Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1405 – 2023/1331
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1405
KARAR NO : 2023/1331
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2021
NUMARASI : 2020/185 E. – 2021/160 K.
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/05/2021 tarih ve 2020/185 Esas – 2021/160 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 1954 yılında bölge zeytin üreticilerinin karşılıklı yardım ve dayanışma içerisinde kurulan Tarım Satış Kooperatifleri Birliği olduğunu, yıllara dayanan tecrübesi ile sektöründe en iyiler arasında yer aldığını, “…” ibareli markalarının bulunduğunu, yapılan araştırma sonucunda ise Türkiye’de %85 tanınmışlık oranı ile en çok bilinen ve tanınan zeytin markası olduğunu, … nezdinde de tanınmış marka olarak tescilli bulunduğunu, davalı gerçek kişinin 2019/30339 sayılı “…” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvurunun müvekkili markaları ile iltibasa sebebiyet verecek derecede benzer olduğunu, taraf markaların esaslı unsurunun “…” ibaresinden oluştuğunu, dava konusu markanın 05, 30 ve 35. sınıfta yer alan mal ve hizmetleri kapsadığını, müvekkili markalarının da bu sınıflarda tescilli olduğunu, itiraza konu olan markanın müvekkilinin “…” markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, ayırt edici niteliğini zedeleyeceğini ileri sürerek, YİDK’in 2020-M-2675 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili başvurusu ile davacı markalarının benzemediğini, dolayısıyla markalar arasında karıştırılma ihtimalinin olmadığını, marka kapsamlarının da farklı bulunduğunu, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “…+şekil” ibareli marka başvurusu ile davacının “şekil+… …” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında iltibas nedeniyle işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı hizmetler algısı oluşabileceği, yani markaların karıştırılabileceği, SMK’nın 6/1 maddesindeki koşulların oluştuğu, davacı tarafın SMK’nın 6/5 maddesi anlamında markalarının tanınmışlığı kanıtlanmasa da markalar arasında iltibas oluştuğundan bu durumun sonuca etkili olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 2020-M-2675 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu 2019/30339 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, bir coğrafi yer adı olan “…” ibaresinin, bu anlamda herkesin kullanabileceği türden, tüketicilerin her sektörde maruz kaldıkları, fantezi-orijinal olmayan, ayrım gücü zayıf, basit bir ibare olduğunu, tüketicinin bu ibareye sürekli maruz kaldığından, bu ibareyi her duyduğunda veya gördüğünde belirli bir firma ile ilişkilendirme yoluna gitmeyeceğini, dolayısıyla düşük düzeyde ayırt ediciliği haiz “…” ibareli davacı markaları ile davaya konu “…” ibaresinin karıştırılmasının olası olmadığını, başvuru konusu marka ile itiraz konusu markaların tertip tarzının, yazım stillerinin, ihtiva ettikleri farklı şekil ve renk unsurlarının markalar arasında karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığını, markaların bütünsel algılamada benzerlik taşımadıklarını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, markalar arasında halk tarafından karıştırılma ihtimali bulunmadığını, müvekkili başvurusu ile davacı markalarının oldukça farklı olduğunu, taraf markalarının kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin hitap ettiği tüketici kesiminin birbirinden farklı bulunduğunu, “…” ve “…” markaları arasında, “…” kelimesinin asıl unsur olarak değerlendirilmesi suretiyle benzerlik bulunduğunun kabulünün hatalı olduğunu, bu yönde verilecek bir kararın, Türkiye nüfusunun büyük bir kesiminin yaşadığı, ülkemizdeki yedi bölgeden birinin adı olan ve orjinal bir ibare olmayan “…” ibaresinin, yalnızca davacının tekeline bırakılması anlamına geleceğini, müvekkil markasında yer alan “…” ibaresinin, başlı başına ayırt edicilik unsuru taşıdığını, Yargıtay kararlarına göre esas unsurun, markanın diğerlerinden ayırt edilmesini sağlayan sözcük, harf, sayı gibi birden fazla unsur içermesi durumunda markanın bütünü üzerine bıraktığı izlenim itibariyle ayırıcılığı vurgulayan ve markanın tümüne hâkim olan işaret olduğunu, müvekkili markası ile davacı markaları arasında da ayırt edicilik açısından renk, kelime ve şekil olarak oldukça belirgin farklar mevcut bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira her iki markada da “…” ibaresinin baskın ve asli unsur olarak ön plana çıktığı, başvuruda farklı olarak yer verilen “…” ibaresi ile şekil unsurunun başvuruya bir ayırt edicilik kazandırmadığı, ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin davalının başvuru markasını gördüğünde, derhal ve hiç düşünmeden davacının “…” ibare ve biçimli markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, her iki markanın aynı işletmenin markası ya da idari ve ekonomik açıdan bağlantılı işletmenin markaları şeklinde algılanabileceği, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/924-5100 E.K. sayılı ilamında da davacı markalarının korunduğu anlaşılmakla, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalılar tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2023
Başkan
Üye
Üye
Katip
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.