinde el konulup davalıya yediemin olarak verilmesine, ihtiyati tedbirin 30.000 TL. teminat karşılığında uygulanmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili, mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacı markaları ile müvekkilinin ticaret unvanının karışmadığı kanaati bildirilmişken, verilen ihtiyati tedbir kararının haksız bulunduğunu, tescilli unvan kullanımının dürüstlüğe uygun olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanı kullanımı dışında, başka bir kullanımının bulunmadığını ileri sürerek, ihtiyati tedbir kararının itirazen kaldırılmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davacının SMK hükümleri kapsamında mali ve manevi zarar görebileceğine kanaat getirildiği gerekçesiyle davalının itirazının reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, ihtiyati tedbirin şartlarının oluşmadığını, müvekkili şirketin yalnızca kararda aynılık oluşturduğu gerekçe gösterilen inşaat hizmetleri sektöründe değil, bunun yanı sıra petrol ürünleri ticareti (sıvı yakıtlar, ham petrol, ham yağ mazot, benzin bio dizel, fuel oil vb.), medikal ürünlerin ticareti alanlarında da hizmet verdiğini, müvekkili şirketin faaliyet alanlarından yalnızca biri olan ve davacı şirketin hiçbir şekilde tanınırlığının bulunmadığı, 2006 yılından beri faaliyet gösterdiği inşaat hizmetleri ile ilgili olarak tedbir kararı verilmesinin tamamen haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ihtiyati tedbirin varlığının müvekkil şirkete büyük zararlar verdiği gibi davacı şirketin hiçbir hakkını da korumadığını, müvekkili şirket kaynaklı oluşabilecek bir zararın olmadığını, müvekkili şirket tarafından “…” ibaresinin ticari unvan haricinde kullanılmamış olup, markasal kullanımından bahsedilmesinin de mümkün bulunmadığını, ticaret unvanının tescil edildiği şekliyle kullanılmasının ise tecavüz teşkil etmeyeceğini ileri sürerek, yerel mahkemenin ihtiyati tedbir kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, ihtiyati tedbir kararına itiraz istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davalının ihtiyati tedbir kararına konu kullanımlarının, tescilli ticaret unvanının tescil edildiği şekliyle kullanımı niteliğinde olmayıp, markasal kullanım niteliğini taşıdığı, davacı tarafın SMK.’nın 159 ve HMK.’nın 390. maddeleri uyarınca, haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunduğunu ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat ettiği anlaşılmakla, ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan maktu harcın mahsubu ile yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında ihtiyati tedbire itiraz eden davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 07/10/2021 tarihinde HMK.’nın 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 07/10/2021
…..
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.